H.Cenk Bayrakçı 13 Temmuz Yazar Paylaş 13 Temmuz Keşifler anıtını arkanıza alıp karşıya baktığınızda Jeronimos manastırı ve ön tarafındaki havuzu görüyorsunuz. Manastır 1500’lü yıllarda yapılmaya başlanmış tam 100 yıl sürmüş yapımı… Manastırın ilerisinde sağ tarafta denizcilik müzesi mevcut. Bir de arkeoloji müzesi… 2 Yorum bağlantısı
H.Cenk Bayrakçı 13 Temmuz Yazar Paylaş 13 Temmuz Manastır ve civarını gezip biraz ilerleyince Gökhan Bey’in bahsettiği nata tatlısını yemeye gidiyoruz. Cumartesi olunca Belem pastanesinde oturup yemek mümkün değil, önünde kuyruk var zaten. Take away yani al götür kuyruğuna girerek alıyoruz. Karşı taraftaki parkta boş bir bank bulup oturup orada yedik nataları. İçinde muhallebi olan hamur işi bir tatlı, üstü kazandibi gibi yanmış karamelize olmuş. Üzerine ayrıca tarçın ve pudra şekeri ekilip yeniyor. Değişik bir tat, ben sevdim. Tatlının hikayesi ise,orada dinlediğim kadarıyla bir manastır aşçısının kremalı ya da muhallebi benzeri bir tatlıyı bir hamur kabuğunda pişirerek denemesi tatlının beğenilmesi ile meşhur olmuş. 3 Yorum bağlantısı
H.Cenk Bayrakçı 13 Temmuz Yazar Paylaş 13 Temmuz Bir sonraki mekan LX Factory. Eskiden bir fabrika alanı olan bu mekan, revize edilip bar, cafe, hostel ve çeşitli dükkanlarla donatılmış bir gezi mekanı olmuş. Köprümün de tam altına doğru denk geliyor. LX Factory’de sonra mutlaka görün dediklerini ama benzerlerini çok gördüğüm Pink Street’e gidiyoruz. Bar ve cafelerin toplandığı bir sokak. 8 Yorum bağlantısı
Mehmet Göktürk 14 Temmuz Paylaş 14 Temmuz Kıtanın en batı noktası bi yer var hocam oraya mutlaka git. Toledoya git. Salamancaya git. Becerebilirsen bilbaoya da git. 1 Yorum bağlantısı
H.Cenk Bayrakçı 15 Temmuz Yazar Paylaş 15 Temmuz (düzenlendi) Mehmet Göktürk yazdı: Kıtanın en batı noktası bi yer var hocam oraya mutlaka git. Toledoya git. Salamancaya git. Becerebilirsen bilbaoya da git. Döndüm hocam. Salamanca’ya gidecektik ama program değişti. 15 Temmuz tarihinde H.Cenk Bayrakçı tarafından düzenlendi Yorum bağlantısı
H.Cenk Bayrakçı 15 Temmuz Yazar Paylaş 15 Temmuz Pink Street’ten sonra biraz yukarıya doğru tırmanıyoruz. Hedefiniz iyi bir manzara sunan asansöre binip seyir terasından Lisbon manzarası görmek. Onların Milli Piyango biletini satan bir adamın bronz heykeli olan Largo de Cautelerio’dayız. Her turistin yaptığı gibi fotoğraf çektirmeyi ihmal etmedim. Sonra inişli çıkışlı ara sokaklarda kayboluyoruz. Ama ara sokaklar güzel gerçekten… Sonra bir meydanda ufak bir etkinlikte Fado dinliyoruz. En son asansöre ulaştığımızda maalesef kapanmış, binemiyoruz ve sadece önünde fotoğraf çektiriyoruz. 8 Yorum bağlantısı
H.Cenk Bayrakçı 18 Temmuz Yazar Paylaş 18 Temmuz Yazlığa gelince konuyu bitiremedim. Lizbonda 2. gün ünlü ticaret meydanı ve Beria Alto taraflarını, Lisbon Katedralini geziyoruz. Ayrıca 28 no'lu tramvaya binip şehir gezisi yapıyoruz. Lisbon Katedrali 5 Yorum bağlantısı
H.Cenk Bayrakçı 18 Temmuz Yazar Paylaş 18 Temmuz Ertesi gün Covilha'ua gideceğimiz için araba kirlamaya karar veriyoruz ve Klasswagen firmasından küçük bir araç istiyoruz şansımıza Opel Corsa manuel denk geliyor. Pazartesi sabah (1 Temmuz) yola koyuluyoruz. Şansıma eşimin aracının aynısı ancak manuel olması ilk etapta biraz tuhaf geliyor. Tabi 10 dakika içinde alışıyor insan. Avrupa'da navigasyon olmazsa olmaz. Öğlene doğru Üniversiteye varıyoruz ve tanışıp, muhabbet ettikten sonra karşılıklı sunumları yapıyoruz. Covilha'da 2 gün kaldık. 30.000 nüfuslu bir yer.Ancak üniversitenin geçmişi 1200'lere dayanıyormuş... 7 Yorum bağlantısı
Çağlar Bayur 18 Temmuz Paylaş 18 Temmuz H.Cenk Bayrakçı yazdı: geçmişi 1200'lere dayanıyormuş... insanlığın dönüm tarihlerinden biri 1 Yorum bağlantısı
Evren Erakçora 18 Temmuz Paylaş 18 Temmuz Portekiz denince bu film aklıma geliyor, nefis bir film. 2 Yorum bağlantısı
H.Cenk Bayrakçı 18 Temmuz Yazar Paylaş 18 Temmuz Portekiz'de park işi diğer Avrupa ülkeleri gibi değil. İspanya'da ve Almanya'da apartmanların önü özel, gününe ve rengine göre farklı park alanları var. Park metrelere kalacağınız kadar para atıp fişini cama koyuyorsunuz, bu kısım aynı. Ancak park yerleri diğer ülkelerdeki gibi sürekli ücretli değil. Akşam 9'dan sabah 8'e kadar ücretsiz. Bazı yerlerde de hep ücretsiz. Bu anlamda rahat ettik. Trafiğin yükünü döner kavşaklara vermişler, ışıkta bekleme derdiniz yok ya da az. Ama yayaya yol verme ya da döner kavşağa izinsiz girme kısımlarında ceza çok. Porto'da ben döner kavşakta dönerken çekik gözlü bir abi (muhtemelen Koreli idi) dışarıdan girip üstümüze geldi, neredeyse çarpışacaktık. Üstüne üstlük el kol hareket falan da yaptı. Korna çalıp uyarmak zorunda kaldım, söylenmeye devam edip yoluna devam etmeye kalktı. Ben de Türk usulü kendisini sıkıştırıp ailesine saygılarımı sundum, dondu kaldı. Plakasını da alıp fotoğrafını çektik. Portekizli değildi eminim, çünkü Portekizliler kurallara uyuyorlar ve mesela sağa ya da sola sinyal verip şerit değiştirmek istediğinizde yol veriyorlar. Covilha dağlık bir alanda kurulmuş, dağ ve doğa sporları ve kışın da kayak yapılan bir yermiş. Bir vadi üzerine kurulmuş. Vadiyi bir yaya köprüsü ile bağlamışlar. Üniversitede Bizi yemeğe davet ettiler. Ancak mutfakları domuz eti ağırlıklı, sebze çorbası, salata ve ahtapot yiyebildik. Bir de tatlı Ayrılacağımız sabahın akşamında Portekiz'in penaltılarla geçtiği Slovenya maçı vardı. Bayağı fanatikler, bizdeki gibi maçtan sonra arabalarla dolaşıp kutlama yaptılar. 5 Yorum bağlantısı
H.Cenk Bayrakçı 18 Temmuz Yazar Paylaş 18 Temmuz Covilha'dan çarşamba günü ayrılarak Porto'ya doğru yola çıktık. Üniversitedeki bir hoacnın tavsiyesi üzerine yol üstündeki Averio şehrine uğradık. Ortasından kanal geçen biraz Eskişehir'e benzeyen bir yer, ama tabi deniz (daha doğrusu okyanus) kıyısında bir şehir. 4 Yorum bağlantısı
H.Cenk Bayrakçı 18 Temmuz Yazar Paylaş 18 Temmuz Poro'ya öğleden sonra varıyoruz. Eşyalarımızı kalacağımız yere bırakıp, arabayı park edip dolaşmaya çıkıyoruz. Portekiz'de hava 21.10 civarı kararıyor. Bizimle 2 saat fark var, hava karardığında aslında bizde 23.10 civarı oluyor. Jetlag tarzı bir sersemlik yaşıyorsunuz birkaç gün. Sonrasında dönünce de uyum zor oluyor. Porto'da Lizbon'da da trafik kalabalık. Ama bir İstanbul değil. Bazen sıkışsa da çok uzun sürmüyor. Yavaş da olsa ilerliyor. Akşam yemeği için arkadaşlarıma balık yemeği teklif ediyorum. Ünlü Codfish (Morina balığı ama içli köfte gibi, balık köftesi tarzında bir yemek) ve balık ızgara yiyiyoruz. Gezi esnasında güzel binalar var, Portekiz 'de çini sanatı çok meşhur, bizim İznik ve Kütahya gibi... 2 Yorum bağlantısı
H.Cenk Bayrakçı 18 Temmuz Yazar Paylaş 18 Temmuz (düzenlendi) Ertesi gün metroya binip yukarıda bir seyir noktası olan Mosteiro da Serra do Pilar'ın önüne gelip manzaranın tadına varıyoruz. Douro Nehri... Sonrasında şehrin çeşitli yerlerinde dolaşıyoruz. En popüler yerlerden biri Lello Kütüphanesi... Noel ödüllü Jose Saramago'nun kitaplarını da sergiliyorlar... 18 Temmuz tarihinde H.Cenk Bayrakçı tarafından düzenlendi 4 Yorum bağlantısı
Sani Gerşon 19 Temmuz Paylaş 19 Temmuz Hocam, her şey tam döndünüz mü? https://x.com/antihistamink/status/1814017888006877628 1 Yorum bağlantısı
Çağlar Bayur 19 Temmuz Paylaş 19 Temmuz Sani Gerşon yazdı: Hocam, her şey tam döndünüz mü? https://x.com/antihistamink/status/1814017888006877628 portekizde mhasur kalabilirm insanlık ölmedi Yorum bağlantısı
Sani Gerşon 19 Temmuz Paylaş 19 Temmuz Charles köprüsünden yürümediniz mi hocam? Çini olayını bizden ayıran bir fark, oradaki gördüğünüz mavi boyalar, dünyada sadece portekiz'de yetiştirilen bir çiçeğin özünden alınarak yapılıyormuş. Son olarak, Lello kütüphanesi'nin en büyük özelliği, Harry Potter'ın yazarı bu kütüphaneden eserlerinde çokça esinlenmiş. 2 Yorum bağlantısı
H.Cenk Bayrakçı 19 Temmuz Yazar Paylaş 19 Temmuz Sani Gerşon yazdı: Hocam, her şey tam döndünüz mü? https://x.com/antihistamink/status/1814017888006877628 Döndüm Sani herşey tam. Sani Gerşon yazdı: Charles köprüsünden yürümediniz mi hocam? Çini olayını bizden ayıran bir fark, oradaki gördüğünüz mavi boyalar, dünyada sadece portekiz'de yetiştirilen bir çiçeğin özünden alınarak yapılıyormuş. Son olarak, Lello kütüphanesi'nin en büyük özelliği, Harry Potter'ın yazarı bu kütüphaneden eserlerinde çokça esinlenmiş. Charles Köprüsü Prag’da değil mi Sani? Orada yürüdüm de , Portekiz’deki nerede? Evet Harry Potter ve Küçük prens kitapları çoktu. 1 Yorum bağlantısı
Çağlar Bayur 19 Temmuz Paylaş 19 Temmuz Sani Gerşon yazdı: Lello kütüphanesi'nin bodrumdaki arşive girdin mi 1 Yorum bağlantısı
Sani Gerşon 19 Temmuz Paylaş 19 Temmuz H.Cenk Bayrakçı yazdı: Charles Köprüsü Prag’da değil mi Sani? Aman karıştı Luis köprüsü. Evet, Charles Prag'da idi 1 Yorum bağlantısı
H.Cenk Bayrakçı 19 Temmuz Yazar Paylaş 19 Temmuz Sani Gerşon yazdı: Aman karıştı Luis köprüsü. Evet, Charles Prag'da idi Demirden köprü evet. Adını bilmiyordum, önce raylı sistemle üzerinden geçtik. Sonra da yürüdük üzerinden. Yalnız çok sıcaktı, fazla duramadık üzerinde. Serra do Pilar’a gelirken üsttteki iletideki köprü… Yorum bağlantısı
Sani Gerşon 19 Temmuz Paylaş 19 Temmuz H.Cenk Bayrakçı yazdı: Demirden köprü evet. Adını bilmiyordum, önce raylı sistemle üzerinden geçtik. Sonra da yürüdük üzerinden. Yalnız çok sıcaktı, fazla duramadık üzerinde. Serra do Pilar’a gelirken üsttteki iletideki köprü… Üzüm suyu mahsenlerine gittiniz mi hocam? Teknelerle gezdiriyorlardı. 1 Yorum bağlantısı
H.Cenk Bayrakçı 19 Temmuz Yazar Paylaş 19 Temmuz Sani Gerşon yazdı: Üzüm suyu mahsenlerine gittiniz mi hocam? Teknelerle gezdiriyorlardı. Restaurantlarda ve bazı cafelerde üzüm suyu tadım işi vardı. Ama özellikle gitmedim, bizimkisi daha çok her yeri hızlıca görelim gezisi idi. 1 Yorum bağlantısı
H.Cenk Bayrakçı 19 Temmuz Yazar Paylaş 19 Temmuz Belediye Binası Pazar yeri, @Sani Gerşon üzüm suyu tadım yerleri vardı burada.. 3 Yorum bağlantısı
Recommended Posts