Cihat Küçükay 20 Nisan 2020 Paylaş 20 Nisan 2020 Kerem Kurluva yazdı: 30 bin km için güncelleme: Aracım, 15 bin den 30 bin km ye ulaşırken, bu başlıktaki Ekim 2018 tarihli ilk mesajın üzerinden de 17 ay geçmiş. Bir güncelleme yapmak iyi olabilir diye düşündüm. Önce rakamlar gelsin İçinde bulunduğumuz Nisan ayı başı itibarıyla, teslimattan bu yana geçen 1354 günden sonra, motor ömründen 1341 saat çalışma süresi eksildi. Bu esnada, toplam olarak, 30 bin km (nin az üzerinde) yol yapılıp, 2516 lt yakıt tüketildi. 4 tonun biraz üzerinde karbondioksit gazı, atmosfere kazandırıldı. Yakıt alımı ile birlikte (pompa fiyatı x %47.86 hesabıyla) ödenen, 7090 TL tutarındaki KDV ve ÖTV vergileri ile, devlet bütçesi desteklendi. Günlük ortalama olarak, 60 dakika kontak açılıp (motor çalışma süresi, tahminen, bundan %10 daha azdır), 23 km/sa ortalama hız yapılarak, ortalama, 22 km/gün yol katedildi. Servis ve bakım 15 bin km deki başlık mesajımdan bu yana geçen zaman içinde, aracım bir kez periyodik bakım, iki kez de “ani” bakım gördü. Periyodik bakımda, standart değişimler dışında bir işlem yapılmadı. Üreticinin tavsiyesi ve servisin de teyit etmesi ile, fren hidroliği yenilendi (aracın kullanma kılavuzunda, ilk üç sene sonunda ve sonrasında da iki senede bir, değişim önerilmekte), Değişimden sonra, artı veya eksi yönde, herhangi bir frenaj etkisi gözlenmedi, frenlere olan güven tazelendi, ekonomiye can verildi. Beklenmedik servis ziyaretlerinden ilki, seyir esnasında şeridime giren bir araç nedeniyle, sağ ön çamurluğu sürtmem ile gerçekleşti. İşlemler, kasko üzerinden yürütüldü. Yetkili serviste, macun ve boya yapıldı. Hazır boya yapılıyorken, daha önce ön tamponun sağına taktığım bazı acemilik nişanları da sıfırlandı. İşlemlerin kasko üzerinden başlatma nedenim, karşı tarafın hatalı çıkma beklentisiydi. Nitekim, ekspertiz rapor sonucu da öyle geldi. Tamirden sonra, değer kaybı başvurusunda bulundum. Netice olumlu oldu (Konunun detaylarını, burada yazmıştım). Bu kazadan 6 ay kadar sonra, araç 24 bin km ye yaklaşırken, birkaç gün içerisinde aşamalı olarak gelişen, direksiyonda sertleşme, gıcırtı yapma, airbag lambasının yanması, kornanın çalışmaması gibi semptomlar, ikinci beklenmedik servis ziyaretimin sebebi oldular. Alt resimde yer alan, direksiyon mili ile göbeğin arasına oturup, airbag halkası olarak tanımlanan arkadaş, yetkili servis tarafından “arızalı” olarak teşhis edildi ve parçanın değişmesi gerektiği söylendi. Değişim masrafının, garantiye girebileceğini de belirttiler. Tamirinin mümkün olabileceğini bilmeme rağmen, parçanın hassaslığı, onarımla ilgili işlemlerin ne kadar süreceğini kestirememek ve garanti şemsiyesinde kalmak, gibi düşünceler arasında, değişime onay verdim. İşçilik ve parça bedelinin %20 sini ödeyerek, işlemi tamamlattım. Arıza hakkındaki yorumum: Böyle kritik bir parça, 24 bin km de bozulmamalıydı. Genel kalite anlamında, daha önce (15 bin km mesajımda boya ile ilgili olarak belirttiğim) ufak tefek çekincelerim vardı. Ancak, aracın imalatına olan güvenim, ilk çiziğini burada yedi diyebilirim. Bunu da, Skoda nın hesabına yazdım. Genel kullanım Genel olarak, yumuşak ve düşük devirle (2bin d/dak altı) kullanıyorum. Bu şartlarda, balata, hidrolik sıvılar, lastikler ve motor yağı gibi, sarf malzemelerinin tükenişi minimumda kalıyor. Bu kullanım stilinden aldığım geri dönüşlere bir örneği, ön balataların durumu ile ilgili olarak verebilirim. Aşağıdaki resimlerden, tahmini aşınma hızlarına bakarak çıkarım yaptığımda, birinci olarak, ilk 15 bin de, sonraki 15 bine nazaran, biraz daha yumuşak gitmişim diyebiliyorum. İkinci olarak, mevcut sürüş tarzı ile, balatalar 60 bini devirecek gibi duruyorlar. 14 bin km (sol) 26.5 bin km (sağ) Ancak, terbiye altında tutmaya çalıştığım gücün, karanlık bir tarafı da var. Her daim hazırda bekleyen bu taraf, arada gaz pedalı ile bana haber yolluyor. Gıdıklanmam tutarsa, aracı uygun bir güzergaha, vites topuzunu da S işaretli konuma alıyorum ve eğlence başlıyor. Başlangıçtan itibaren, toplam gidilen mesafedeki tüketim ortalamam, 8.30 lt/100 km. Araç hala, şehir içi ve kısa mesafe kullanım ağırlıklı çalıştığı için, bu değerin bundan sonra radikal bir düşüş yapmasını beklemiyorum. Ancak, bir uzun mesafe örneği [link] verip, makinenin ekonomi potansiyelinin altını çizmiş olayım. Bu Yaz gerçekleştirdiğim 1500 km lik Kemer-İstanbul-Kemer seyahatini, 5.4 lt/100 km ortalama ile tamamladım. Genel kullanımda, şanzıman halen sıkıntısız çalışıyor olmakla beraber, soğuk kalkışta, ilk hareketten sonraki 2. ve 3. vites geçişleri arasında, zaman zaman hafif bir vuruntu gelebiliyor. Bu durumu, “DSG nereye koşuyor” sorusunun potansiyel cevabı olarak görsem de, bu tür semptomlar ile uzun kilometreler yapan araçlar olduğunu biliyorum, şimdilik fazla üzerinde durmuyorum. Aracın beğenmediğim tarafları/şikayetler: Bu konu başlığının ilk mesajında verdiğim listeye, iki madde daha ekliyorum. Kornanın sertliği. Korna yayının sertliği nedeniyle, ufak uyarı, teşekkür, vb. amaçlarla, kornayı tıklayarak çaldırmak, sağlam bir yumruk darbesi istiyor. Bu esnada, simit göbeğine bağlı konumlanmış airbag ve diğer bazı aksam da, bu yumruk darbesinin şiddetinden nasiplerini alıyorlar. Maalesef, daha yumuşak bir yay tercih edilmemiş ve hazırda bekleyen bir boks eldivenim de olmuyor genellikle. Torpido kapağı. Kapak mekanizmasında kullanılan sıvı gresin zamanla donması ve harekete izin veren yayların da zayıf olması nedenleriyle, (iki sene kadar) bir süre sonunda, torpido gözünün kapağı, kapanmamaya başlıyor. Mekanizmaya ulaşıp, eski yağ kalıntılarını temizlemek, yeniden yağlamak, yayları sertleştirmek gibi müdahaleler, bu sorunu çözüyor [link]. Yine de, yaylar daha sert ve kullanılan yağ daha ince olsa, bu sorun hiç ortaya çıkmayacaktı belki de. Yukarıdaki örneklerin her ikisini de münferit (aracıma özel) olmamaları nedeniyle yazdım. Bunları, sorun potansiyeli olan başka noktalarla çoğaltmak da mümkündür belki. Bana göre, hepsinin temelinde yatan husus, “fonksiyon ve maliyet arasında optimizasyon” yapmayı hedefleyen üreticinin, kantarın topuzunu maliyet tarafına kaçıran tasarım felsefesidir. Sistemler, malzemeler ve detaylar, öylesine limitlerinde tasarlanıyorlar ki, adeta arıza çıkaracak yer arıyorlar. Daha üretime gelmeden önceki doğum aşamasında, kullanım nesnesi her ne olursa olsun, biz tüketicilerin harcayıp bitirme eyleminin baş rolünde olmamız amaçlanmış diye (paranoyakça) düşünüyorum. Beğendiğim tarafları: Önceki, 15bin km mesajımda yer verdiğim ve frenaj, yol tutuş, yalıtım, görüş alanı başlıklarından oluşan “toplam” sürüş keyfi, bendenizden hala on üzerinden on puan almaya devam ediyor. Nadir de olsa, yaptığım uzun yol seyahatleri ile, yukarıdaki beğeni başlıklarının arasına, oturuş pozisyonunu da ekleyebiliyorum. Şehir içi ve kısa mesafelerde farkı hissedilmeyen bir husus olsa da, şehirler arasında yüzlerce kilometre yolu devirip, üzerine, “daha yok mu?” dediğimde, kamyon şoförlerinin uzun yolları aşma sırrına da nail olmuş oluyorum. Sedan araçların şezlongvari oturuş pozisyonları nedeniyle, bel ve sırt bölgeniz, birkaç saatte bir, illa ki bir mola talebinde bulunurken, aracımın sunduğu bel dostu dik oturma pozisyonu sayesinde, çişinizi tutabildiğiniz ölçüde, hiç durmadan yol yapmak mümkün olabiliyor. Tavsiyeler: Yukarıda, “Genel Kullanım” bahsinde de belirttiğim üzere, aracı kullanmadan önce, acele etmenin gereksiz olduğu durumları baştan düşünüp, buna uygun hareket etmeye çalışmayı, tavsiye ederim. Yumuşak kullanım, tüm sarf kalemlerini etkiliyor. Yeri gelmişken, iki kelam da TSI motor üzerine edeyim. Günümüzün (emisyon, performans ve verimlilik) ihtiyaçlarını kavrayan bu makineler hakkındaki görüşlerime, Yeti hakkındaki ilk yazımın ekinde, kısaca değinmiştim. Bu motorun narin bölümünü oluşturan turbo ünitesini kollamak için, aşağıdaki noktalara dikkat ederek kullanmaya çalışıyorum. Bana göre, turbonun yazılı olmayan kuralları, - yağ ısınmamışken, yüksek devirlere çıkmamak, - yağ (fazla) ısınmışken, aracı ani durdurmamak, - rölanti ile 2000 d/dak arasında, ani gaz pedalı hareketlerinden kaçınmak, olarak özetlenebilir. Tüketimi düşürmek ve şanzımanı korumak için, serbest sürüş (SS) modunu aktifleştirerek kullanmayı da ayrıca tavsiye ediyorum. Özetle, seyir esnasında ayak gazdan çekildiğinde, araçtaki sistemlerin vitesi boşa alması ve, motorun rölantiye düşmesi olarak tanımlanabilecek bu aksiyon, (mukaddes yeti kılavuzuna göre) 25 km/sa üzeri hızlarda devreye girebiliyor. SS devrede iken, tekrar gaz verildiğinde veya fren yapıldığında, otomatik olarak devreden çıkıyor. SS esnasında, aracın tekerlek sistemi (artık nasıl yapıldı ise), mevcut ataleti, sanki hiç kayıp olmuyormuş gibi bir his uyandırarak zemine aktarıyor. Amiyane tabirle, araç akıyor, süzülüyor. Neticede, her ne oluyorsa, sonuçlar tüketime olumlu yansıyor. Olayın şanzımana fayda sağlayan kısmı ise, SS aktif iken, şanzımanın boşa çıkıp, kavramanın serinleme moduna geçmesinden ibaret. Bu sürüş modunun dur-kalk trafikte işime yarayan bir yönünü ise, sonradan keşfettim. SS modunun, kullanım kılavuzunda belirtilen (25 km/sa) hız eşiğine rağmen, 15 km/sa civarı hızlardan itibaren aktif olabildiğini ve hafif frenlemelerde devreden çıkmadığını tecrübe ettikten sonra, dur-kalk trafikte aktif olarak kullanmamın mümkün olabildiğini gördüm. Iğıldayan trafikte, önüme bir araç boyu kadar takip mesafesi koyabildiğim her durumlarda, “pulse and glide” yaparak SS ü aktif tutuyor ve vitesi manuel yada S moduna almaya gerek kalmadan, aracı kullanabiliyorum. Yapılan tadilat ve düzenlemeler Son 15 bin km içinde, dodik ve kamera montajı, bagaj ve arka yolcu bölümde düzenlemeler, gibi bazı işlemler yapıldı. Burada yazdığım genel izlenimler dışında, yaptığım ekleme, çıkartma ve tadilat işleri hakkındaki bilgilendirme ve yorumlar, şuradaki konu başlığından devam ediyorlar. Sonuç olarak, Fazlaca olumsuz vukuat olmadan, 30bin km yi geride bıraktım diyebiliyorum. İş rutinlerinin ve keyif törpüsü istanbul trafiğinin dışına çıkarak, aracı yollara vurma özlemim, hala canlı duruyor. Virüs salgını ile şekillenmekte olan yeni toplum düzeni ve ekonomik hayat ile, bu isteğimin nasıl bir beraberlik sergiliyor olacağını ise, bekleyip göreceğiz. Sağlıcakla kalın. Stephen King romanı gibi okudum yeminle 😄 Skoda Yeti kullanmış biri olarak (0 km'de alıp 68.000'de satmıştım) özellikle korna kısmına katılıyorum. Çok sertti, acaba ben mi basamıyorum diyordum kendi kendime.. Onun dışındaki diğer konular sizin bakış açınız ve çok güzel anlatmışsınız, teşekkürler.. 1 Yorum bağlantısı
Kerem Kurluva 13 Temmuz 2020 Yazar Paylaş 13 Temmuz 2020 Birkaç taze fotograf ile, ara güncellemesi yapalım 6 Yorum bağlantısı
Servet Aydın 16 Temmuz 2020 Paylaş 16 Temmuz 2020 Bi-halojenin mucidi marka da mercek olmaması kabul edilemez [emoji91] 1 Yorum bağlantısı
Kerem Kurluva 16 Temmuz 2020 Yazar Paylaş 16 Temmuz 2020 Metin Akbal yazdı: Acilen bixenon farı takılmalı Servet Aydın yazdı: Bi-halojenin mucidi marka da mercek olmaması kabul edilemez Lümen mağduruyum, etmeyin. Sabah güneşiyle ikame yapıyorum. Mercek montajı için, tamponun inmesi gerekiyor. Mucit markanın kumpasına düştüm, çıkamıyorum. Far tasının içinde, bir uzun bir de kısa, iki adet H7 çanağı mevcut. Zenondan geçtim, mevcut halojenli vaziyete mercek uydurabilirsem, sonrasını sök-tak led ampul ile tamamlayabilirim, diye düşünüyorum. Ama bu tampon işi yüzünden, hep düşünüyorum Yorum bağlantısı
Metin Akbal 16 Temmuz 2020 Paylaş 16 Temmuz 2020 Lümen mağduruyum, etmeyin. Sabah güneşiyle ikame yapıyorum. Mercek montajı için, tamponun inmesi gerekiyor. Mucit markanın kumpasına düştüm, çıkamıyorum. Far tasının içinde, bir uzun bir de kısa, iki adet H7 çanağı mevcut. Zenondan geçtim, mevcut halojenli vaziyete mercek uydurabilirsem, sonrasını sök-tak led ampul ile tamamlayabilirim, diye düşünüyorum. Ama bu tampon işi yüzünden, hep düşünüyorum [emoji4] Tamponda ne var ki en kolay kismi o, zurnanin zirt dedigi yer ariza isigi [emoji16] Yorum bağlantısı
Kerem Kurluva 16 Temmuz 2020 Yazar Paylaş 16 Temmuz 2020 Metin Akbal yazdı: Tamponda ne var ki en kolay kismi o, zurnanin zirt dedigi yer ariza isigi Kolaydır da, benim için o kısım halen zurnada peşrev manasına geliyor Sonrasında, dertsiz ve zırtsız, yeni teknoloji ledlerden taksam, olmaz mı ki? 1 Yorum bağlantısı
Metin Akbal 16 Temmuz 2020 Paylaş 16 Temmuz 2020 Kolaydır da, benim için o kısım halen zurnada peşrev manasına geliyor [emoji4] Sonrasında, dertsiz ve zırtsız, yeni teknoloji ledlerden taksam, olmaz mı ki?Olmuyor. Is goruyor ama su goruntuyu vermiyor 2 Yorum bağlantısı
Kerem Kurluva 25 Mayıs 2021 Yazar Paylaş 25 Mayıs 2021 Kovid nedeniyle, 45bin km güncellemesi sürekli erteleniyor. Belki 40binde yazarım diyordum, ona da daha ulaşamadık. Bari, lastik değişimini yazayım Gün itibarı ile, Kışlık lastik ve jantlarla vedalaştık. Vedamız bununla da bitmedi, emektar yazlık Contilerle de ayrıldık. Yazlıklar, beş yıl ve 35bin km ye yaklaşan kullanımda beni üzmediler. Tutuş ve frenlemeleri, iyi oldu. Ancak, yaştan ötürü, sertleşme, ve desenlerde yıpranmalar başlamıştı. Devam etseydim, aramız bozulacaktı eminim 🙂 Kış mevsiminde, fazla yol yapmamak, kovidden sonra, neredeyse, hiç yol yapmamak ve yazlıkların da yenilenme zamanı üst üste gelince, dört mevsim lastik kullanmaya karar verdim. Başta almayı düşündüğüm lastik, Nokian Weatherproof idi. Ancak, ne hikmetse, 215/60 R16 ve buna yakın ebatların piyasadan kalktığını gördüm. Yerine, Seasonproof adında başka bir model çıkartmışlar. Harflerini, desenlerini ve de fiyatlarını beğenmedim. Alternatif ararken, Petlas a döndüm. Petlasın iki tane 3PMSF dört mevsim lastiği var. Imperium PT535 ve Multiaction PT565. PT565, 535 in üzerine geliştirdikleri yeni bir lastik. (Forumda da ayrıca bir konusu var, https://www.otoclubturkiye.com/forum/topic/305055-petlas’tan-3pmfs-logolu-yeni-4-mevsim-lastiği-multiaction-pt565/ ) Konuştuğum birkaç satıcı, imperium da olduğu gibi müşterilerden olumsuz geri dönüş almadıklarını belirtince, fiyata odaklandım ve fotoğraflarda görülen arkadaşlarla buluştuk. İlk izlenimlerim, Kışlık snowmaster lara nazaran, biraz daha sert ve sesli oldukları yönünde. Kullandıkça, yorumlarım. Genellikle virajlarda çizgi yapmam, ama özellikle, ıslak tutuşla ilgili rastladığım ve aslını ve astarını pek merak ettiğim bazı olumsuz yorumları test etmek niyetindeyim 🙂 Piyasa fiyatları, 600-650 TL bandında. İndirim denk getirmek olası. Bana, montaj balans işleri dahil, 585 TL den denk geldi 🙂 https://photos.app.goo.gl/SePcmyfpMuaTtCNv7 3 Yorum bağlantısı
Doğan Arşiray 26 Mayıs 2021 Paylaş 26 Mayıs 2021 (düzenlendi) umarım petlas kendini, hammadde konusunda yeni modellerinde geliştirmiştir. 26 Mayıs 2021 tarihinde Dogan Arsiray tarafından düzenlendi Yorum bağlantısı
Kerem Kurluva 26 Mayıs 2021 Yazar Paylaş 26 Mayıs 2021 Dogan Arsiray yazdı: umarım petlas kendini, hammadde konusunda yeni modellerinde geliştirmiştir. "Geliştirilmiş inovatif hibrit hammadde" kullanıyorlarmış Ekstrem şartlarda kullanan veya kullanmaya ihtiyacı olan birisi değilim. Düşüncem, 3 senede bir değişim yaparak, 4 mevsim lastik kullanmak. Bu koşullarda işimi görürse, ben memnun, Petlas memnun, devam ederiz Yorum bağlantısı
Aydın Sert 26 Mayıs 2021 Paylaş 26 Mayıs 2021 Kerem Bey, Bu araçların otomatik şanzımanlısı için hangi motor/donanımı tavsiye edersiniz? Mevcut aracımdan bu araca geçmek ne kadar mantıklı olur? Aracım 7 koltuklu 1.6 dizel manuel. En full paket. Konusu şurada; https://www.otoclubturkiye.com/forum/topic/304560-beyaz-balinam-grand-c-max/ Amacım otomatik araç almak. Fakat sedan ya da hatchback düşünmüyorum. 7 kişilik olmasa da olur. Yetiler hoşuma gidiyor. Şimdiki aracımı alma aşamasında biraz incelemiştim. Ama çok hakim değilim. Otomatik ihtiyacından dolayı tekrar aklıma takıldı. Şimdiden teşekkür ederim. Yorum bağlantısı
Kerem Kurluva 26 Mayıs 2021 Yazar Paylaş 26 Mayıs 2021 Aydın Sert yazdı: Kerem Bey, Bu araçların otomatik şanzımanlısı için hangi motor/donanımı tavsiye edersiniz? Mevcut aracımdan bu araca geçmek ne kadar mantıklı olur? Aracım 7 koltuklu 1.6 dizel manuel. En full paket. Konusu şurada; https://www.otoclubturkiye.com/forum/topic/304560-beyaz-balinam-grand-c-max/ Amacım otomatik araç almak. Fakat sedan ya da hatchback düşünmüyorum. 7 kişilik olmasa da olur. Yetiler hoşuma gidiyor. Şimdiki aracımı alma aşamasında biraz incelemiştim. Ama çok hakim değilim. Otomatik ihtiyacından dolayı tekrar aklıma takıldı. Şimdiden teşekkür ederim. Muhtemelen farkındasınızdır, ama yine de yazayım, Grand C-max, hacimsel olarak, emsalsiz bir araçtır Aks mesafesi Yeti den 20 cm daha uzun, tavan yüksekliği de Yeti den fazladır, muhtemelen (Araç yükseklikleri Yeti ile yakın olsa da, C-max yere daha yakın olduğu için, tavanı daha yüksektir diye düşünüyorum). Model olarak, C sınıfında kabul ediliyor olabilir belki ama, Grand C-max, D sınıfının normlarında olan bir araçtır. Bu araçtan sonra, C sınıfı bir sedan yada hatchback e geçmek ile, Yeti ye geçmek arasındaki farkı soruyorsanız, hacim yönünden Yeti yi tavsiye edebilirim. Donanım yönünden, yine mevcut aracınızı düşünerek, en donanımlı olan "elegance" paketi almak, daha uygun düşebilir. https://docs.google.com/spreadsheets/d/1lI39IkKBwUihwfPO0YYkVQFSyySy-DV9sT5rDRr0EiY/edit?usp=sharing Donanım listesi, forumdaki Yeti başlığında da olması lazım diye hatırlıyorum. Motor yönünden, benzin veya dizel olması tercihi size kalmıştır. Her ikisinde de Euro 6 normundaki motorlar, hem daha az sorunlu, hem de emisyon ve tüketim yönlerinden daha avantajlıdırlar. Bunun için, bakacağınız aracı, 2014 ve sonrasındaki modellerden seçin. Önceki modeller, Euro 5 normunda olup, motor yapıları farklıdır. Yorum bağlantısı
Aydın Sert 26 Mayıs 2021 Paylaş 26 Mayıs 2021 Kerem Kurluva yazdı: Muhtemelen farkındasınızdır, ama yine de yazayım, Grand C-max, hacimsel olarak, emsalsiz bir araçtır Aks mesafesi Yeti den 20 cm daha uzun, tavan yüksekliği de Yeti den fazladır, muhtemelen (Araç yükseklikleri Yeti ile yakın olsa da, C-max yere daha yakın olduğu için, tavanı daha yüksektir diye düşünüyorum). Model olarak, C sınıfında kabul ediliyor olabilir belki ama, Grand C-max, D sınıfının normlarında olan bir araçtır. Bu araçtan sonra, C sınıfı bir sedan yada hatchback e geçmek ile, Yeti ye geçmek arasındaki farkı soruyorsanız, hacim yönünden Yeti yi tavsiye edebilirim. Donanım yönünden, yine mevcut aracınızı düşünerek, en donanımlı olan "elegance" paketi almak, daha uygun düşebilir. https://docs.google.com/spreadsheets/d/1lI39IkKBwUihwfPO0YYkVQFSyySy-DV9sT5rDRr0EiY/edit?usp=sharing Donanım listesi, forumdaki Yeti başlığında da olması lazım diye hatırlıyorum. Motor yönünden, benzin veya dizel olması tercihi size kalmıştır. Her ikisinde de Euro 6 normundaki motorlar, hem daha az sorunlu, hem de emisyon ve tüketim yönlerinden daha avantajlıdırlar. Bunun için, bakacağınız aracı, 2014 ve sonrasındaki modellerden seçin. Önceki modeller, Euro 5 normunda olup, motor yapıları farklıdır. Çok teşekkür ediyorum. Aracımdan hacimsel olarak ve genel olarak oldukça memnunum. Sadece otomatik arayışı içerisindeyim. Belki 1.5 TDCI yeni kasa C-Max bakabilirim. Yeti ile aynı fiyat bandında ikinci elleri. Aslında C-Max ten sonra alınacak araba SUV fakat bütçem şimdilik elverişli değil. Yorum bağlantısı
Evren Erakçora 26 Mayıs 2021 Paylaş 26 Mayıs 2021 Kerem Kurluva yazdı: "Geliştirilmiş inovatif hibrit hammadde" kullanıyorlarmış Ekstrem şartlarda kullanan veya kullanmaya ihtiyacı olan birisi değilim. Düşüncem, 3 senede bir değişim yaparak, 4 mevsim lastik kullanmak. Bu koşullarda işimi görürse, ben memnun, Petlas memnun, devam ederiz 3 sene 4 mevsim kullanmak mı? Yoksa 6 sene yaz kış takım mı? Bence ikinci seçenek Yorum bağlantısı
Kerem Kurluva 26 Mayıs 2021 Yazar Paylaş 26 Mayıs 2021 Aydın Sert yazdı: Çok teşekkür ediyorum. Aracımdan hacimsel olarak ve genel olarak oldukça memnunum. Sadece otomatik arayışı içerisindeyim. Belki 1.5 TDCI yeni kasa C-Max bakabilirim. Yeti ile aynı fiyat bandında ikinci elleri. Aslında C-Max ten sonra alınacak araba SUV fakat bütçem şimdilik elverişli değil. Aile olarak kullanımda, c-max e oryente olduktan sonra, Yeti ye adapte olmak, kısıtlayıcı gelebilir. Hayırlısı olur, inşallah. Evren Erakçora yazdı: 3 sene 4 mevsim kullanmak mı? Yoksa 6 sene yaz kış takım mı? Bence ikinci seçenek İkinci seçenek test edildi ve elendi. Şimdi, yeni seçenekleri değerlendiriyoruz. 1 Yorum bağlantısı
Kerem Kurluva 1 Temmuz 2021 Yazar Paylaş 1 Temmuz 2021 Herkese merhaba, Korona ile başlayan uzun süreli yatış döneminden sonra, araç için hareketli geçen bir Mayıs-Haziran periyodunu geride bıraktık. Yukarıda (daha önce) bahsettiğim lastik değişim işlemini takip eden haftada, periyodik muayene işlemi yapıldı. Araç, 37 bin km ve 5. yaş gününe doğru yaklaşırken, ikinci muayeneden “sorunsuz” olarak geçti. İlla yazacak bir hafif kusur bulacaklarına şartlandığımdan olsa gerek, muayene raporunu incelemeden torpido gözüne atıp, istasyondan uzaklaştım. Evde raporu incelerken, hafif kusur olarak, “motor yağ kaçakları” ibaresine rastladım. Dışarıdan, kaput içerisinde veya aracın altında gözleyebildiğim herhangi bir akma/sızma olmadığından ve araçta bir yağ eksiltme problemi de bulunmadığından, aracın yaklaşan senelik bakım zamanını düşünerek, raporda yazılanları geçici olarak kulak arkasına attım. Muayeneyi takip eden hafta içerisinde, 5. yıl / 75bin bakımı, yetkili serviste yapıldı. Standart yağ ve filtre değişim işlemlerine ilave olarak, fren hidroliği değişimi, motor iç temizliği, ön disk balataları değişimi ve yağ kaçak kontrolü yapıldı. Fren hidroliğinin değişimi, aracın kitabında önerilen bir konu idi. Son bir yıl içerisinde fazla kullanılmadığı için, servis danışmanına, değişmese de olur, demiştim. Ancak, son bir yıldır araçlarla birlikte servisler de yattığından olsa gerek, son kertede, ciro perver tavırlarını takınarak, değişmesi yönünde karar vermişler, itiraz etmedim. Motor iç temizliğini, servisin önerisi üzerine, kendim talep ettim. Bu işlem, kapalı sistemde, çözücü ve yağlayıcı bir solüsyonun, çalışan motorun içinde devir daim yaptırılması ile gerçekleştiriliyor. Standart yağ değişiminde (eski yağın motordan süzülmesi için dört saat bekleyemediklerinden) bir kısmı motor içinde kalan eski yağın alınması ve içeride birikmiş kurumların çözülmesi, işlerine yarıyor. Aracı genellikle düşük devir kullandığım için, yaptırmayı düşündüğüm bir işlemdi, aradan çıkmış oldu. Motordaki hafifleme, cüzdanımdaki hafiflemenin psikolojik bir sonucu mu, tam emin olmamakla birlikte, teknik olarak, gereğine inandığım bir işlemdi. Ön disk balatalarının değişimi, servisin önermesi ile gerçekleşti. Değişim önerilerini, kontrol için aracın yakınında olmamam nedeniyle, kabul ettim. Çıkan balataları sonradan incelediğimde, rahatlıkla bir 15bin km daha gidebilecek durumda olduklarını gördüm. Ancak, ne yazık ki bu durumu sonradan fark edebildim. Ayrıca, bijon noktalarında, rötuşluk da olsa, jant boya çizikleri vardı. Fren hidroliği değişiminin üzerine ikinci kez tanık olduğum ciro perver tutum ve de, beceriksiz işgüzarlıklarından ötürü, kendilerine gıyaben veda ettim. Bundan sonraki servis bakımlarının adresi farklı olacak. Yağ kaçak kontrolünün sonucu ise, beklemediğim şekilde gelişti. Yetkili serviste incelemeyi yapan usta, motor şanzıman birleşim noktasında kaçak görüldüğünü belirtti. Müdahale etmek için, şanzımanın inmesinin gerekeceğini, bunun da ücretinin bilmem ne kadar olduğunu falan söyledi. Yetkili servisi, kollarını açmış vaziyette, beni beklerken hayal edince, ayak üstü hızlı bir analiz cereyan ettirdim İlk evvela, motor fazla sıkıştırılan bir motor değildi. Üstelik, son sekiz aydır, bariz olarak her zamankinden çok daha az kullanılmıştı. Öyleyse, problemin kaynağı hararet veya yüklenme değil, tam tersi, kullanılmamaktan ötürü, keçe ve contaların mekanik özelliklerini yitirmesi olabilirdi. Tezi bunun üzerine inşa edince, aklıma hemen daha önce biraz araştırmış olduğum polimer esaslı solüsyonlar geldi. Aracın aks körüklerinden, bilumum burçlarına kadar, mevcut hemen tüm lastik aksamının yenilenmesini sağlayan bu solüsyonların, motor (conta ve keçeleri) için olanları da vardı. Kaçağı izleyeceğimi ve durum olumsuzlaşırsa, müracat edeceğimi söyleyip, aracı servisten aldım. Bu tür katkılar hakkında biraz araştırma yaptıktan sonra ortaya çıkan “best of” listesinde, ikinci sırada bulunan ürünün, Türkiye’ de satıldığını gördüm. Sahtecilik ihtimaline karşılık, satılanlar arasındaki en ucuzları eleyip, orta fiyatlı bir tanesinin siparişini verdim. Evime yakın benzin istasyonunun yağ değiştirme köşesine gidip, rezervasyonumu yaptırdım. Tesadüf, oradaki elemanın da, aynı dertten muzdarip, ama daha akıtmalı, 200 bin km devirmiş, 6.nesil bir civic’ i varmış. Mucize (beklediğimiz) ürünümüzün adını ona da yazdırdık Katkı elime ulaşmadan önce, bir motor temizliği iyi gider deyip, Wurth Motor temizleyici ile bir dış temizlik yaptım. Gazyağına benzer yapısı ve kuvvetli püskürtme yapan kutusu ile, gerçekten etkili bir ürün. Zahmetsizce, herşeyi akıtıyor. Akıtmak terimi biraz da lafın gelişi, zemine inen sıvı, yok sayılabilecek kadar az. Fabrika çıkışından beri, kaput içinin kenarlarında olan ve şampuanla temizleyemediğim, yağ kalıntıları, püskürt ve sil işlemi ile yok oldular. Katkı elime ulaştığında, yağ değişim noktasına gidip, aracın altına girdik. kaçıran parçanın, arka egzantrik keçesi olduğunu görüp, bir fotosunu da aldıktan sonra, 300 ml yağı dışarı alıp, kutu içeriğini motorumuza içirdik. Katkı maddesinin kullanma kılavuzunda, etkisini 600-800 km sonra göstereceği belirtiliyor. Biraz sabırsızlık edip, 20 gün ve 250 km sonra, değişim noktasına tekrar uğradım. Bu esnada haftalık olarak kontrolleri yapmaktaydım. Aracın altında sızıntı veya yağ çubuğu seviyesinde bir eksilme, olmamıştı. Aracın altını yeniden muayene ettik. Daha önceki kontrolde, sızıntı damlasını silmeyi akıl edemediğim için, muhtemelen aynı damla, koyulaşmış ve biraz da küçülmüş olarak orada idi. Bu esnada bir iyi haber de, benzincideki elemanımızdan geldi. Kendi aracındaki yağ sızıntısı tam olarak kesilmemiş, ama bariz olarak azalmıştı Katkının etkisini, bir süre daha gözledikten sonra, nihayi sonucu tekrar yazacağım. Geçen zaman içinde yaptığım bir işlem de, DSG resetleme oldu. Bu başlıktaki, 30bin km güncelleme yazısında belirttiğim, 2. ve 3. vites vuruntuları, zaman içinde biraz daha artış gösterdiler. Hem hissedilirlikleri, hem de sıklıkları artınca, aklıma takılmaya başladıklarını fark ettim. Aklımda duracağına, şanzımanımda dursun diyerek, silecekleri çalıştırmak kadar basit olan bu işlemi, uygulamaya karar verdim. Sonuç, beklemediğim kadar şaşırtıcı oldu. 2 ve 3 geçişlerinin pamuk gibi olmasının yanında, şanzımanın genel akıcılığı da güzelleşti. İnşallah, olumlu bir iş yapmışımdır Eciş bücüş mekanik aksam kareleri bir tarafa, fotoğrafsız bir yazı olmasın diyerek, aşağıdaki görseller ile yazıyı bitireyim. Başka güncellemelerde yine buluşmak dileğiyle, esenlikler dilerim herkese. 7 Yorum bağlantısı
Çağlar Bayur 1 Temmuz 2021 Paylaş 1 Temmuz 2021 krank keçesi her motorda kaçırır, %99u değiştirmez, işçiliği pahalı, sökülen parça çok ve yeni keçe de kaçırabilir gibi sebeplerden. katkı tercihe kalmış, bu gibi bir kaçak için motor yağıma ürün katmazdım 3 1 Yorum bağlantısı
Kerem Kurluva 1 Temmuz 2021 Yazar Paylaş 1 Temmuz 2021 Çağlar Bayur yazdı: krank keçesi her motorda kaçırır, %99u değiştirmez, işçiliği pahalı, sökülen parça çok ve yeni keçe de kaçırabilir gibi sebeplerden. katkı tercihe kalmış, bu gibi bir kaçak için motor yağıma ürün katmazdım Katkı konusunda, genellikle ya olumlu, ya da nötür yorum ve tecrübelere rastladığım için, daha doğrusu, olumsuz pek bir nokta bulamadığım için, kullanmaya karar verdim. deneyimli tuvturk uzmanlarının tesbitleri ile bir yola çıkmış olduk bilgi verdiğiniz için, ayrıca teşekkür ederim. 1 Yorum bağlantısı
Çağlar Bayur 1 Temmuz 2021 Paylaş 1 Temmuz 2021 vesile ile tüv muayenesinde yağ filtre değişiminden de sızıntı kalsa, yağ kaçağı yazarlar, sıfır motor ile gidince de o hafif kusur olan kaçak bulunur yazılır. ağbi araba çok eski, hiç kusursuz geçiremem de denebilir 1 Yorum bağlantısı
Kerem Kurluva 1 Temmuz 2021 Yazar Paylaş 1 Temmuz 2021 Çağlar Bayur yazdı: vesile ile tüv muayenesinde yağ filtre değişiminden de sızıntı kalsa, yağ kaçağı yazarlar, sıfır motor ile gidince de o hafif kusur olan kaçak bulunur yazılır. ağbi araba çok eski, hiç kusursuz geçiremem de denebilir vatandaşın ödediği harca başka anlamlar yüklenmesin diye, kusursuz kusur argümanları geliştirmişler.. 🙃 1 Yorum bağlantısı
Tansu Kalafatoğlu 1 Temmuz 2021 Paylaş 1 Temmuz 2021 Çok güzel araba maşallah güle güle kullanın 1 Yorum bağlantısı
Kerem Kurluva 17 Temmuz 2021 Yazar Paylaş 17 Temmuz 2021 Uzun yol benzin tüketimi hakkında bir güncelleme: Geçen sene, 5.3 lt ve, ondan önceki sene, 5.4 lt (yukarıda, 30bin km güncellemesinde yazmıştım) olan uzun yol tüketim rekorları, bu sene 4.5 lt olan yeni yerlerine ulaştılar Aşağıdaki foto, geçen hafta yapılan İstanbul- Bodrum seyahatimizin birinci ayağını oluşturan benzin alım noktasında çekildi. Benzin alım noktasında, 898 km olan menzil, benzin ışığının yandığı noktada, 875 km idi. Bu menzilin 290 km si, seyahatten önce İstanbul" da yapıldı. Yani, 875-290=585 km yol gidildi. Ortalama tüketim, 4.5 lt, Ortalama hız, 73 km/sa. oldu. İki yetişkin, ful bagaj ve ful klima ile yapılan yolda, biraz sabır, biraz da Kuzey rüzgarlarından fayda görüldü. 🙂 Dönüş yolu ilavesi: (bkz. ikinci foto) Kuşadasından, 293 km sayaç menzili ile başlayan dönüş etabı, evin otoparkına girerken yanan benzin ışığı ve 838 km menzil ile tamamlandı. Buna göre, 838 - 293 = 545 km yol, Molalar hariç, 7sa 4dk da gidildi, Ortalama hız, 77km/sa Ortalama tüketim, 4.8 lt oldu. Gidişte olduğu gibi, iki yetişkin, ful bagaj, ful klima, ful sabır ve Kuzey rüzgarları ile seyahat edildi. Ancak, gidiş yönümüz de Kuzey olunca, bu sefer rüzgara karşı gidildi 🙂 3 Yorum bağlantısı
Tansu Kalafatoğlu 17 Temmuz 2021 Paylaş 17 Temmuz 2021 Kerem Kurluva yazdı: ful bagaj, ful klima, ful sabır Yorum bağlantısı
Recommended Posts