İçeriğe Yönlendir

Hadi Hayırlısı Olsun, Yerli Otomobil İmzaları Atıldı


Serkan Aktay

Recommended Posts

Eyüp Çetin
Recep Selim Kaya yazdı:

 

Yeşilçam ve fabrikatör denince aklımıza Hulusi Kentmen gelmiyor muydu ya? O karakterin de bu yazıyla alakası yok. 

 

Aslında akla ilk o geliyor ama yazıdaki anlatılan adam tam bu tipe uygun. Sevgisiz, merhametsiz. 😊

  • Beğen 1
Yorum bağlantısı
Mahmut Yıldız
Recep Selim Kaya yazdı:

 

Karakterin geneline filmin sonuna bakarım. 

Film daha bitmedi.

  • Beğen 1
Yorum bağlantısı
Mehmet Göktürk
Ali Cihangiroğlu yazdı:

:)  belli...

 

yalnız yazı fazla iyimser bence, aradaki kopukluk bilerek yapılıyor, farkında olmadan değil gibime geliyor...

amaç bizide ortadoğudaki tamamı bitik boş devlet görünümlü kabilelere çevirmek sanki birileri bununla özellikle çok uğraşıyor, dünya bile bizi o gözle görüyor, netflixte bile filmler gösteriliyor, sanki arap ülkesiyiz Cumhuriyet demokarasi yok, halk Türk değil arapmış gibi, baktıkça sinir oluyorum....

aslında biliyorlaki biz arap değiliz ve yumurta deliğe geldiğinde tepemiz attığında yapacaklarımız sonrası dünya düzeni değişecek, korkuları bu bence, bizimle beraber ezilen bir sürü topluöda harekete geçecek, esas korkuları bunun olmasına izin vermemek, bu olmadan bizi bitirmek gibime geliyor...

 

Malezya modeli.. herşey çinlilerin. 

 

Halk özgürce ibadet edebiliyo.

Eyüp Çetin yazdı:

 

Aslında akla ilk o geliyor ama yazıdaki anlatılan adam tam bu tipe uygun. Sevgisiz, merhametsiz. 😊

O iyi fabrikatörü oynar. Bu bahsedilen kenan pars felan yahut yukarda resmi paylaşıldı. Birkaç fabrikatör daha vardı. Biri nubar terziyan biri kel adam biri kel siyah gözlüklü vs.

Yorum bağlantısı
Mehmet Yeter
Ali Kangal yazdı:

Siyasi şov ayıp b3eda6ccaa9a21170ac7360840c48d1a.jpg

Yeminle bu espriyi yapacaktım. 

Sinan Akgöl yazdı:

EOkDNn.jpg

Hadi espri yapmayayım dedim ama tutamadım kendimi affınıza sığınarak şöyle diyorum, kadere bak kimler kimlerle... 

  • Beğen 1
Yorum bağlantısı
Servet Aydın
Ali Kangal yazdı:
Servet Aydın yazdı:
Arabayı benzinli sanan kalkıp karikatür ile mesaj veriyor. Çok görme emoji16.png

Bilmemek ayıpmı

Ne yapıldığını bilmeyip bel altından karikatürize edilmiş saldırı ile saldırıyorsan bende boş durmam. Fikri olmadan zikri olan derim senin gibilerine. 

  • Beğen 7
Yorum bağlantısı
Ali Kangal
Ne yapıldığını bilmeyip bel altından karikatürize edilmiş saldırı ile saldırıyorsan bende boş durmam. Fikri olmadan zikri olan derim senin gibilerine. 
Görecegiz servet abi eger o araba piyasaya çıksın 2040 yılı olur
Ne yapıldığını bilmeyip bel altından karikatürize edilmiş saldırı ile saldırıyorsan bende boş durmam. Fikri olmadan zikri olan derim senin gibilerine. 
Valla öyle birşey düşünmedim saldırı felan öyle şeyleri seviyom karikatür
  • Beğen 1
Yorum bağlantısı
Ali Cihangiroğlu
İşte bu yüzden birlik beraberlik içinde olmak zorundayız. Birşeyler yapılıyor ve zor şartlarda oluyor. Kimse hadi buyrun demiyor. Bari biz kendi içimizde engel olmayalım .  
İşte tam anlaşılmayan kısımlardan biride bu, şöyle açayım, bizim esas düşmanımiz icimizde, büyük yalanlar bazen gerçeği saklamakta çok iyi olur, yalani büyük atacaksın taktiği vardır, neyse... bakınız ekonomi tarım ağır sanayi bitik, para yok borç korkunç, kipirdayacak hal yok, şimdi bakalim bizde ne oluyor, sanki herşey güzelmiş gibi, İş mecburen siyasete kayacak şimdi uzatmayim....

Emminin verdiği linkteki yazıyı iyice okuyun derim, düşman sadece dışarda değil, gerçekleri görmek lazım artik, hayallere reklamlara fazla kaptirmamak lazim....
  • Beğen 2
Yorum bağlantısı
Ali Kangal
İşte tam anlaşılmayan kısımlardan biride bu, şöyle açayım, bizim esas düşmanımiz icimizde, büyük yalanlar bazen gerçeği saklamakta çok iyi olur, yalani büyük atacaksın taktiği vardır, neyse... bakınız ekonomi tarım ağır sanayi bitik, para yok borç korkunç, kipirdayacak hal yok, şimdi bakalim bizde ne oluyor, sanki herşey güzelmiş gibi, İş mecburen siyasete kayacak şimdi uzatmayim....

Emminin verdiği linkteki yazıyı iyice okuyun derim, düşman sadece dışarda değil, gerçekleri görmek lazım artik, hayallere reklamlara fazla kaptirmamak lazim....
Emmi hangisi abi abi

Servet abiye araba ile ilgili soru soruyorduk artık bakmazda özür servet abi

Yorum bağlantısı
Servet Aydın
Ali Kangal yazdı:

Görecegiz servet abi eger o araba piyasaya çıksın 2040 yılı olur Valla öyle birşey düşünmedim saldırı felan öyle şeyleri seviyom karikatür

Ben yarın çıksın alayım dersinde değilim. Yapalım, varsın torunlar faydalansın. Yaşamda devamlılık önemli. Bu gününü kendini düşünen toplum kahrolmaya mahkumdur. 

 

Senin yayınladığın karikatür filan değil. Aleni saldırı. Onları çizmesini bilen kalkıp bir araba konsolu çizmeyi denesin, bir aktarma organı, bir motor sürücü çizsin. Çok değil ya kapı kolu tasarlasın. Ahanda yerli araba için böyle bir çizimim var tasarımım var desin. 

Oturduğu Starbucks kafeden twit atmakla araba yapılamaz. 

Ali Kangal yazdı:

Emmi hangisi abi abi

Servet abiye araba ile ilgili soru soruyorduk artık bakmazda özür servet abi

Emmi= Mehmet Özyürek 

  • Beğen 4
  • Teşekkür 1
Yorum bağlantısı
M. Asım Kahraman

TOGG A.Ş adlı kuruluşun yatırım ve üretim aşamaları için 13 yıl sürecek olan devlet desteğini/teşviğini ifade ediyor. Belki her şey yolunda giderse farklı girişimciler için de örnek bir teşvik kararnamesi hükmünde olacaktır. Süresinin uzatılması veya yenilenmesi mümkündür kanımca. 

Yorum bağlantısı
Ali Cihangiroğlu
Emmi hangisi abi abiServet abiye araba ile ilgili soru soruyorduk artık bakmazda özür servet abi
Emmi=Mehmet Ozyurek
Servet= king derler, portifci derler, landci derler, bombaci derler genelde patlatirmis birşeyleri o yüzden derlermiş [emoji3]
  • Mutlu 1
Yorum bağlantısı
Ali Cihangiroğlu

Araba konusunda umutlu değilim açıkçası, bu ekonomiyle bu yoklukla nasıl olacak bilmiyorum, hele pil üretimi apayri konu, togg bu araba işinde ne yaptı hangi şeyi başardı araştırdı bilmiyorum zaten söylemiyorlar da, merak ediyorum cunki anlatilmiyor, anlatmazsan benimde fikrim olmaz inanmam...
2022 gelsin bakalım ne olacak, bu arada gelişmeleri izleyelim, bakalım fabrika kurulacakmi, pil için diğer fabrika kurulacakmi, elektrikli araç için binlerce km yok deneyimi lazım donanım yazılım desteği ve uyumu lazım, buna sahil olan firmalarımız var bakalım faydalancaklarmi, tonla soru var kafamda... Bakalim inşallah başarılı oluruz arkadaşlar....

  • Beğen 2
Yorum bağlantısı
Ali Kangal
Emmi=Mehmet Ozyurek
Servet= king derler, portifci derler, landci derler, bombaci derler genelde patlatirmis birşeyleri o yüzden derlermiş [emoji3]
Birazda alıngan ama
Yorum bağlantısı
Nihat Palolu
Servet Aydın yazdı:

 Bu gününü kendini düşünen toplum kahrolmaya mahkumdur. 

 

Konu açalım, ‘’ Bugün Ülken İçin Ne Yaptın ’’ diye.

Belki üyelerden biri bugün kırmızı ışıkta geçecektim düşündüm ki geçersem bana faydası var ama ülkeme zararı olabilir diye geçmedim der. Bizlerde okuyup öğreniriz, ülke menfaati mi önemli şahsi menfaat mi önemli.

  • Beğen 4
  • Teşekkür 1
Yorum bağlantısı
Nihat Palolu
Ali Kangal yazdı:

Valla türkiyenin %90 ni menfaat peşinde baş önemli

Servet abi yine kızacak ama589c9fae17faeaaf9f076f7acdf952d4.jpg

 

Geri kalmış toplumlar hep başkalarını suçlar zaten. Kendinde hiç suç aramaz.

  • Beğen 4
Yorum bağlantısı
Haluk Şentürk

Bence yerli otomobil ekonomik ve güvenli olmalı. Orta direk ulaşabilmeli. Sadece kalbur üstü insanların binebileceği araçlar olmamalı. Ancak bu şekilde gerçek milli-yerli araç amacına ulaşır. Ve böylece biz de araçlarımızı yerlisiyle değiştirebiliriz. Yoksa toplumun %90 i bu araçları bu araçları ancak trafikte görmekle yetinir. Her zaman üretimi destekliyorum. Aracımı da düşünmeden yerlisi ile değiştiririm ama ekonomik olması kaydıyla.

  • Beğen 2
Yorum bağlantısı
Mehmet Göktürk

Seviyesiz görgüsüz ve bilgisiz karikatürler de pek fena oluyor. Salih Memecan'ı anımsayalım.  Bunlar sakat. Kimle dalga geçiyor dalga geçtiği adam ülkenin vatandaşı canını dişine takıp çalışan vatandaşı. Tek farkı olup olmadığını sadece inanarak kabul ettiğimiz öteki dünya hakkındaki görüşü.

 

Karikatür UTANMADAN " İZİNDEYİZ" diye cama da yazıyı koymuş. Terbiyesiz. Vatansız adam. Diğerine de CB nin imzasını koymuş. Kimle kimi karşılaştırıyor. Yazık. 

 

Bu kureyşliler muhabbetini artık keselim. herkes kessin. Tepeden tırnağa. tepe neresi biliyorsunuz.

 

 

Ülkenin sorunları çok büyük şu an. 1800 sonlarını yaşıyoruz yeniden. Yabancı sermaye, kapitülasyonlar tavan yapmış. Yap işlet götür prensibi. Çaresizlik.  Milyonlarca altın dış borç. 

Ve sonunda para karşılığı verilen Kıbrıs..

 

Bunlar unutulmayan şeyler.

 

Eğitim eğitim eğitim. Başka kurtuluşumuz yok. Ancak vatan toprağının başkasına satılması, dışardan göçmenlerin doluşması. Bizi malesef malezyaya çevirmek üzere. Hatta çevirdi.

Malezyanın %30 u çinliler gelip işgal etmiştir. Vatandaş olmuşlardır. Herşey onlarındır. Ama malezya müslüman ülkedir :)

https://www.aa.com.tr/tr/dunya/malezya-basbakani-muhammed-malezyadaki-kalkinmanin-buyuk-kismi-cinliler-sayesinde/1307264

Çin geldiğinde gözünün yaşına bakmaz. Alır götürür. Seni de mahallesine sokmaz. 

 

Öz vatanında parya olarak kalırsın.. 

 

500 milyona uçak mı alırsınız yoksa köprünün %51'ini mi?  Burda belirtmek istediğim paraya çok sıkıştığımızdır. Bunun karşılığında egemenliğimizi kaybetmek üzereyiz.

  • Beğen 10
  • Teşekkür 1
Yorum bağlantısı
Mehmet Göktürk

Okuyalım:

(Hurriyet 2007)

 

 

Ne Malezyası dedik, biz laik bir devletiz, onlar değil ki! Bu cahil bir ifade, dedik. Fakat bir yandan AKP’nin 22 Temmuz’daki zaferi, Anayasa’daki türban ve laiklik değişikliği tartışmaları... Diğer yandan Malezya’dan gelen "Polis ramazanda oruç tutmayanları cezalandırıyor" haberleri... Başbakan Abdullah Bedevi’nin "Malezya bir İslam devletidir" sözleri... Her şey üst üste gelince, "Eyvah! Türkiye Malezya olabilir mi?" sorusu doğdu. Bazı yazarlara göre bu suni bir tartışma, bazılarına göre bunu konuşmanın tam zamanı. Şerif Mardin’e göre böyle bir ihtimal gerçekten var. "Türkiye Malezya olur mu" sorusunun cevabını bulmak için ilk önce Malezya’da gerçekten neler oluyor onu öğrenmeye çalıştık. Bunu için de, Malezya’da yoğun bir İslamlaşma var mı, iktidar ne diyor, güçlü İslam partisi PAS’ın tutumu ne, STK’lar ne yapıyor, liberal seküler kanadın fikri nedir, anlamak gerekiyordu. Sebati Karakurt ile Kuala Lumpur’a geldik, gözlerimizle görelim istedik. Bu yazı dizisinde, 3 gün boyunca gördüklerimizi okuyacaksınız.

İkİ Müslüman avukat Malik İmtiaz (37) ve Haris Bin Muhammed (47), 2006’da "11. Madde Hareketi" adlı bir sivil hareket başlattı. Hareketin adı, Malezya Anayasası’ndaki "Herkes istediği dini seçmekte ve yaşamakta özgürdür" maddesinden esinlenilmiş. Bu maddenin artık uygulanmadığını savunuyor ve Malezya’daki İslamlaşmaya, "şeriat"ın anayasanın üstünde tutulmaya başlanmasına karşı, 11 sivil toplum kuruluşunu aynı çatı altında buluşturuyorlar. Bütün bunlar yüzünden, aynı zamanda Ulusal İnsan Hakları Derneği’nin başkanı da olan Malik İmtiaz hakkında Ağustos 2006’da "İslam’ı aşağılıyor, katli vaciptir" yazan posterler Malezya’nın her köşesine dağıtıldı. Fakat o ve arkadaşı Haris Bin muhammed yılmadı, 11. Madde Hareketi olarak mitingler ve forumlar düzenlemeye çalıştı. Son iki miting polis tarafından engellendi, artık forum düzenlemeleri de yasak. "Şimdilik davamızı internet üzerinden yürütüyoruz, çünkü başbakan bu sivil hareketten hiç hoşlanmıyor" diyor. Malik ve Haris’le Malezya’daki İslamlaşma sürecinde kimlerin rol oynadığını, geçmişini ve geleceğini konuştuk. İşte anlattıkları:

İKİLİ HUKUK Malezya’da ikili hukuk sistemi var. Müslümanların evlilik, boşanma, miras gibi medeni konuları Şeriat Mahkemesi’nde görüşülür. Gerçi sivil mahkemelerde de 1970’lerin sonundan beri İslam’ı baz alan kurallar ve yasalar hep vardı. Örneğin "3 kez üst üste cuma namazına gitmeyen ya da oruç tutmayan bir Müslüman para cezasına çarptırılır" diyordu. Ama bu tamamiyle kağıt üstündeydi, hiç uygulanmıyordu. Çünkü 1980’lerde İngiliz eğitimi görmüş akıllı avukatlar ve hákimler vardı. 

İSLAMCI RETORİK 1988’de, eski Başbakan Mahathir bin Muhammed, İslam partisi PAS’ı çok ciddi bir tehdit olarak görmeye başladı. Oylarını onlara kaptıracağını düşündü. Partisinin başına Enver İbrahim’i getirdi ve İslamlaşma trendini başlattı. Biz de iyi Müslümanlarız demek istiyordu. 2001’e geldiğimizde ise "Malezya İslam devletidir" deyiverdi.

METAMORFOZ OLDU Son 10 yıl içinde, İslam baz alınarak yazılan ve aslında hukukçuların umursamadığı yasalar, metamorfoz geçirip küçük böcekler halinde toplum hayatımıza sızdı. Gerçekten uygulanmaya başlandı. 10 yıl önce farklı dinden kişilerin evlenmesinde sorun yoktu. İsteyen din değiştirebiliyordu. Şimdi ise bir Müslüman’ın bir Budist ile evlenmesine, din değiştirmesine imkan yok.

MÜSLÜMANLAR HARİÇ Malezya Anayasası’nın 11. maddesi şöyle der: "Herkes istediği dine inanmakta ve ibadet etmekte özgürdür." Fakat 1999’da Yüksek Mahkeme bu maddedeki "herkes" kelimesinin anlamını değiştirdi: "Herkes ama Müslümanlar hariç." Müslümanlar din değiştirmek istiyorlarsa şeriat mahkemesine gidecek bundan böyle dediler. O yıl din değiştirip bir Hıristiyanla evlenmek isteyen Lina Joy’un hüsranla biten hukuk savaşı bunun ilk örneğidir.

HÁKİMLER YAPIYOR Nüfus kağıdına, "Dini İslam’dır" ibaresi eklendi. Müslümanların yaşam biçimini etkileyen konularda sivil mahkemeler bir anda ortadan kayboldu, yetkiyi Şeriat mahkemelerine devretti. Anayasa resmen çarpıtılmaya başlandı. Bazı hákimlerin şöyle dediğini duyuyoruz: "Önce Müslüman’ım sonra hákim."

YAVAŞ VE DERİNDEN İslamlaşma programı, hem devlet hem de başsavcı ve hukuk adamları tarafından yürütülüyor. Yavaş ve derinden, yeraltından ilerliyorlar. Anayasa değişmedi, ama onu yorumlayanların ve uygulayanların kafa yapısı değişti. Şimdi de toplum hayatına sızdı.

ARAPLAŞMA YAŞANIYOR İslamlaşmanın ötesinde Araplaşma yaşıyoruz. Ahlak polisi daha görünür hale geldi, hayata müdahale etmeye başladı. Artık türban takmayan Müslüman kadınlar garipseniyor. Geçen sene dini ne olursa olsun kadın polislerin türban takması zorunlu hale geldi.

ASLINDA AZINLIK AMA Aslına bakarsanız radikal İslamcıların azınlık olduğunu düşünüyorum. Ama sesleri çok gür çıkıyor. Sessiz çoğunluk ise dışlanmamak için onlara uyuyor. Şehirdeki aydınlar, "İslamcılık asla Malezya’ya hákim olamaz" deyip gülüp geçiyorlar. Ama böyle şeyler hız kazandıktan sonra durdurulamıyor.

Türban 10 yılda yüzde 80’e ulaştı

ÜLKENİN yüzde 50’ı Malay, yüzde 30’u Çinli, yüzde 8’i Hintli. Yüzde 61’i Müslüman, yüzde 19.2’si Budist, yüzde 9.1’i Hıristiyan, yüzde 6.3’ü Hindu. Başkent Kuala Lumpur’da, Malezya’nın farklı etnik yapılarının hepsi, kendi kimliğini, kültürünü ve dinini yaşıyor. Malezya’da türbanlı kadınların sayısı, son 10 yıl içinde yüzde 10’dan 80’e ulaşmış. Metroda karşılaştığımız genç kız Surinia, türban takma gerekçesini şöyle açıklıyor:

"Çünkü normal olan bu. Biz Malayların yaptığı böyle, ailem, arkadaşlarım, komşularım hepsi türbanlı."


Fakültede bacılar ve erkekler

Üniversite "Brothers-Sisters" yani "erkek kardeşler" ve "kız kardeşler" diye ikiye ayrılmış. Kütüphanedeki, kantindeki, bilgisayar odasındaki masaların üstünde kimin nereye oturacağı yazıyor, yani bir kız "Brothers" yazısı yapıştırılmış masaya oturamaz. Üniversitenin girişinde kıyafet kurallarını anlatan büyük bir afiş var. Erkekler gömleği pantolonun içine sokacak, kadınlar türban takıp bol kıyafetler giyecek, ağır makyaj yapmayacak, açık ayakkabı giymeyecek.

ORUÇ POLİSİ

Malezya’da kadın polislerin türban takması zorunlu. "Oruç Polisi" adıyla tüm dünyada haber olan ekip ise, polisin dinden sorumlu bir birimi. Oruç tutmayanları ve iftar vaktinden önce Müslümanlara servis veren lokantaları tespit etmekle görevliler.

SOKAK İZLENİMLERİ

Petronas’tan uzaklaşınca İslami baskı hissediliyor

BAŞKENT 
Kuala Lumpur’un en kalabalık yeri olan Bugit Pintag’taki ışıklarda 3 türbanlı kadının yanında, süper minisi ve göbeğini açıkta bırakan dar bluzuyla duran Çinli kızın belki konuşacak fazla ortak konusu yok. Ama aynı kenti rahatlıkla paylaşıp yan yana yeşil ışığın yanmasını bekliyorlar. Ramazan olmasına rağmen gün içinde sokakta yemek satılıyor, Müslüman olmayanlar hapur hupur yiyor. Kendilerine ayrılmış özel restoranlarda içki içebiliyor, sarmaş dolaş oturabiliyor.

İKİNCİ SINIF Fakat şehrin vitrini haline gelen Petronas Kuleleri’nden uzaklaşıp, turistik olmayan bölgelerine doğru ilerledikçe işin rengi değişiyor. Son birkaç yıldır İslam’ın bir devlet politikası olduğunun vurgulanması, Çinli ve Hindu vatandaşların kendilerini ikinci sınıf hissetmesine neden olmuş. Açıkça söylenmese de Malezya Anayasası’ndaki "Malezya’nın resmi dini İslamdır" ibaresi de Malay’ların ülkenin gerçek sahipleri olduğunu bir şekilde hissetmeleri, bunun teminatını Anayasa’da görmek istemelerinden kaynaklanıyor. Özellikle Çinli nüfusun ekonomik olarak güçlenmesine karşı da, Malaylara pozitif ayrımcılık uygulanıyor.

PET ŞİŞENİ SAKLA Şehrin devasa reklam panolarında hep türbanlı kadın kullanılıyor. Afişlerde Malayca’nın altında bir de Arapçası da yazılı. Bütün alışveriş merkezlerinde mescid bulunması zorunlu. Şehrin diğer ucundaki Malay İslam Üniversitesi’ni ziyaret ettiğimizde elimdeki su şişesini saklamam öğütleniyor. Ramazanda oruç tutmadığımı ima eden bütün ipuçlarını yok ediyorum ki rahatça dolaşabilelim.

DAVUTOĞLU’NUN KIZLARI Başbakan Tayip Erdoğan’ın eski Başdanışmanı Ahmet Davutoğlu’nun kızlarını okuttuğu bu üniversitede çalışan, adını vermek istemeyen yabancı bir hocanın söylediğine göre burası Malezya’nın İslamlaşma sürecinde önemli rol oynuyor, bir sürü genç mümin yetiştirip topluma servis ediyor. Karşılaştığımız erkek öğrenciler, kadın olduğum için elimi sıkmaktan kaçınıyor.

 

  • Beğen 5
Yorum bağlantısı
Serhat Işık
Okuyalım:
(Hurriyet 2007)
 
 
Ne Malezyası dedik, biz laik bir devletiz, onlar değil ki! Bu cahil bir ifade, dedik. Fakat bir yandan AKP’nin 22 Temmuz’daki zaferi, Anayasa’daki türban ve laiklik değişikliği tartışmaları... Diğer yandan Malezya’dan gelen "Polis ramazanda oruç tutmayanları cezalandırıyor" haberleri... Başbakan Abdullah Bedevi’nin "Malezya bir İslam devletidir" sözleri... Her şey üst üste gelince, "Eyvah! Türkiye Malezya olabilir mi?" sorusu doğdu. Bazı yazarlara göre bu suni bir tartışma, bazılarına göre bunu konuşmanın tam zamanı. Şerif Mardin’e göre böyle bir ihtimal gerçekten var. "Türkiye Malezya olur mu" sorusunun cevabını bulmak için ilk önce Malezya’da gerçekten neler oluyor onu öğrenmeye çalıştık. Bunu için de, Malezya’da yoğun bir İslamlaşma var mı, iktidar ne diyor, güçlü İslam partisi PAS’ın tutumu ne, STK’lar ne yapıyor, liberal seküler kanadın fikri nedir, anlamak gerekiyordu. Sebati Karakurt ile Kuala Lumpur’a geldik, gözlerimizle görelim istedik. Bu yazı dizisinde, 3 gün boyunca gördüklerimizi okuyacaksınız.

İkİ Müslüman avukat Malik İmtiaz (37) ve Haris Bin Muhammed (47), 2006’da "11. Madde Hareketi" adlı bir sivil hareket başlattı. Hareketin adı, Malezya Anayasası’ndaki "Herkes istediği dini seçmekte ve yaşamakta özgürdür" maddesinden esinlenilmiş. Bu maddenin artık uygulanmadığını savunuyor ve Malezya’daki İslamlaşmaya, "şeriat"ın anayasanın üstünde tutulmaya başlanmasına karşı, 11 sivil toplum kuruluşunu aynı çatı altında buluşturuyorlar. Bütün bunlar yüzünden, aynı zamanda Ulusal İnsan Hakları Derneği’nin başkanı da olan Malik İmtiaz hakkında Ağustos 2006’da "İslam’ı aşağılıyor, katli vaciptir" yazan posterler Malezya’nın her köşesine dağıtıldı. Fakat o ve arkadaşı Haris Bin muhammed yılmadı, 11. Madde Hareketi olarak mitingler ve forumlar düzenlemeye çalıştı. Son iki miting polis tarafından engellendi, artık forum düzenlemeleri de yasak. "Şimdilik davamızı internet üzerinden yürütüyoruz, çünkü başbakan bu sivil hareketten hiç hoşlanmıyor" diyor. Malik ve Haris’le Malezya’daki İslamlaşma sürecinde kimlerin rol oynadığını, geçmişini ve geleceğini konuştuk. İşte anlattıkları:

İKİLİ HUKUK Malezya’da ikili hukuk sistemi var. Müslümanların evlilik, boşanma, miras gibi medeni konuları Şeriat Mahkemesi’nde görüşülür. Gerçi sivil mahkemelerde de 1970’lerin sonundan beri İslam’ı baz alan kurallar ve yasalar hep vardı. Örneğin "3 kez üst üste cuma namazına gitmeyen ya da oruç tutmayan bir Müslüman para cezasına çarptırılır" diyordu. Ama bu tamamiyle kağıt üstündeydi, hiç uygulanmıyordu. Çünkü 1980’lerde İngiliz eğitimi görmüş akıllı avukatlar ve hákimler vardı. 

İSLAMCI RETORİK 1988’de, eski Başbakan Mahathir bin Muhammed, İslam partisi PAS’ı çok ciddi bir tehdit olarak görmeye başladı. Oylarını onlara kaptıracağını düşündü. Partisinin başına Enver İbrahim’i getirdi ve İslamlaşma trendini başlattı. Biz de iyi Müslümanlarız demek istiyordu. 2001’e geldiğimizde ise "Malezya İslam devletidir" deyiverdi.

METAMORFOZ OLDU Son 10 yıl içinde, İslam baz alınarak yazılan ve aslında hukukçuların umursamadığı yasalar, metamorfoz geçirip küçük böcekler halinde toplum hayatımıza sızdı. Gerçekten uygulanmaya başlandı. 10 yıl önce farklı dinden kişilerin evlenmesinde sorun yoktu. İsteyen din değiştirebiliyordu. Şimdi ise bir Müslüman’ın bir Budist ile evlenmesine, din değiştirmesine imkan yok.

MÜSLÜMANLAR HARİÇ Malezya Anayasası’nın 11. maddesi şöyle der: "Herkes istediği dine inanmakta ve ibadet etmekte özgürdür." Fakat 1999’da Yüksek Mahkeme bu maddedeki "herkes" kelimesinin anlamını değiştirdi: "Herkes ama Müslümanlar hariç." Müslümanlar din değiştirmek istiyorlarsa şeriat mahkemesine gidecek bundan böyle dediler. O yıl din değiştirip bir Hıristiyanla evlenmek isteyen Lina Joy’un hüsranla biten hukuk savaşı bunun ilk örneğidir.

HÁKİMLER YAPIYOR Nüfus kağıdına, "Dini İslam’dır" ibaresi eklendi. Müslümanların yaşam biçimini etkileyen konularda sivil mahkemeler bir anda ortadan kayboldu, yetkiyi Şeriat mahkemelerine devretti. Anayasa resmen çarpıtılmaya başlandı. Bazı hákimlerin şöyle dediğini duyuyoruz: "Önce Müslüman’ım sonra hákim."

YAVAŞ VE DERİNDEN İslamlaşma programı, hem devlet hem de başsavcı ve hukuk adamları tarafından yürütülüyor. Yavaş ve derinden, yeraltından ilerliyorlar. Anayasa değişmedi, ama onu yorumlayanların ve uygulayanların kafa yapısı değişti. Şimdi de toplum hayatına sızdı.

ARAPLAŞMA YAŞANIYOR İslamlaşmanın ötesinde Araplaşma yaşıyoruz. Ahlak polisi daha görünür hale geldi, hayata müdahale etmeye başladı. Artık türban takmayan Müslüman kadınlar garipseniyor. Geçen sene dini ne olursa olsun kadın polislerin türban takması zorunlu hale geldi.

ASLINDA AZINLIK AMA Aslına bakarsanız radikal İslamcıların azınlık olduğunu düşünüyorum. Ama sesleri çok gür çıkıyor. Sessiz çoğunluk ise dışlanmamak için onlara uyuyor. Şehirdeki aydınlar, "İslamcılık asla Malezya’ya hákim olamaz" deyip gülüp geçiyorlar. Ama böyle şeyler hız kazandıktan sonra durdurulamıyor.

Türban 10 yılda yüzde 80’e ulaştı

ÜLKENİN yüzde 50’ı Malay, yüzde 30’u Çinli, yüzde 8’i Hintli. Yüzde 61’i Müslüman, yüzde 19.2’si Budist, yüzde 9.1’i Hıristiyan, yüzde 6.3’ü Hindu. Başkent Kuala Lumpur’da, Malezya’nın farklı etnik yapılarının hepsi, kendi kimliğini, kültürünü ve dinini yaşıyor. Malezya’da türbanlı kadınların sayısı, son 10 yıl içinde yüzde 10’dan 80’e ulaşmış. Metroda karşılaştığımız genç kız Surinia, türban takma gerekçesini şöyle açıklıyor:

"Çünkü normal olan bu. Biz Malayların yaptığı böyle, ailem, arkadaşlarım, komşularım hepsi türbanlı."


Fakültede bacılar ve erkekler

Üniversite "Brothers-Sisters" yani "erkek kardeşler" ve "kız kardeşler" diye ikiye ayrılmış. Kütüphanedeki, kantindeki, bilgisayar odasındaki masaların üstünde kimin nereye oturacağı yazıyor, yani bir kız "Brothers" yazısı yapıştırılmış masaya oturamaz. Üniversitenin girişinde kıyafet kurallarını anlatan büyük bir afiş var. Erkekler gömleği pantolonun içine sokacak, kadınlar türban takıp bol kıyafetler giyecek, ağır makyaj yapmayacak, açık ayakkabı giymeyecek.

ORUÇ POLİSİ

Malezya’da kadın polislerin türban takması zorunlu. "Oruç Polisi" adıyla tüm dünyada haber olan ekip ise, polisin dinden sorumlu bir birimi. Oruç tutmayanları ve iftar vaktinden önce Müslümanlara servis veren lokantaları tespit etmekle görevliler.

SOKAK İZLENİMLERİ

Petronas’tan uzaklaşınca İslami baskı hissediliyor

BAŞKENT 
Kuala Lumpur’un en kalabalık yeri olan Bugit Pintag’taki ışıklarda 3 türbanlı kadının yanında, süper minisi ve göbeğini açıkta bırakan dar bluzuyla duran Çinli kızın belki konuşacak fazla ortak konusu yok. Ama aynı kenti rahatlıkla paylaşıp yan yana yeşil ışığın yanmasını bekliyorlar. Ramazan olmasına rağmen gün içinde sokakta yemek satılıyor, Müslüman olmayanlar hapur hupur yiyor. Kendilerine ayrılmış özel restoranlarda içki içebiliyor, sarmaş dolaş oturabiliyor.

İKİNCİ SINIF Fakat şehrin vitrini haline gelen Petronas Kuleleri’nden uzaklaşıp, turistik olmayan bölgelerine doğru ilerledikçe işin rengi değişiyor. Son birkaç yıldır İslam’ın bir devlet politikası olduğunun vurgulanması, Çinli ve Hindu vatandaşların kendilerini ikinci sınıf hissetmesine neden olmuş. Açıkça söylenmese de Malezya Anayasası’ndaki "Malezya’nın resmi dini İslamdır" ibaresi de Malay’ların ülkenin gerçek sahipleri olduğunu bir şekilde hissetmeleri, bunun teminatını Anayasa’da görmek istemelerinden kaynaklanıyor. Özellikle Çinli nüfusun ekonomik olarak güçlenmesine karşı da, Malaylara pozitif ayrımcılık uygulanıyor.

PET ŞİŞENİ SAKLA Şehrin devasa reklam panolarında hep türbanlı kadın kullanılıyor. Afişlerde Malayca’nın altında bir de Arapçası da yazılı. Bütün alışveriş merkezlerinde mescid bulunması zorunlu. Şehrin diğer ucundaki Malay İslam Üniversitesi’ni ziyaret ettiğimizde elimdeki su şişesini saklamam öğütleniyor. Ramazanda oruç tutmadığımı ima eden bütün ipuçlarını yok ediyorum ki rahatça dolaşabilelim.

DAVUTOĞLU’NUN KIZLARI Başbakan Tayip Erdoğan’ın eski Başdanışmanı Ahmet Davutoğlu’nun kızlarını okuttuğu bu üniversitede çalışan, adını vermek istemeyen yabancı bir hocanın söylediğine göre burası Malezya’nın İslamlaşma sürecinde önemli rol oynuyor, bir sürü genç mümin yetiştirip topluma servis ediyor. Karşılaştığımız erkek öğrenciler, kadın olduğum için elimi sıkmaktan kaçınıyor.
 
Bu yazının üstünden 11 yıl geçmiş. Biz bu yazının neresindeyiz?
Yorum bağlantısı
Mehmet Göktürk

Pek noel baba göremedim bu sene sağda solda..Oysa noel baba Türk.

Yerli oto çok iyi. Ancak artık bırakalım şu kureyşlileri..

Sorun yaratan şey orda çünkü. Sürekli enerjimizi kemiriyor. 

Yorum bağlantısı
Misafir
Bu konu kapalıdır.
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...