Emre Şimşek 11 Şubat 2016 Paylaş 11 Şubat 2016 ZARARSIZ KATKILAR E100, 103, 104, 105, 111, 121, 122, 126, 130, 132, 140, 151, 152, 160, 161, 162, 163, 170, 174, 175, 180, 181, 200, 201, 202, 203, 236, 237, 238, 260, 261, 262, 263, 270, 280, 281, 282, 290, 300, 301, 303, 304, 305, 306, 307, 308, 309, 322, 325, 326, 327, 331, 332, 333, 334, 336, 337, 382, 400, 401, 402, 403, 405, 406, 408, 410, 411, 420, 421, 422, 440, 471, 472, 473, 474, 475, 480 ŞÜPHELİ KATKILAR E125, 141, 150, 153, 171, 172, 173, 220, 221, 222, 223, 224, 240, 241, 250, 251, 320, 321(Kalp hastalıkları damar sertliği ve tıkanıklıkları), 338, 339, 340, 341, 407(Mide ve Barsak Hastalıkları), 460, 461, 466, 477, 605, E200 vücuttaki vitamin B12’yi yok ediyor… TEHLİKELİ KATKILAR E102, 120, 311, 312 (Nörolojik Hastalıklar) KANSEROJEN KATKILAR E102, 110, 123, 124, 131, 142, 210, 211, 213, 214, 215, 216, 217 Örneğin E211- Sodyum Benzoat ketçaplarda bulunmakta. 123, 111 ABD, İngiltere, Fransa, Almanya, Rusya, Japonya ve daha bir çok ülkede yasaklanmıştır fakat ülkemizde renkli draje, çikolatalarda ve kaymaklı bisküvilerde kullanılmaktadır. EN TEHLİKELİ KANSEROJEN KATKI E330 (Ne yazık ki birçok hazır gıdada kullanılmaktadır). Bazı hazır gıdalarda tespit edilen katkı maddeleri E250 tüm salamlarda. E300 E320 E223 E322 Tüm kolalı içeceklerde kullanılan katkı maddelerinin tespiti için analiz yapılmasına izin verilmemiştir. Babam göndermişti ben de bilgisayarda temize çektim. Sizinle de paylaşayım dedim. Kaynağı bilmiyorum. Bazı markaların isimleri geçiyor. Benim kanaatim değildir, sadece paylaşıp tartışmaya açmak istedim. Eğer yönetim istemezse sansürlenebilir. 8 Yorum bağlantısı
Osman Bilgin 11 Şubat 2016 Paylaş 11 Şubat 2016 Emre Kardeşim eğer bunlara özenle dikkat ediyorsa Amca ve sen, gimdes i bir incelemeni tavsiye ederim, hatta mümkün mertebe onay verdiği ürünleri almanızı.. 1 Yorum bağlantısı
Emre Şimşek 11 Şubat 2016 Yazar Paylaş 11 Şubat 2016 Emre Kardeşim eğer bunlara özenle dikkat ediyorsa Amca ve sen, gimdes i bir incelemeni tavsiye ederim, hatta mümkün mertebe onay verdiği ürünleri almanızı.. Sosyal medyadan takip ediyoruz abi Yorum bağlantısı
Hayrettin Bahadir 11 Şubat 2016 Paylaş 11 Şubat 2016 Peki almak istediğimiz ürünün üzerinde bu zararlı maddeleri belirten bir kod falan var mı acaba? Yorum bağlantısı
Misafir 11 Şubat 2016 Paylaş 11 Şubat 2016 Emre bu konuda gecmis donem duyarlilik olumstu ve bircok urunde cok zararli e'ler kaldirilip, revizeler yapilmisti. Mesela bildigim kadari ile ketcapta koruyucu yok su anda ve prostat icin en yararli yiyecekler arasinda. Hazir corbalar ve bulyonlarda da kurutulmus sebzelere gectiler ama koruyucu olmasi icin baska bir madde kullaniliyor olabilir. Saygilarimla. Yorum bağlantısı
Osman Bilgin 11 Şubat 2016 Paylaş 11 Şubat 2016 Sosyal medyadan takip ediyoruz abi uzaktan bakma ssk doktorları gibi yakından da takip et, marketlerinden ya da online satışlar dan.. :=) Emre bu konuda gecmis donem duyarlilik olumstu ve bircok urunde cok zararli e'ler kaldirilip, revizeler yapilmisti. Mesela bildigim kadari ile ketcapta koruyucu yok su anda ve prostat icin en yararli yiyecekler arasinda. Hazir corbalar ve bulyonlarda da kurutulmus sebzelere gectiler ama koruyucu olmasi icin baska bir madde kullaniliyor olabilir. Saygilarimla. tam da en sakat şeylerden bahsediyorsun Evrencim, hazır çorba ve bulyon değil sadece, sucuk sosis cips salam gibi ürünlerde de Sodyum Nitrit ve Nitrat, Monosodyum Glutamat (MSG) ve Karmin Katkı Maddeleri rastlanıyor.. Yorum bağlantısı
Emre Şimşek 11 Şubat 2016 Yazar Paylaş 11 Şubat 2016 Peki almak istediğimiz ürünün üzerinde bu zararlı maddeleri belirten bir kod falan var mı acaba? Hayrettin abi bence yapılacak en iyi şey alırken içindekilere bakıp burayla karşılaştırmak... Yorum bağlantısı
Hayrettin Bahadir 11 Şubat 2016 Paylaş 11 Şubat 2016 Hayrettin abi bence yapılacak en iyi şey alırken içindekilere bakıp burayla karşılaştırmak... Bence en iyisi köye yerleşmek.. 2 Yorum bağlantısı
Osman Bilgin 11 Şubat 2016 Paylaş 11 Şubat 2016 Bence en iyisi köye yerleşmek.. asıl bu sağlıksız ortamın başlangıcı köyler de suni gübre ve ilaçlamalarla başlıyor, bir kaç km yakınlarında bunlar olmayacak, o yüzden köye değil dağa, ormana yada adaya yerleşmek robinson gibi.. :=) 2 Yorum bağlantısı
Alper Keskin 11 Şubat 2016 Paylaş 11 Şubat 2016 İşlenmiş her türlü gıdada raf ömrünü uzatmak ve arada geçen süre boyunca lezzetini ve tazeliğini muhafaza etmek amaçlı bu veya bu listede olmayan katkılardan kullanılıyor.Mümkün mertebe her türlü işlenmiş gıdadan kaçınılmalı.Kendi konservemizi,salçamızı,turşumuzu,sabunumuzu,yağımızı kendimiz yapıyoruz veya yapan tanıdıklardan ediniyoruz.Kışın tüketmek üzere bol bol ve türlü türlü sebze kurutuyoruz.Yaz mevsiminde yetişen sebzeleri kışın tüketmek üzere derin dondurucuda saklıyoruz(bamya,közlenmiş biber,fasulye gibi) Bir nebze de olsa yaşam kalitemizi arttırmaya çalışıyoruz... Yorum bağlantısı
Semih İzgi 11 Şubat 2016 Paylaş 11 Şubat 2016 Monosodyum Glutamat. Baharatlı cipsler bu kimyasalın içinde yüzüyor. Sırf o yüzden sadece sade cips alıyorum eve. Malesef ki birçok gıdanın içinde mevcut. Yorum bağlantısı
Emre Şimşek 11 Şubat 2016 Yazar Paylaş 11 Şubat 2016 Valla ben köy gibi bir yerde yaşıyorum ama bugün ev sahibimi kapımın önündeki kendi maydonozlarıma suni gübre atarken yakaladım İşgüzar kadın ya, azarı yedi Kaçış yok. Yorum bağlantısı
Guest Misafir 11 Şubat 2016 Paylaş 11 Şubat 2016 Valla ben köy gibi bir yerde yaşıyorum ama bugün ev sahibimi kapımın önündeki kendi maydonozlarıma suni gübre atarken yakaladım İşgüzar kadın ya, azarı yedi Kaçış yok. [emoji23][emoji23][emoji23] Ona neymis ki:) 1 Yorum bağlantısı
Misafir 12 Şubat 2016 Paylaş 12 Şubat 2016 Marka isimlerini sildim. Neticede orada sadece 3-5 marka ismi mevcut ama bu maddeleri kullanan onlarca marka, binlerce ürün var. Yıllardır bilinen, yenilen/ içilen şeyler. Atın ölümü arpadan olsun. Takılmayın bu kadar.. Yorum bağlantısı
Misafir 12 Şubat 2016 Paylaş 12 Şubat 2016 "Tüm kolalı içeceklerde kullanılan katkı maddelerinin tespiti için analiz yapılmasına izin verilmemiştir." daha ben ne diyeyim işte içmeyin şu mereti Yorum bağlantısı
Ayhan Onaran 12 Şubat 2016 Paylaş 12 Şubat 2016 Valla bir dönem halk bilinçlenip bu içersinde E bilmem neler olan şeyleri almıyordu.. Şimdi bakıyorum üzerinde koruyucu yok yazıyor karmin yok yazıyor ama içerikte yine bilinmedik 40 tane şey var.. Alsan bi türlü almasan başka türlü.. Mümkün mertebe kaçınmak lazım ama yapacak çok da bişey yok. Benim en çok kızdığım noktalardan birisi şu ; zevk için tüketilen ürünler içine tamam koyun ne koyuyorsanız ama temel gıda maddelerine ve çocukların tükettiği ürünlerde bari duyarlı olun.. "Tüm kolalı içeceklerde kullanılan katkı maddelerinin tespiti için analiz yapılmasına izin verilmemiştir." daha ben ne diyeyim işte içmeyin şu mereti Bu laf bana çok saçma geldi. Şimdi kolayı alıp ben analizini yapamayacak mıyım ? Bunun için izin mi almak gerekiyormuş. İlk kez duydum.. Bu şuna benzemiyor mu ben petrol istasyonun da benzine su karıştırır satarım seninde bunu analiz etmene izin vermiyorum .. çatla da patla 2 Yorum bağlantısı
Yasir Baş 12 Şubat 2016 Paylaş 12 Şubat 2016 Sadece kolanın değil ruj, allık ve sosis gibi gıdaların da içinde var olduğu söylenen aşağıdaki linkte haberi bulunnan "cochineal diye bir böcekten bahsediliyor. Kolanın içinde ...cola özütü diye bir şey var kimse ne olduğunu bilmiyor. Hatta özütün içeriğini bilenlerin aynı anda uçağa binmesi yasak vs gibi haberler dolaşıyordu piyasada.. http://www.radikal.com.tr/ekonomi/altin-degerinde-bocek-1063272/ Marka vereceğim mecburen ama iyi anlamada Coca-Cola 'nın sayfasında da içeriğinde böcek olmadığını renklendirici karemel olduğunu belgeleyen bir rapor var. Tabi karemelin içeriğini bilmiyoruz. Onun da linkini vereyim. Sonuçta ben içmiyorum ama içmek istesem de içimde hep bir şüphe kalırdı.. https://merakettim.coca-colaturkiye.com/Colada-bocek-var-mi--7006?utm_source=SEM&utm_medium=Bocek&utm_campaign=Always-on 1 Yorum bağlantısı
Köksal Yılmaz 12 Şubat 2016 Paylaş 12 Şubat 2016 Bence en iyisi köye yerleşmek.. Abi köyler de iyile şehirleşmeye başladı, bizim köyde inek-tavuk bakan kalmadı desem yeridir. Yumurtalar çarşıdan koliyle köye gider oldu 2 Yorum bağlantısı
Eren Gökmen 12 Şubat 2016 Paylaş 12 Şubat 2016 (düzenlendi) Bu listelere cok itibar etmeyin. Durum daha karisik. E330 mesela en en zararli diye gecmis listede. E330 sitrik asittir, yani limon asidi ve GRAS listesinde, zararli olmayan günlük limit koymaya gerek duyulmamis katkilardan biridir. katki maddelerinin dozuna göre kimi yararli, kimi zararli, kimisi de sagliga etkisi olmayan maddelerdir. E ile tanimlanmis katki maddeleri uzun deneme süreclerinden gecer ve günlük alinabilicek miktari belirlenir (ADI: Acceptable daily intake) Belirtilen dozdan az kullanilirsa saglikli bir insanda vücut icin zararli etki yaratmaz. Genelde büyük gida firmalari bunu gercekten tartarak koyar. Merdiven alti istetmede ise kürekle kazana atilir. Büyük isletmelerin aciklari her zaman aranir. En büyük denetleyicileri ise rakip firmalardir. Bir acik bulsak da pazari biz ele gecirsek diye. O nedenle büyük firmalar koydugu katki maddesine, üretim sürecine oldukca dikkat ederler. Tabiki bazen bilincli veya bilincsiz yapilan hatalar sonucu skandallar ortaya cikabiliyor... Tabiki zaman zaman bazi katki maddelerinin yeni arastirmalarla daha sonradan zararli oldugu ortaya cikabilir. tavsiyem ise alacaginiz ürünün icindekiler kismina bakiniz. Icinde en az veya hic katki maddesi olmayan ürünleri tercih ediniz. özellikle koruyucu madde iceren gidalari almayiniz. üzeinde iso 22000 veya HACCP sertifikasi oldugunu belirten isaretlere bakiniz. dikkat etmeniz gereken bir nokta da Iso 9001 kalite güvence sistemidir ve gidanin hijyeni konusunda herhangi bir düzenlemesi yoktur. Dogal ürünlere gelecek olursak, köyden alisveris yapalim diyoruz ama orada daha büyük bir tehlike var. cünkü orada yetistirilen bitkilere TOZ atilir yetistirme siradinda. Bu toz dedigimiz seyler kimyasal veya dogal koruyuculardir. Bitkileri böcekten, hastaliktan vs de korur ve bununda bir limiti vardir. Tavsiye edilen dozdan fazlasi bitkide birikir, sonra bizim vücudumuzda birikir.... Yani cok karisik isler.... Su bile fazla icildiginde zehirler. Her zaman önemli olan "doz" dur 12 Şubat 2016 tarihinde Eren Gökmen tarafından düzenlendi 4 Yorum bağlantısı
Ayhan Onaran 12 Şubat 2016 Paylaş 12 Şubat 2016 Evet.. bir programda izlemiştim şırınga ile ml bazında kullanılması gereken hormonu bizim çiftçilerimiz bildiğimiz tasın içine doldurmuş domates ve salatalıkların dibine döküyorlardı.. Göz kararı tas içinde Durum bu maalesef... Yorum bağlantısı
Eren Gökmen 12 Şubat 2016 Paylaş 12 Şubat 2016 Katki maddeleri icin food info net sitesine bakabilirsiniz. Bu arada aklima gelmisken: aldiginiz ürünün fiyati önemlidir. örnek olarak bugun etin kilosu 30-40 tl iken 3-5 tl ye sucuk olmaz. Ayni zamanda en pahalisi en iyisidir diye bir kaide de yoktur tabiki. Ama fiyati cok ucuz olan gida meddelerinden uzak durmanizi tavsiye ederim. Yorum bağlantısı
Misafir 12 Şubat 2016 Paylaş 12 Şubat 2016 Emreciğim ellerine sağlık,faydalı bir paylaşım olmuş. Yorum bağlantısı
Mehmet Ozyurek 12 Şubat 2016 Paylaş 12 Şubat 2016 Bence de liste sorunlu.. Evren üstad ketçap artık faydalı hale geldi demiş ama. O madde bendeki ketçapta var. Yorum bağlantısı
Eren Gökmen 13 Şubat 2016 Paylaş 13 Şubat 2016 Aslinda liste cok yanlis. Yaniltici oluyor. bi el atilsa mi ki? Yorum bağlantısı
Abdussamed Acar 13 Şubat 2016 Paylaş 13 Şubat 2016 (düzenlendi) Bu listelere cok itibar etmeyin. Durum daha karisik. E330 mesela en en zararli diye gecmis listede. E330 sitrik asittir, yani limon asidi ve GRAS listesinde, zararli olmayan günlük limit koymaya gerek duyulmamis katkilardan biridir. katki maddelerinin dozuna göre kimi yararli, kimi zararli, kimisi de sagliga etkisi olmayan maddelerdir. E ile tanimlanmis katki maddeleri uzun deneme süreclerinden gecer ve günlük alinabilicek miktari belirlenir (ADI: Acceptable daily intake) Belirtilen dozdan az kullanilirsa saglikli bir insanda vücut icin zararli etki yaratmaz. Genelde büyük gida firmalari bunu gercekten tartarak koyar. Merdiven alti istetmede ise kürekle kazana atilir. Büyük isletmelerin aciklari her zaman aranir. En büyük denetleyicileri ise rakip firmalardir. Bir acik bulsak da pazari biz ele gecirsek diye. O nedenle büyük firmalar koydugu katki maddesine, üretim sürecine oldukca dikkat ederler. Tabiki bazen bilincli veya bilincsiz yapilan hatalar sonucu skandallar ortaya cikabiliyor... Tabiki zaman zaman bazi katki maddelerinin yeni arastirmalarla daha sonradan zararli oldugu ortaya cikabilir. tavsiyem ise alacaginiz ürünün icindekiler kismina bakiniz. Icinde en az veya hic katki maddesi olmayan ürünleri tercih ediniz. özellikle koruyucu madde iceren gidalari almayiniz. üzeinde iso 22000 veya HACCP sertifikasi oldugunu belirten isaretlere bakiniz. dikkat etmeniz gereken bir nokta da Iso 9001 kalite güvence sistemidir ve gidanin hijyeni konusunda herhangi bir düzenlemesi yoktur. Dogal ürünlere gelecek olursak, köyden alisveris yapalim diyoruz ama orada daha büyük bir tehlike var. cünkü orada yetistirilen bitkilere TOZ atilir yetistirme siradinda. Bu toz dedigimiz seyler kimyasal veya dogal koruyuculardir. Bitkileri böcekten, hastaliktan vs de korur ve bununda bir limiti vardir. Tavsiye edilen dozdan fazlasi bitkide birikir, sonra bizim vücudumuzda birikir.... Yani cok karisik isler.... Su bile fazla icildiginde zehirler. Her zaman önemli olan "doz" dur Maalesef meselenin daha karışık olduğuna katılıyorum, ancak büyük firmaların hata konusunda daha titiz ve denetim altında olmaları mevcut şartlar altında düzgün iş çıkarmasını maalesef garanti edemiyor. Şüphesiz daha profesyoneller ancak firmanın sözde değil özdeki misyonu karlılığı ve büyümeyi, müşteri menfaatinin önüne geçirecek kadar zayıfsa (ki böyle çok fazla ulusal firma olduğu kanaatindeyim) büyük ve profesyonel olmaları maalesef "düzgün" ürün çıkarmalarını garanti etmiyor. Mesela HACCP Planını uygulamak artık gıda işletmeleri için bir ayrıcalık değil zorunluluk ancak, pratikte ve gerçekte işleyen mevcut mekanizma HACCP planından daha basit ve önemli şeyleri göz ardı edebiliyor. Örneğin; HACCP planı kapsamında herhangi bir gıda üreticisi firmadan istenilen soğuk oda kalibrasyon raporu almak için; bu ülkede elinde 10 liralık termometre ile soğuk odanın sadece derecesini ölçmüş bir makina mühendisine birkaç bin lira ödemek yetiyor. Bunun karşılığında alınan ve esasında ürün kalitesi adına pratikte hiç bir şeyi garanti etmeyen kaşeli bir A4 kağıdı bence bilinçli üretimi temin etmiyor aksine dolaylı olarak tüketicinin cebinden çıkıyor. Şahsi fikrim şu ki düzgün ürünün ve hatta ülkenin bir çok probleminin çözülmesinin en önemli teminatı iyi bir adalet sistemi ve düzgün yetişmiş ahlaki değerlere sahip nesiller. Garip ve acıdır ki dinleri, dilleri farklı birçok gelişmiş avrupa yada amerika ülkelesine bakıldığında insanların yanlışa sapmadan yaşama potansiyelleri daha yüksek. Bu seviyeyi o ülkelerdeki nispeten daha başarılı işleyen adalet sistemi ve yüksek kültür seviyesi ile yakaladıklarını düşünüyorum. Tüketicinin bilinçli olması evet çok önemli, ancak üreticinin de, kontrol mekanizmasının da şartları dikkate alarak daha bilinçli olmaları gerekiyor. Biz ülke olarak daha yüksek bir bilinci yakalamalı ve adalet mekanizmasını çok daha iyi işler bir hale getirmeliyiz. Örneğin gıda tarım ve hayvancılık bakanlığının taklit tağsiş yapan firmalar listesine 17 kez girip cezasını yedikten sonra 18. kez aynı listede yayınlanan firma var bu ülkede. Yine bu ülkede üretim izinlerinin iptali kadar ciddi bir cezaya maruz kaldıktan sonra üretimini hiç durdurmadan ertesi hafta yeni alınmış üretim izin numaraları ile satışına aralıksız devam eden ulusal firma biliyorum. X konudaki kesilen bir ceza makbuzu küçük bir firmayı batırabilecekken aynı cezaya maruz kalan ulusal çaplı bir firmaya bu ceza çok küçük gelebiliyor. Dahası büyük firma yediği cezanın belki onlarca katından fazlasını tek parti üretimde yaptığı tağsiş ile fazladan kazanabiliyor... v.s v.s Mevzuat noktasındaki bir çok kural pratikte daha ziyade büyük çalışan firmaların lehine işliyor. Bu yüzden diğer taraftan bakınca küçük firmalar bu konuda bence daha savunmasızlar ve daha dikkatli olmak zorundalar. Reklamdan ziyade şeffaf üretim yapan firmaları tercih etmenizi öneririm. Önceden planlanmamış bir vakitte üretimini gözlerinizle görebildiğiniz bir firma konusunda edindiğiniz kanaat reklamlardan edindiğiniz kanaatten çok daha doğrudur. Şunu unutmayın; bir ürünün reklamı o ürünün düzgünlüğünü temin etmez. Daha ziyade bilinirliğini ve müşteri zihninde oluşan sanal marka algısını geliştirir. Bir ürün kusursuz olmayabilir, beğenilmeyebilir yeterki sağlığınızı göz ardı edecek etkenler ile hoşunuza gidecek hale getirilmiş yada ticari zaafları kapatılmış olmasın. Bu sebeple kolay bozulmayan yada gözünüze ambalajı harika gözüken bir ürün sağlıklı anlamına gelmez. Kullanışlı yada iştah artırıcı olabilir ancak sağlıklı olması demek bu değildir. (Örneğin yukarıda adı geçen MSG/Mono Sodyum Glutamat/Çin Tuzu olarak bilinen gıda katkısı gerçekte üründe az olan lezzeti daha fazla almanızı sağlamak maksatlı özellikle düşük kaliteli ve karışım olarak işlenmiş et ürünlerinde yıllarca çok yoğun kullanılmış bir kıvam artırıcıdır ve yapay yollarla üretilmiş, ürünlerdeki kullanım miktarı sınırlanmış bir tuz çeşididir). Herneyse daha fazla gevezelik edip başınızı ağrıtmadan şunu söylemek isterim; özellikle gıda ürünlerinde genel tüketici eğilimi bunu aşırı önemsediği için görünüm ve ambalaj çalışmaları çok fazla satış/kar maksatlı ticari kaygı barındırır. Çok kabaca bir kriter olacak ama şahsi fikrim şu ki; bence bir gıda ürününün renginden, sunumundan ve reklamlarından daha önemlisi tadı, kokusu ve ideal sürede bozuluyor olmasıdır. İdeal süresinde bozulmayan ve muhafaza süresi/şartları yapay yollarla genişletilmiş üründen şahsen çekinirim. ,) 13 Şubat 2016 tarihinde Abdussamed Acar tarafından düzenlendi 5 Yorum bağlantısı
Recommended Posts