Emre Şimşek 9 Haziran Yazar Paylaş 9 Haziran Rise and fall. Çok güzel yerler gördüm çok ağır park cezası ödedim:) Şu an Almanya’dayım. Yaklaşık 1000 km yol yaptık. Uygun vakitte güzel bir özet geçeceğim inşallah. Mehmet Ozyurek yazdı: Kaçtı ama kurtulamadı.. Daskı yaptın dimi? Mesaj geldi haşırt diye😅 3 5 Yorum bağlantısı
Çağlar Bayur 9 Haziran Paylaş 9 Haziran e hani bunlar online hiçbirşey yapamıyrdu? bankalarda felan mektup yazan varmış? Mehmet Ozyurek yazdı: Kaçtı ama kurtulamadı.. 4836 km kaçtı ama kurtulamadı ise vay bizim halimize 1 Yorum bağlantısı
Mehmet Yeter 9 Haziran Paylaş 9 Haziran Çağlar Bayur yazdı: e hani bunlar online hiçbirşey yapamıyrdu? bankalarda felan mektup yazan varmış? 4836 km kaçtı ama kurtulamadı ise vay bizim halimize Abi düşünsene tam aya basmak üzeresin bir bildirim geliyor, sigorta ve kasko yapılmıştır diye. 6 Yorum bağlantısı
Mehmet Ozyurek 9 Haziran Paylaş 9 Haziran Çağlar Bayur yazdı: 4836 km kaçtı ama kurtulamadı ise vay bizim halimize Hiç şansın yok. 😅 Yorum bağlantısı
Çağlar Bayur 9 Haziran Paylaş 9 Haziran Mehmet Ozyurek yazdı: Hiç şansın yok. 😅 denizin ortasında olsam? tek şortla? internet yok tekno cihaz da olmasa? Yorum bağlantısı
Mehmet Ozyurek 9 Haziran Paylaş 9 Haziran Çağlar Bayur yazdı: denizin ortasında olsam? tek şortla? internet yok tekno cihaz da olmasa? Benim internetimin olması yeterli ki. 😅 1 Yorum bağlantısı
Eren Gökmen 10 Haziran Paylaş 10 Haziran Çağlar Bayur yazdı: e hani bunlar online hiçbirşey yapamıyrdu? bankalarda felan mektup yazan varmış? Anca anca basladi bu isler. Koronadan sonra bazi seyler online oldu. 1 Yorum bağlantısı
Mehmet Ozyurek 10 Haziran Paylaş 10 Haziran Servet Aydın yazdı: Ne kadar yedin? Alooo.. Bu nasıl profil fotosu len.. 5 Yorum bağlantısı
Alpay Sumer 10 Haziran Paylaş 10 Haziran Mehmet Ozyurek yazdı: Alooo.. Bu nasıl profil fotosu len.. ben dedimki senin profil resminden nasil biri oldugunu zaten biliyoruz dedim.. Sonra dürüm bu emmi 😂 1 Yorum bağlantısı
Emre Şimşek 12 Haziran Yazar Paylaş 12 Haziran Servet Aydın yazdı: Ne kadar yedin? 100 isviçre frankı yaklaşık 103 öro 1 Yorum bağlantısı
Ali Gülmez 12 Haziran Paylaş 12 Haziran Emre Şimşek yazdı: 100 isviçre frankı yaklaşık 103 öro m4 nasıldı Yorum bağlantısı
Emre Şimşek 12 Haziran Yazar Paylaş 12 Haziran Ali Gülmez yazdı: m4 nasıldı M4 rüya gibiydi. Hele bir launch control diye bişey var, açıyorsun araba bir fırlıyor yemin ederim mancınıkla fırladık sandım. Azı dişlerim 20’liklerin yerine geçti. 7 2 Yorum bağlantısı
Servet Aydın 12 Haziran Paylaş 12 Haziran Mehmet Ozyurek yazdı: Alooo.. Bu nasıl profil fotosu len.. Doğal olsun içinizden geçeni yansıtsın dediniz 4 Yorum bağlantısı
İlkay Başaran 12 Haziran Paylaş 12 Haziran weibt du ver ich bin? deseydin keşke Emre Şimşek yazdı: Çok güzel yerler gördüm çok ağır park cezası ödedim:) Yorum bağlantısı
Emre Şimşek 12 Haziran Yazar Paylaş 12 Haziran İlkay Başaran yazdı: weibt du ver ich bin? deseydin keşke Çok anlamsız geldi😂 Yorum bağlantısı
Çağlar Bayur 12 Haziran Paylaş 12 Haziran İlkay Başaran yazdı: weibt du bir ters harf neler değiştirmez ki... kavgada söylenmez bazı coğrafyalarda 1 1 Yorum bağlantısı
İlkay Başaran 12 Haziran Paylaş 12 Haziran Emre Şimşek yazdı: Çok anlamsız geldi😂 Tr de sık kullanılır Yorum bağlantısı
Çağlar Bayur 12 Haziran Paylaş 12 Haziran İlkay Başaran yazdı: Tr de sık kullanılır weisst dır o weibt olmasın ama Yorum bağlantısı
Emre Şimşek 12 Haziran Yazar Paylaş 12 Haziran İlkay Başaran yazdı: weibt du ver ich bin? deseydin keşke Telefonda böyle çevrildi ingilizceye. Demekki onlarda böyle bir laf yok. meğer “sen benim kim olduğumu biliyor musun?” demekmiş Almancanız da pek iyiymiş:) 1 Yorum bağlantısı
Çağlar Bayur 12 Haziran Paylaş 12 Haziran tek başına weibt yazsana bi eee ar yu kolaaaaa 3 Yorum bağlantısı
Emre Şimşek 12 Haziran Yazar Paylaş 12 Haziran (düzenlendi) Uzun sürecek diye erteleyip duruyorum, başlayayım yazmaya. 1 haftalık bir tatil oldu. Bunun sadece 3 gününü İsviçre’de geçirdik. Ama daha fazla geçirseydik muhtemelen Türk Bankaları eve haciz gönderirdi. Çünkü İsviçre çok pahalı. Almanya’nın 2 katı fiyatlar. Mannheim Çarşamba Mannheim’a komşumuza geldik. Komşu Türkiye’den komşu, bir evi de Mannheim’da. Mahallesini muhutini çok sevdim. Yan yana yapışık villalarda oturuyor. Önü arkası açık, bahçesi ve garajı var. Camdan dışarı bakınca bizim ülkedeki gibi kimseyle göz göze gelmiyorlar çok hoş.. Mahalle, hatta Almanya’da her yer yeşil. Bu konuda gerçekten çok başarılılar. Yollar, kaldırımlar her şey düzgün, temiz. Her yere ev yapmamışlar, iki adım ötede göl var kenarı ev değil ağaç, yürüyüş yolları. Mahalle 30 yıl önce nasılsa şimdi de öyleymiş. İnsanlar birbirine selam veriyor. Ve çok dikkatimi çekti, mahallenin yaş ortalaması 70 ve hemen hemen hepsi kendi ayaklarının üstünde duruyor. Bizi Frankfurt havalimanından bir Alman arkadaşıyla beraber aldılar. Kadın 74 yaşındaydı ve haftada 2 kere yüzmeye gidiyor, gönüllü olarak adliyede çalışıyor, ingilizce bildiği halde ingilizce kursuna gidiyor arabayı da çok güzel kullanıyordu. Ben diri olmalarını bu aktif hayata bağladım.. Perşembe günü sabah erkenden trene bindik. Mannheim Ulm arası hızlı trenle 1,5-2 saat sürüyor. Yolculuk epey güzeldi. Yine her taraf yeşil, içiniz açılıyor. Hesapta kuzen bizi Ulm istasyondan alacaktı fakat yolda gelirken lastiğin havası inmiş, Ulm’e 5 km kala durmuş, biz ona taksiyle gittik. Arabada stepne yok ama bir kompresör var. Köpüğü geçen kullanmış bitirmiş. Çekici çağıracaktı. Müdahale ettim olaya hemen. Lastiği şişirip en yakın istasyona gittik. Oradan köpük alıp biraz bastık. Kuzen tam basamamış yolda lastiğin havasını an be an görüyoruz dakikada 0.1 bar düşüyor. İkinci durduğumuzda köpüğü ben aldım elime lastiğe iyice verdim köpüğü, sonra kompresörle şişirdik lastiği. Bundan sonra rahatladık biraz, inme hızı düştü. Sonra bir kez daha durup şişirdik bir yandan da bunların oturum randevusu var ona yetişmeye çalışıyoruz. Uşak her fırsatta gaza basıyor. M4’ün öyle bir gidişi var ki her dokunuşta koltuğa tam anlamıyla yapıştırıyor. Ayağını gazdan çekince de egzoz çatır çatır mısır patlatıyor mübarek. İşte böyle bir spor arabayla Heidenheim denilen küçük şirin bir kasabaya geldik. Orada biraz oyalandıktan sonra kuzen bana bir tane 2018 cmax verdi. 1.5 tdci manuel, çok güzel bir arabaydı gidişi falan çok iyiydi ama tabi m4’ten sonra ona binmek nasıl koydu anlatamam 😃 Perşembe Öğleden sonra İsviçre’ye doğru yola çıktık. Neyse C-Max'le yola çıktık 250 km sonra Schaffhausen'deki Rheinfall'a geldik. Avrupanın en büyük şelalesiymiş. Gerçekten kocaman bir şey, bizdeki manavgatı andırıyor sadece 5-10 kat büyüğü.. 2-3 saat oyalandık belki. Daha vakit geçirebilirdik ama yeter deyip çıktık. Sonra Zürih'e geldik, zaten yarım saatlik bir mesafede. Şehir merkezinde bir otoparka arabayı bırakıp yürüdük. Avrupada sanırım bütün şehirlerde durum aynı. Beleş park yok, arabanızı katlı otoparklara bırakıp işinize bakıyorsunuz. Hanımın hazırladığı yaprak sarması ve poğaça olmasa çok fena maliyetler olabilirdi. Hoş bir şehir, acayip zenginler, arabalarından belli. Ortada akan nehir olmayan bir Avrupa şehri görmedim. Çok da yakışıyor zaten. Şehir'de günlerce vakit geçirilebilirdi ama bizim şehirlere pek vaktimiz yok, otele geçtik. Zürih'ten bir kare: Otel Zürih'e 40 dakikalık bir mesafede. Yakınında beleş park yeri buluduğumuz için seviniyoruz. Çizgilere dikkat ederek park ettim. Sabaha kadar bedava. Sabah 7'den itibaren de 3 saat süremiz var ayrıca. Ertesi sabah Vitznau denen köye gidip Rigi Dağına trenle çıkıyoruz. ücret kişi başı 75 Frank. Otelde kaldığımız için indirimli 62 dolara gün boyu geçerli bilet alınıyor. Hayatımda yaptığım en keyifli geziydi. Mükemmel manzaralar eşliğinde 35 dakikada trenle dağa tırmanıyorsunuz. 1 saat kadar kalıp geri indik biz. Başka yerleri görme arzumuz olmasa oradan başka trenle başka köye inip çıkıp süreyi 3 kat uzatabilirdik tabi ama tadında oldu. Bu arada söylemeden geçemeyeceğim. Rize'nin doğası buraya çok benzer, belki bazı noktalar çok daha iyidir ama bizde bu tür yatırım ve pazarlamalar olmadıkça zor.. Ardından interlaken diye bir kasabaya sürdük. 2 saat kadar sürdü yol. O kadar çok tünel geçtim ki anlatamam. Bir de İsviçre'nin çok sağlam araç trafiği vardı fakat neredeyse hiç dur kalk olmadı. 1 defa trafik durdu, o esnada herkes sağa sola yanaştı, belki acil durum olur da ortadan bir araç geçer diye. Ve hiç kimse o ortadaki boşluğu kullanma gibi bir uyanıklığa gitmedi. Hoş gitselerdi ve birisi bunu kayda alsaydı çok sağlam ceza yazdırılabilirmiş sonradan öğrendim.. Interlaken dağların arasında ufak bir kasaba. Yamaç paraşütü falan yapanlar vardı. Şu manzarayı görüp çekmişim. Bir de Lindt mağazasına girip çikilata aldık onu hatırlıyorum. https://i.hizliresim.com/kjr29aa.jpg 15 Dakikalık mesafede Lauterbrunnen (Dağdan akan şelale) Köyüne gittik. Yine otopark yine para. Arkadaş dağda bile rahat yok:) 1 saat sonra Bern'deyiz. Tarihi bir şehir. Zürih'ten küçük ve daha sevimli geldi. Türk döneri yiyip midemi bozdum ama olsun çok lezzetliydi. Akşama Basel'deydik. Anca otele girip yatabildik. Bi rahatlık çöktü, beleş sandım koydum otelin önüne. Sabaha sürpriz: 40 frank ceza yazmışlar. Sonra nasılsa yedik cezayı rahat bırakırlar dedim eşya toplamaya otele girdim. 15 dakika sonra bi baktım polis orada. Benim cezam 100 frank olmuş. Diğer araçlara da kösüyorlardı.. Arabayı otoparka çekip ücretsiz tramvaya binip şehri geziyoruz. Basel'de konaklayan herkes bundan faydalanabiliyormuş. Tabi kişi başı 3 frank şehir vergisini ödemiş olmak kaydıyla. Neyse Basel'i hiç sevmedim. Muhtemelen bundan sonra da hiç sevemeyeceğim. Şehir fazla büyük. İçinde arabayla 1 kere kayboldum, 1 kere de ceza yedim ki daha da gelmem. Çarşıda dolaştığımdan da pek bir şey anlamadım. Hain Basel. Artık Mannheim'a döneceğiz ama giderken Strazburg'u görelim dedik. Girdik 2-3 saat oyalandık. Güzel bir şehir. Gittiğimizde Filistin için eylem yapılıyordu. Notre Damme katedralini gezdik, damına çıktık. Kişi başı 8 öro köstüler. 300 çıkarken, 300 inerken merdiven adımı atınca pek mecal kalmadı. Çıkışta bir de içine baktık çıktık. Bu fotoğraf o katedralin tepesindeki yapıya ait. Çok hoştu. Çok da yüksekti. 1400'lü yıllarda bu kadar yüksek bina yapılabildiğini bilmiyordum. 3 günün sonunda Mannheim'a döndük. Ekonomi yapmamıza rağmen çok para harcadık, pişman değilim:) Kuzenin arabasıyla yaklaşık 1300 km yol yaptım. Çok rahattı. Umarım ülkemizde de araç sürmek bu kadar keyifli olur ileride. Yollar: Otoyolda araba sürmek çok zevkli. Genellikle hız sınırı yok. Herkes çok hızlı ve çok saygılı. Sol şeride geçip yol vermemenin cezası varmış ve aynı arabadan 2,3 kişi şahitlik etse ceza yazdırmaya yetiyormuş. 3 şeritli yolda en sağda 140’la gidiyorum. Önümde birileri yola katılıyor ve ben hiç zorlanmadan sol şeride geçebiliyorum. Ama zaten yola katılanlar için de hızlanma şeridi yapılmış ve akan trafiğe öyle güzel giriyorlar ki siz hiç frene basmıyorsunuz, sadece yol hakkı onun bunu bilip ona göre hareket edin yetiyor. İleride çatal varsa önceden tabela ve yoldaki işaretler sayesinde herkes oraya gelmeden yerini alıyor ve dağılım sorunsuz gerçekleşiyor. Yine de bu tip yerlerde 80, 100 gibi limitler oluyor ve herkes buna uyuyor. Yerleşim yerleri vs 30, 50 gibi sınırlara da uyuyorlar. İsviçre’de bunun iki katı uyuyorlar çünkü cezalar daha ağırmış. Herhangi bir Türk’ün oraya gidip de ceza yememesi çok zor maalesef. Ben 100 Frank yedim onca dikkat etmeme rağmen.. Bundan sonra İsviçre'ye gidersem Zürih inişli olur ve 3 günlük ulaşım kartı alıp her yeri trenle gezerim. Gidecek olanlara da tavsiyem bu şekilde olur. 14 Haziran tarihinde Emre Şimşek tarafından düzenlendi Eklemeler yapıldı. 8 Yorum bağlantısı
Recommended Posts