Ufuk Kılınçarslan 29 Mart 2022 Paylaş 29 Mart 2022 Yemiyor içmiyorum dişimden tırnağımdan arttırıp çocuğumu özel okula gönderiyorum(araba ev işlerini bıraktım ne var ne yok çocuklara harcıyorum ).Eğitim konusuna girmeyeceğim çocuk ve aile etkeni çok önemli benim asıl değinmek istediğim okulda sağlanan disiplin , kesinlikle taviz vermiyorlar ve coçuklar bunun çok farkında, okula telefon sokulması imkansız attığı her adımdan haberimiz var okul saatinde dışarı çıkması imkansız yemek arası dahil yani anlatmak istediğim disiplin şart bu durum devlet okullarında tekrar sağlanmalı şikayetten korkulduğu için eskisi gibi disiplin sağlanamıyor yeni nesilde kaybetme korkusu yok empati sıfır aşırı özgüvenli kimseyi beğenmiyorlar ve hep isyankarlar çok acil önlem alınmalı yoksa durumlar vahim. öğretmen her zaman baş üstünde tutulmalı ben çocuğumu özele gönderiyorum diye hiç bir zaman gereksiz bir öz güven aşılamadım her zaman saygılı olmalı herkes yerini bilmeli yoksa düzen kurmak çok zor... 10 Yorum bağlantısı
Ahmet Gül 29 Mart 2022 Paylaş 29 Mart 2022 (düzenlendi) Şiddet çözüm değildir, sadece sorunları öteler. Döverek okulda baskılanan çocuk, yarın sokakta imkanı bulunca başkasını döver. Bu tür hareketlerde eylem planınızı belirler ve kimin emmisi kimin dayısı demeden planı uygularsanız, bıçak gibi kesilir bu işler. Bu olay özelinde Kastamonu İl Milli Eğitim müdürlüğü açıklama yaptı kafasına poşet geçirilen kişinin öğretmen olmadığı, iki öğrencinin kendi aralarında şakalaşmalarının üçüncü kişiler tarafından servis edildiği yönünde. Bu basına yansıyan bir olay, yansımayan, yansıtılmayan, üstü kapanan o kadar çok olay var ki. Üç sene önce öğrencinin biri öğretmenin kafasında soda şişesi kırdı ve koridor boyunca saçlarından tutup sürükledi. Öğretmen hastaneye kaldırılırken, öğrenci ifadesi alınmak üzere emniyete götürülüp serbest bırakıldı. Eylem planı? Tabiki yok 😊 Her yıl binlerce buna benzer olay yaşanmakta. Artık bazı sınıflarda ders bile yapılmıyor. Kazasız belasız gün bitiyorsa, o gün başarılı bir gün olarak görülüyor. Felaket tellallığı yaptığımı sanan varsa maalesef yanılıyor. Çoğu şeyi forumun açık bir kaynak olması sebebiyle yazamıyorum. 29 Mart 2022 tarihinde Ahmet Gül tarafından düzenlendi İmla 6 Yorum bağlantısı
Muhittin Kaplan 29 Mart 2022 Paylaş 29 Mart 2022 Sabah bir çocuk uyanır. Ilkokul 3 4, hadi bilemediniz orta okul. Kahvalti yapmadan servise binmistir zaten. Serviste kirmizida gecen, pencereden çöp atanlari, birbirine gereksiz korna calanlari gorur. Kufur edilince kulagini kapatır ilk baslarda. Sonra alisagelir. Şoför yetişmek için arada hızlanır yavaşlar. Bu halde okula ulaşır. Okulda koşmalar gulmeler başlar, zaten bir yani eksiktir, birileri yeni kıyafetle gelirken bu çocuk daha eski kıyafetle gelmiştir. Kahvaltıda yapmamıştır zaten. Sıra olunur yada olunmadan sınıflara geçilir. Sınıflar doğru düzgün temizlenemediginden ilginç bir koku vardir. Birde tuvalettin, hele hele erkek öğrenci tuvaletinin yakınındaysa... Öğretmen gelir, baba yada anne yerine konulan öğretmen. Mudurde pesinden. Mudur sinirli sinirli birseylerden bahseder kiziyordur birseylere, "ogretmen yanlis birşeyler yapmis" demek ki der. Kendi sinif icinde yanlis yaptiginda ogretmende oyle davraniyordur cunki. Ogretmen, onunda aklında bin bir hesap. Maaş yetecek mi, kıyafet almam lazım tras olmam,lazim öğrencinin karşısına kot pantolonla çıkmak olmuyor. Akilli tahtayı açmaya çalışırken, kara tahtadan konu nerelere geldi der kendi kendine. Birde uzaktan eğitim gunleri gelir aklina, guler. Cocuklar daha iyi kullanmıştır su teknolojik aletleri. Birazda kilo versem, en azından elimde kitapla nefes nefese kalmadan dolaşsam bahçede diye düşünür. Dersler verilir, gurultu patirti icerisinde. Teneffüste koşarken çocuk olmanın gereği, zaten beşbin soru çözmeye çalışıyoruz oyun oynayamayan bir çocuk ancak koşabilir, birdirbir bilmez ki. Beden dersi müzik resim hiç dersten sayılmaz ki. "Koşmayın oglum" Simit ayran. Yeter, zaten para ancak ona yeter. Defter kitap kaplı değil zaten buruş buruş olmuş, kime ne devlet verdi, kimse de kullanmayacak benden başka. Aynı servis, aynı durumlar, katlanarak çoğalmıştır. Akşam yoğunluğu ve yorgunluguyla herkes daha bir gergin. Ayranı üstüne dökmüş birde, annaesi bir ton konuşacak bağıracak belkide. Eve gelir, anne bulgur pilavı, kurufasulye yapmaya başlamış,yeni işten gelmiş o da. Bir yandan tv açık falanca programda filanca nasıl birbirine kaçmış, kim kimi ellemiş, seyretmiyor ama açık işte. Subliminal giriyor beyne. Zaman geçer biraz, baba da gelir. Heyecanlıdır. Mac varmış bugün. Hızlıca yemek işi halledilir. "Hadi bakalım ödevlerini yap" Maçta başladı, ben neden seyredemiyorum? Derken ana avrat oğlan uşak küfürler havada uçuşur, arada "balkonda" sigara içen annesini görür, Baba salonda içiyordur zaten. Babanın, dolayısıyla çocuğunda tuttuğu takım yeniliyordur. Ödev lanetten biter. Dis fircalanmadan saçlar taramadan yatılır. Bu çocuk büyür birgün... 4 1 Yorum bağlantısı
Serkan Toker 29 Mart 2022 Paylaş 29 Mart 2022 Muhittin Kaplan yazdı: Sabah bir çocuk uyanır. Ilkokul 3 4, hadi bilemediniz orta okul. Kahvalti yapmadan servise binmistir zaten. Bu çocuk büyür birgün... Kaç kişi evde sabah yeni uyananlara günaydın diyor acaba ? Okullarda, özellikle özel okullarda kahvaltı var ve ebeveynlerin işine geliyor açıkçası ama evdeki kahvaltının yerini tutmaz. Akşam evde yediğimiz yemeklerde ben herkesin sofraya gelmesini sağlıyorum. Film izliyorum, oyun oynuyorum, dersim var odamda yiyeceğim diyene hayır hepimiz sofraya beraber oturacağız der ve bunu sağlarım. 4 Yorum bağlantısı
Metin Akbal 29 Mart 2022 Yazar Paylaş 29 Mart 2022 Serkan Toker yazdı: Kaç kişi evde sabah yeni uyananlara günaydın diyor acaba ? Okullarda, özellikle özel okullarda kahvaltı var ve ebeveynlerin işine geliyor açıkçası ama evdeki kahvaltının yerini tutmaz. Akşam evde yediğimiz yemeklerde ben herkesin sofraya gelmesini sağlıyorum. Film izliyorum, oyun oynuyorum, dersim var odamda yiyeceğim diyene hayır hepimiz sofraya beraber oturacağız der ve bunu sağlarım. Evet aynen doğrudur. Sabah akşam yemekleri ne olursa olsun beraber yenilir. Karnı tok olsa bile o sofraya oturulur, oyun oynama tv izleme ödev vs farketmez. Bazen hastalık olur keyifsiz olunur ama çok istisnadır. Birbirimizin yüzünü zaten bir sabah bir akşam görüyoruz. 1 Yorum bağlantısı
Serdar Mete 29 Mart 2022 Paylaş 29 Mart 2022 80 liyim , Babam memurdu ..Anadoluda bir çok şehirde okudum , okulda Öğretmenlerden okadar çok dayak yedim ki ... beynimin içinin acıdığını hissettiğim zamanlar oldu , yediğim dayakların %90 ı gereksiz sebepsiz di , kafama , popoma , yanaklarıma boksör gibi vururlardı . dayanıksız çelimsiz vücuduma vurdukça vururlardı .. Ayaktasın vur , koştun vur , konuştun vur..vur vur vur ...yaşım 6-7 yada 8 di..hakettim mi ... asla ... şimdi siz Öğretmenler olarak öncelikle eski meslektaşlarınızın yaptığı işkence gibi dayakları sorgulayın , sonra o dayak yiyenlerin benim gibi büyüyüp baba olduğunu ve günün birinde içinde kalan o Öğretmen nefretini çocuğuna nasıl aktardığını araştırın ... Önce geçmiş yılllar için Veliler ile görüşün , af dileyin ... çocuğa giden yolun veliden geçtiğini biliyorsunuz .. Eğer veli yani ben , öğretmenleri sevseydim size sizi seven çocuklar gönderirdim , ama sizi sevmiyorum çünkü hep dövdünüz...Bende sizden asla bir fiske bile yememesi gerektiğini anlata anlata çocuğu tepeme çıkarttım ,oda size asilik yapıyor... Suçlusu sizsiniz... Yorum bağlantısı
Ahmet Gül 29 Mart 2022 Paylaş 29 Mart 2022 Serdar Mete yazdı: 80 liyim , Babam memurdu ..Anadoluda bir çok şehirde okudum , okulda Öğretmenlerden okadar çok dayak yedim ki ... beynimin içinin acıdığını hissettiğim zamanlar oldu , yediğim dayakların %90 ı gereksiz sebepsiz di , kafama , popoma , yanaklarıma boksör gibi vururlardı . dayanıksız çelimsiz vücuduma vurdukça vururlardı .. Ayaktasın vur , koştun vur , konuştun vur..vur vur vur ...yaşım 6-7 yada 8 di..hakettim mi ... asla ... şimdi siz Öğretmenler olarak öncelikle eski meslektaşlarınızın yaptığı işkence gibi dayakları sorgulayın , sonra o dayak yiyenlerin benim gibi büyüyüp baba olduğunu ve günün birinde içinde kalan o Öğretmen nefretini çocuğuna nasıl aktardığını araştırın ... Önce geçmiş yılllar için Veliler ile görüşün , af dileyin ... çocuğa giden yolun veliden geçtiğini biliyorsunuz .. Eğer veli yani ben , öğretmenleri sevseydim size sizi seven çocuklar gönderirdim , ama sizi sevmiyorum çünkü hep dövdünüz...Bende sizden asla bir fiske bile yememesi gerektiğini anlata anlata çocuğu tepeme çıkarttım ,oda size asilik yapıyor... Suçlusu sizsiniz... Sizi anlıyorum ve açıkçası sizin için üzülüyorum. Ama yaşadıklarınız müsebbibi bir öğretmen olsa da tüm öğretmenler değil. Milli eğitim camiası bir milyon öğretmeni ile dev bir aile. Kötü bir üyesine denk gelmeniz benim ve ya öğretmenlerin suçu değil, size sadece sabır dileyebilirim. Kendi çocuğunuzu bir intikam aracı olarak kullandığınız yönünde bir kanıya kapıldım. Umarım yanlış anlıyorumdur ancak çocuğunuzu şımartmanız ve asi bir kişilik olarak yetiştirmeniz, sadece çocuğunuza yaptığınız bir kötülük olur. Öğretmen olarak bizler düzeltmek için çabalar, size ulaşmaya çalışır, rehberlik servisine yönlendirir, suç teşkil eden bir durum varsa savcılığa sevkeder bir şekilde yaşamımıza devam ederiz. Mahvolan bir çocuğun hayatı olur. Umarım bu fikrinizi tekrar gözden geçirirsiniz. Yoksa şikayetimiz mesleki olarak işimizin biraz daha zorlaşması değil, bir ülkenin geleceği. Saygılarımla. 6 Yorum bağlantısı
Mahmut Yıldız 29 Mart 2022 Paylaş 29 Mart 2022 Serdar Mete yazdı: 80 liyim , Babam memurdu ..Anadoluda bir çok şehirde okudum , okulda Öğretmenlerden okadar çok dayak yedim ki ... beynimin içinin acıdığını hissettiğim zamanlar oldu , yediğim dayakların %90 ı gereksiz sebepsiz di , kafama , popoma , yanaklarıma boksör gibi vururlardı . dayanıksız çelimsiz vücuduma vurdukça vururlardı .. Ayaktasın vur , koştun vur , konuştun vur..vur vur vur ...yaşım 6-7 yada 8 di..hakettim mi ... asla ... şimdi siz Öğretmenler olarak öncelikle eski meslektaşlarınızın yaptığı işkence gibi dayakları sorgulayın , sonra o dayak yiyenlerin benim gibi büyüyüp baba olduğunu ve günün birinde içinde kalan o Öğretmen nefretini çocuğuna nasıl aktardığını araştırın ... Önce geçmiş yılllar için Veliler ile görüşün , af dileyin ... çocuğa giden yolun veliden geçtiğini biliyorsunuz .. Eğer veli yani ben , öğretmenleri sevseydim size sizi seven çocuklar gönderirdim , ama sizi sevmiyorum çünkü hep dövdünüz...Bende sizden asla bir fiske bile yememesi gerektiğini anlata anlata çocuğu tepeme çıkarttım ,oda size asilik yapıyor... Suçlusu sizsiniz... Lisede bir öğretmenimiz anlatmıştı. Kendisi lisedeyken bir öğretmeni arkadaşı konuştuğu halde bunu tahtaya kaldırmış ve epey bir dövmüş. Konuşmadım falan dese de dinletememiş. Aradan yıllar geçmiş, kendisi de öğretmen olmuş, lisede bir sınıfta tanışırken çoğunun birinin soyadı tanıdık gelmiş. Senin baban kim diye sormuş, kendini döven öğretmen olduğunu anlayınca tahtaya çağırmış çocuğu, bir güzel dövmüş, git babana selam söyle demiş. Sizin anlattığınız durumda öğretmenin suçu nerede, benim anlattığımda çocuğun suçu nerede? Yanlış yanlışla kapatılmaz. Çocuğunuz sizi örnek alacak, eğitimi ona siz vereceksiniz. Kendinize öyle bakın. 2 1 Yorum bağlantısı
Metin Akbal 29 Mart 2022 Yazar Paylaş 29 Mart 2022 Serdar Mete yazdı: 80 liyim , Babam memurdu ..Anadoluda bir çok şehirde okudum , okulda Öğretmenlerden okadar çok dayak yedim ki ... beynimin içinin acıdığını hissettiğim zamanlar oldu , yediğim dayakların %90 ı gereksiz sebepsiz di , kafama , popoma , yanaklarıma boksör gibi vururlardı . dayanıksız çelimsiz vücuduma vurdukça vururlardı .. Ayaktasın vur , koştun vur , konuştun vur..vur vur vur ...yaşım 6-7 yada 8 di..hakettim mi ... asla ... şimdi siz Öğretmenler olarak öncelikle eski meslektaşlarınızın yaptığı işkence gibi dayakları sorgulayın , sonra o dayak yiyenlerin benim gibi büyüyüp baba olduğunu ve günün birinde içinde kalan o Öğretmen nefretini çocuğuna nasıl aktardığını araştırın ... Önce geçmiş yılllar için Veliler ile görüşün , af dileyin ... çocuğa giden yolun veliden geçtiğini biliyorsunuz .. Eğer veli yani ben , öğretmenleri sevseydim size sizi seven çocuklar gönderirdim , ama sizi sevmiyorum çünkü hep dövdünüz...Bende sizden asla bir fiske bile yememesi gerektiğini anlata anlata çocuğu tepeme çıkarttım ,oda size asilik yapıyor... Suçlusu sizsiniz... Sizde şu konudan devam edebilirsiniz. Kötü örneği buraya da attım önceki mesajlarımda. Benim konum daha sonra daha çok ağlamamanız için açıldı. Dayak kelimesi 1 tane cümlemde geçmedi. Kimseye de özür borcum yok. Ben sizin yaptığınızı yapmadım yapmam, ne öğrencilerime ne çocuklarıma nefret aşılarım. Bir sorun oluştuğu zaman bile velime kullandığım ifade şudur 'Özür dilerim sizi bu şartlarda okula davet etmek istemezdim ama şöyle bir sorunla karşılaştık. Bunu nasıl aşabiliriz bu konuda ne yapabiliriz? Nasıl bir işbirliğinde bulunabiliriz?' Laf olsun diye bunları yazmıyorum ben. Endişe ettiğim durumları da yazdım. Buradaki mesajları da tek tek okudum. Siz de tek tek okuyun. 3 Yorum bağlantısı
Selçuk Keleş 29 Mart 2022 Paylaş 29 Mart 2022 Bundan milyonlarca yıl önce, galaksimiz bir gaz ve toz bulutu şeklindeydi. Sonra her şey birinin "bol bol üçer beşer çocuk yapın" demesiyle başladı Kendine zor yeten, hayatta hiç bir başarısı olmayan erkekler için güzel bir şeydi evlilik, toplumda "statü" sahibi oluyordun. Kolaycı kadınlara da gizli bir saltanattı. Çocuklarına kendi yaşayamadıklarını yaşatacaktı. 20 yıl kadar önce %17'lerde olan yıllık boşanma/evlenme oranı bugün %31'e çıkmış durumda. Makas gittikçe daralıyor ki olması gereken de bu. Zaten Z kuşağı ana-babasının gelirinden geçinmek zorunda kalacağından evlenemeyecek. Geçmişin bi faturası olan "bekar anne" oranı artıyor, baba modeli ve otoritesinin olmadığı çocuklar aynı böyle başı boş savrulacaklar. Erkek farkındalığının artması gerekiyor toplumun refahı buna bağlı. 3 1 Yorum bağlantısı
Bekir Çelik 29 Mart 2022 Paylaş 29 Mart 2022 Fatih Sarıkaya yazdı: Bizim evde bırak bilgisayarı televizyon açamazlar. Televizyon beyni öldürüyormuş. Kızım makyajın nasıl yapıldığını bilmez. Oğlanın saçı uzadığında hemen banyoya 3 numaraya. Geçen saçlarım uzasın dedi. Evlendiğinde uzatırsın dedim. Küçük oğlanın saçları uzadığında kendi gelir keselim der. Ben çocukları kötü yetiştiriyorum sanıyordum ama benimkiler melekmiş. Ne öğretmenlerden şikayet gelir neden biz öğretmenlere şikayete gideriz. Adamların işi zor. Kızımın okulunu değiştirmeyi düşündüm ama kızı ikna edemedik. Çocuklarıma mümkün mertebe kanka edinmeyin diyorum. Bugün kanka yarın kaka olur. Ben arkadaşın çok zararını gördüm. Yetişkin olduklarında herkes kendi yolunu çizer. Gerçek arkadaş vakti geldiğinde kendini belli eder. 44 yaşındayım 3 tane ahbabım var. Gerikalanı ise selamun aleyküm, aleyküm selam. Her baba gibi çocuklarınızı hayata hazırlamak için didiniyorsunuz. Muhtemelen benim gibi gözünüze uyku girmiyor çoğu gece, çocuklara nasıl daha iyi bir gelecek hazırlayabiliriz, onları bu zamanın kötülüklerinden nasıl muhafaza edebiliriz diye. Yaptığımız şey "iyi niyet taşlarıyla cehenneme yol döşemek" olmamalı ama tüm bunları yaparken de. Her çocuğun bir karakteri, tercihi, benliği var. Disipline edelim derken silik, güçlü karşısında hak arayamayan, öz güvensiz bireyler de yetiştirmeyelim. İtiraz edebilmeli, hayır diyebilmeliler. Ben arkadaşlarımdan, çevremden zarar gördüm diye, çocuklarım asosyal, sosyal fobisi olan bireyler olarak da yetişmemeli; bunun bir karşılığı olmasa gerek hayatta. Düşecek, kazık yiyecek, güvenecek, ihanete uğrayacak, öğrenecekler. Çocuklarımızdan, bizim hayatımızı yaşamalarını beklememeliyiz. Ben de dahil bir çok anne-babanın yaptığı hatalar bunlar. Üst perdeden konuşuyormuşum gibi olmasın. İyi niyetli olduğumu lütfen göz önünde bulundurun. Saygılar. Yorum bağlantısı
Hasan Karabekiroglu 29 Mart 2022 Paylaş 29 Mart 2022 Bazen basit kurallar hayati önem taşır, dışarıdan bakıldığı zaman nahoş, gerici anti modern olarak görülebilir ama işlevine iyi baktığın zaman çok önemli olduğunu anlarsın ve bunu değiştirmezsin. Eğer ki değiştirmek istiyorsan çok iyi analiz edip test etmelisin. Bunun en güzel örneği okul üniformasıdır. Öğrenci nin öğrenci olduğunu gösterir, hatta bazılarında okul logosu bile olur. Toplumsal önemi de vardır. Zengin fakir ayrımını ortadan kaldırır. eşitliktir. Şimdi tam tersi, öğretmen önlük giyiyor, öğrenci serbest Diğer bir örnek oy kullanımı sonrası parmağa boya damlatılmasıdır. Basit kuraldır ama işlevi çoktur. Geri çekilip, resme baktığın zaman aslında sorun ne öğrenci de ne veli de ne de öğretmende. Sorun politik, eğitim politikası denilen kavram, her iktidar sahibinin kafasına göre şekillendirildiği dönemleri yaşıyoruz. Öğrenciye ve velisine "müşteri" şeklinde bir bakış açısı olduğu sürece eğitim sistemini düzeltemezsin. Müşteri olarak baktığın zaman, öğretmen değersizleşir öğrenci ve velisine hizmet eder hale gelir, restorandaki garson muamelesi görür. Sonra öğrenci öğretmen ile dalga geçmenin bir meziyet olduğunu düşünür, saygı ortadan kalkar, böyle tiktoklar da şaklabanlık videosu izleriz. Psikolojisi şu dur, bu okulun parasını benim babam ödüyor, buradaki her görevli bana hizmet için var, bende bunlara istediğimi yaparım mantığı çıkar ortaya. O öğrenci yere çöp de atar, okula yemek servisi de ister, cebinden 10-15 bin liralık telefonunu çıkarıp video da çeker. Öğretmenin tahsil hayatında öğrenciye bir ceza vermesi en doğal hakkıdır. Misal babası veya annesi çalıştığı özel okulun ortağı olan bir öğrenciye öğretmen ne gibi bir ceza verebilir ? Asgari ücretin altında maaş alıp ve sürekli veli baskısı altında çalışan bir öğretmen ne kadar verimli olabilir ? Paraya değil zeka ya önem verilmelidir. Ticari kaygılar ile "Veli Nimet'dir" şeklinde bakarsan olaya çıkan sonuç bu olur. Tevhid-i Tedrisat diye kanunumuz vardı bizim, niye işletilmez mesela ? Ben lise de okurken Milli Güvenlik dersimiz vardı. Derse subay rütbeli gerçek bir asker girerdi. Disiplinin kralı yapılırdı. Öğretmeni paketledim diyen, öğrenci gelip aynı şeyi bir yüzbaşıya yapabilir mi mesela ? Özetle.. Vatandaş müşteri değildir. 2 Yorum bağlantısı
Çiğdem Bilen 29 Mart 2022 Paylaş 29 Mart 2022 Serdar Mete yazdı: Bende sizden asla bir fiske bile yememesi gerektiğini anlata anlata çocuğu tepeme çıkarttım ,oda size asilik yapıyor... Suçlusu sizsiniz... Lütfen çocuğunuzu yaşı yettiği ilk yıl açık öğretime yönlendirin. Yılların nefreti ile beslediğiniz bir çocuğun bizden geleceğine dair bir şeyler öğrenmesi mümkün değildir. Madem tüm öğretmenleri aynı kefeye koyuyorsunuz eğitimini evde verin öğretimini açıköğretimden alsın bu yasaldır. Asilik yapan sizi sevmeyen çocuklar yetiştirdim diyorsunuzya o aslında bize zarar vermiyor o okula gelmiş ailesinin dişinden tırnağıyla ayırdıklarıyla okumaya çalışan arkadaşlarının eğitim alma hakkını engelliyor buna hakkınız yok. Bir velinin gayesi sevgi dolu geleceğe umutla bakan çocuklar yetiştirmek olmalı. Haa çocuğunuza zarar veren bir öğretmen çıkarsa şikayet edersiniz gereği yapılır bunun birçok örneği mevcuttur. Keşke bunları yaşamasaymışsınız sizin için ve çocuğunuz için üzüldüm talihsizlik olmuş 7 Yorum bağlantısı
Murat Gedik 29 Mart 2022 Paylaş 29 Mart 2022 Çağrı Alaf yazdı: Bunu en son bir toplulukta söylediğimde linç yemiştim ufaktan. Araba sürerken ehliyet alıyoruz, Fırıncılık yapacaksak ustalık belgesi alıyoruz, Elektrikçiler yeterlilik belgesi alıyor ama çocuk yapmak hepsinden önemli olmasına rağmen isteyene serbest. 😕 Bu yazdıklarınıza katılmamak elde değil. Geçen şube öğretmenler toplantısı yapıyoruz. Sınıf öğretmeni 5. sınıftaki bir kız öğrenciden bahsetti. Annesi ve babası geçinememişler ayrılmışlar. Bir abisi var babası ile birlikte başka bir şehirde yaşıyor. Anne ayrıldıktan sonra vefat etmiş. Çocuğa halası bakıyor dedi. Babası da ayda yılda bir gelir dedi. Biraz ruhsal durumlarından nasıl davranmamızın daha uygun olacağından bahsetti. 5. sınıf olduğu için çoğumuz bilmiyorduk. Biraz daha merak ettik annesi nasıl vefat etmiş filan diye. Meğerse annesi ve babası engelli insanlarmış. Hatta babası doğru düzgün konuşamıyormuş bile. Hal böyle olunca iki çocuktan sonra anlaşamamışlar. Anneye daha sonra ailesi de bakamamış. Bir bakım evine gönderilmiş ve orada da vefat etmiş. Çok üzüldüm. Bazen düşünüyorum, bu küçücük yavruların nasıl dertleri var, nasıl baş ediyorlar bunlarla. Biz de bu çocuklara bir şeyler öğretmeye çalışıyoruz. Bu çocukların başarılı olması için önce bu problemlerinin çözülmesi gerekiyor. 2 3 Yorum bağlantısı
Serdar Mete 29 Mart 2022 Paylaş 29 Mart 2022 (düzenlendi) Süslü cümleler kurup boş yer işgal edeceğime gerçeği yazdım umarım kırıcı olmamıştır ama gerçek buydu.. Sürekli dövülerek büyüdüm en çok dayağı da Öğretmenlerimden yedim , birkez gözüm kaydı dayaktan şaşı oldum yani .. Evet şaşı sonrasında kekeme oldum...Öğretmenim dövmeye devam etti , saçımı kesti. Bana nefret öğretti o öğretti bunu kabul edin ama .. Şimdi çocuğuma ne diyeyim siz söyleyin ? oğlum vursalarda ses çıkartma , sakın cevap verme ??? söyleyin , ne denemeliyim ?? benim psikolojimi bozdu meslektaşlarınız , aynı evde büyüttüğüm çocuğa nasıl ön eğitim vereyim ? Psikoloklara ihtiyaç var , her okulda önce öğrenciyle konuşacak sonra Veli ile.. Rehber öğretmen vs değil , gerçekten psikolog. Tepki göstermeyin bu gerçek çünkü yüzleşin mesleğinizle , geçmişinizdeki meslek büyükleriniz masum değiller. O baskıcı ortam şimdiki lakayit halini almış durumda.. 29 Mart 2022 tarihinde Serdar Mete tarafından düzenlendi Yorum bağlantısı
İlkay Başaran 29 Mart 2022 Paylaş 29 Mart 2022 Ben ilkokul öğretmenimle hala görüşüyorum. Allah razı olsun. Gülten Türkmen. Balıkesir. Öyle sevecen biriydi ki onun bana kızdığını hissedince dayak yemişten kötü oluyordum. O dönemdeki müdür yardımcısı olan kişi şimdi ayvalığa yerleşti. Yolda görünce karşı kaldırıma geçiyorum. İyi döverdi. Adını hatırlıyorum da gerek yok baş harfi Mehmet'ti. Yorum bağlantısı
Servet Aydın 29 Mart 2022 Paylaş 29 Mart 2022 Sabah haberlerde vardı. Hocayı paket ediyorum… Bu veledin üreme yeteneğini yok etmeden düzelmez. Bozuk gen bir yerde durmalı artık 3 2 Yorum bağlantısı
Fatih Sarıkaya 29 Mart 2022 Paylaş 29 Mart 2022 Çiğdem Kaya Bilgiç yazdı: Lütfen çocuğunuzu yaşı yettiği ilk yıl açık öğretime yönlendirin. O nekadar nefretde etse sizin bunu demeye hakkınız yok. Belki armut dibine düşmeyecek. Belki o çocuk nefret etmeyecek, belki çok sevecek öğretmen olacak ve güzel bireyler yetiştirecek. Böyle düşünürseniz daha yapıcı olur. Ne demek öyle çocuğunuzu okula göndermeyin. Bir öğretmene hiç yakıştıramadım. Öğretmenlik fakülte bitirip atanma ile olmuyor. Özveri ile oluyor. Çiğdem hanım şaşırttınız beni. 1 Yorum bağlantısı
Emre Şimşek 29 Mart 2022 Paylaş 29 Mart 2022 Serdar Mete yazdı: Süslü cümleler kurup boş yer işgal edeceğime gerçeği yazdım umarım kırıcı olmamıştır ama gerçek buydu.. Sürekli dövülerek büyüdüm en çok dayağı da Öğretmenlerimden yedim , birkez gözüm kaydı dayaktan şaşı oldum yani .. Evet şaşı sonrasında kekeme oldum...Öğretmenim dövmeye devam etti , saçımı kesti. Bana nefret öğretti o öğretti bunu kabul edin ama .. Şimdi çocuğuma ne diyeyim siz söyleyin ? oğlum vursalarda ses çıkartma , sakın cevap verme ??? söyleyin , ne denemeliyim ?? benim psikolojimi bozdu meslektaşlarınız , aynı evde büyüttüğüm çocuğa nasıl ön eğitim vereyim ? Psikoloklara ihtiyaç var , her okulda önce öğrenciyle konuşacak sonra Veli ile.. Rehber öğretmen vs değil , gerçekten psikolog. Tepki göstermeyin bu gerçek çünkü yüzleşin mesleğinizle , geçmişinizdeki meslek büyükleriniz masum değiller. O baskıcı ortam şimdiki lakayit halini almış durumda.. Sizin gibi ben de küçükken ortaokulda yurtta kalmıştım. O dönemde de sizin gibi çok fazla gereksiz dayak yedik. Belletmen terörü vardı bizde de. Daha sonra o belletmenlerin çoğunun fetöden dolayı ülkemize dahi giremediğini gördüm. Eden bulur. Ama bütün öğretmenlere kızamam. Babam da öğretmendi. Dövmezdi kimseyi. Bizi evde döverdi ama elin çocuğuna asla öyle yapmazdı. Fakat ben yine de sizi çok iyi anlıyorum. Biz hala, üstünden 25 yıl geçse de o olayları arkadaşlarımla bir araya geldiğimizde anıyoruz.. Hatta daha bugün whatsapp grubunda konusu geçti, unutulmuyor. Halen onlara karşı kinim nefretim içimde bir yerlerde sürüyor fakat asla bunu başka öğretmenlere aktarmıyorum. Öğretmenlik kutsal bir meslektir. 1 Yorum bağlantısı
Çiğdem Bilen 29 Mart 2022 Paylaş 29 Mart 2022 Fatih Sarıkaya yazdı: O nekadar nefretde etse sizin bunu demeye hakkınız yok. Belki armut dibine düşmeyecek. Belki o çocuk nefret etmeyecek, belki çok sevecek öğretmen olacak ve güzel bireyler yetiştirecek. Böyle düşünürseniz daha yapıcı olur. Ne demek öyle çocuğunuzu okula göndermeyin. Bir öğretmene hiç yakıştıramadım. Öğretmenlik fakülte bitirip atanma ile olmuyor. Özveri ile oluyor. Çiğdem hanım şaşırttınız beni. Fatih Bey benim dediğim zorunlu eğitimden sonraki kısım için geçerli yaşı geldiğinde dedim. Liseye gelen çocuk armudun dibine düşer mi belli olur zaten. Açık öğretim liseleri gayet işlevsel birçok kişinin başvurduğu bir öğretim şeklidir kötü bir yer demek değildir bazen kişiler için daha yararlı olduğu görülmüştür. Kişi okuldan öğretmenden nefret ediyorsa hem gittiği okul hem de kendi ruh sağlığı için tercih edilebilir bu şekilde öğretim gören birçok kişi vardır. Panik atağı olan, kaygı bozukluğu gibi özel durumlarda da bazen velinin özellikle çocuğunu açıköğretime aldığı da olmuştur. Bu konuda pdr branşından öğretmenlerimiz daha sağlıklı bilgiler verebilirler. Biz çocukları aileleri ile değil bireysel değerlendiririz. Ben özellikle konuyu takip ediyorum yazılan cümleleri önyargıyla okumazsanız zaten buradaki bütün meslektaşlarımın yapıcı konuştuğunu görürsünüz. 17 yıllık görev hayatım boyunca yeri geldi yatılı okullarda çocukların anne babasında bulamadığı şevkati verdim saçından bit ayıkladığım da oldu yani özverinin tanımı illa da standart yöntemleri zorlamak değildir. 2 Yorum bağlantısı
Hamit inan 29 Mart 2022 Paylaş 29 Mart 2022 Serdar Mete yazdı: Sürekli dövülerek büyüdüm en çok dayağı da Öğretmenlerimden yedim Siz öğretmenden ziyade aileden yana daha da talihsizsiniz sanırım. Kendinizle, annenizle, babanızla ve öğretmenlerinizle kafanızın içinde barışın artık. Çocukluk kaybedilmiş babalığın tadını yakalayın. 1 Yorum bağlantısı
Muhittin Kaplan 29 Mart 2022 Paylaş 29 Mart 2022 Askerler eğitimde savaşta denetlemede basarisiz olursa, hesap kurmay yonetici kadroya kesilir. Aşağı doğru iner sonra. Ekonomide öyle değil mi ? Bakan 'ın affı alınır.Köprü çökerse baş mühendis. Boyledir bu. Eğitim kadrosunun kurmayları marangozlardan secilmiyor sanırım. Öğretmenlerin içinden seçilerek gidiyordur diye dusunuyorum. Belkide yanlis dusunuyorum. Böyle bir problemin olduğunu görmüyorlar mı? Matematikte fende 3net, okuma ve anlamada en geride olduğumuzun farkında değiller mı ? Neden özel okullara dershanelere ve özel ders veren ogretmenlere gitmek zorunda kalıyoruz ? Belki bunların cevabı aransa bu "siddet" sarmalından da kurtulabiliriz. Yorum bağlantısı
Ahmet İhsan Akşen 29 Mart 2022 Paylaş 29 Mart 2022 Serdar Mete yazdı: 80 liyim , Babam memurdu ..Anadoluda bir çok şehirde okudum , okulda Öğretmenlerden okadar çok dayak yedim ki ... beynimin içinin acıdığını hissettiğim zamanlar oldu , yediğim dayakların %90 ı gereksiz sebepsiz di , kafama , popoma , yanaklarıma boksör gibi vururlardı . dayanıksız çelimsiz vücuduma vurdukça vururlardı .. Ayaktasın vur , koştun vur , konuştun vur..vur vur vur ...yaşım 6-7 yada 8 di..hakettim mi ... asla ... şimdi siz Öğretmenler olarak öncelikle eski meslektaşlarınızın yaptığı işkence gibi dayakları sorgulayın , sonra o dayak yiyenlerin benim gibi büyüyüp baba olduğunu ve günün birinde içinde kalan o Öğretmen nefretini çocuğuna nasıl aktardığını araştırın ... Önce geçmiş yılllar için Veliler ile görüşün , af dileyin ... çocuğa giden yolun veliden geçtiğini biliyorsunuz .. Eğer veli yani ben , öğretmenleri sevseydim size sizi seven çocuklar gönderirdim , ama sizi sevmiyorum çünkü hep dövdünüz...Bende sizden asla bir fiske bile yememesi gerektiğini anlata anlata çocuğu tepeme çıkarttım ,oda size asilik yapıyor... Suçlusu sizsiniz... 84 doğumluyum, babam işçi, İzmir de okudum hep, tamam dayak vardı ama hiç travma yaşayacak kadar dayak yemedim. meslek lisesi okudum, çok sert bir müdür yardımcısı vardı korkardık ama ondan bile nefret etmedim. Okudum öğretmen oldum, hiç dayak atmadım. Siz kötü örneklere denk gelmişsiniz maalesef ve yanlış bir genelleme yapıyorsunuz. Yorum bağlantısı
Muhittin Kaplan 29 Mart 2022 Paylaş 29 Mart 2022 Dövülenler dökülmeye başladı. Merak etmeyin hepimiz dayak yedik. Dediğim gibi, bu çocuklar dayak yiyen bir neslin eseri. Dovduler, ben elini sürdürmem korumaciligiyla ifrat ve tefrit arasında kaldı eğitim. Yorum bağlantısı
Murat Gedik 29 Mart 2022 Paylaş 29 Mart 2022 Benim de babam çiftçi, baskıcı sert bir insan. Bir ya da iki defa dayak yemişimdir ama çok korkuyorum. 36 yaşına geldim hala onu kızdıracak bir şeyler yapmaktan kaçınırım. Belki de bundan dolayı öğretmenlerime ve diğer arkadaşlarıma hiç kötü davranmadım. Bu yüzden hiç bir öğretmenim de beni dövme gereği duymadı. Ama özellikle ortaokulda köyden taşımalı olarak ilçeye gidiyorduk. İlçede gittiğim okulda çok zorba öğrenci vardı. Ben de sessiz sakin olduğum için galiba beni çok sıkıştırırlardı. Artık dayanamadığım zaman öğretmenlerime şikayet ederdim. Bazen dayak yerlerdi, bir hafta sonra gene aynı. Bazen öğretmenlerim hiç bir şey yapmasaydı o çocuklar ne yaparlardı bana diye düşünüyorum. Belki de bu nedenden dolayı mazlum bir öğrenci bana şikayete geldiği zaman elimde olmadan çok sinirleniyorum. Zorba çocuğa kızıyorum ama çocuğun umurunda değil. En çok ailesine haber veriyoruz. Zaten aile de kayıtsız. Hatta bazılarının hoşuna gidiyor. Çocuğum çekinik değil kendini savunuyor filan diye. Zorba çocuklar sadece öğretmenlere saygısızlık yapmıyorlar. Bu yüzden farklı yaptırımlar kesinlikle olmalı. 2 Yorum bağlantısı
Recommended Posts