İçeriğe Yönlendir

Test - Honda Civic Type-R (Ep3)


Erhan Tayar

Recommended Posts

Erhan Tayar

DSCN3629.JPG

Honda – Civic Type-R (Ep3)

 

Dünyanın çeşitli yerlerinde yetiştirilen üzümlerin renkleri de çok çeşitlidir.

Şarap yapımında kullanılan üzümlerin renkleri iki ana gurupta toplanır.

Sarı ile yeşil arasında rengi olanlara beyaz üzüm, kırmızı ile mavimsi renk

arasında olanlara siyah üzüm denilir. Kırmızı şaraplar siyah üzümden yapılırken,

beyaz şaraplar ise sarı ve yeşil üzümden yapılırlar. Kaliteli kırmızı şarabı,

ancak kırmızı üzümü soymadan kabuğu ile birlikte kullandığınızda elde edebilirsiniz. 

DSCN3635.JPG

Yıllanma terimini bütün şaraplar için kullanmak yanlıştır.

Eğer şarap ileride yıllandırılacağı düşünülerek imal edilmişse bu gerçekleşebilir.

Özellikle sofra şarabını yıllarca saklamak ona değer kazandırmaz.

Yıllandırılabilen şaraplar çok seçkin bir tür kırmızı şaraplardır.

Dünyada üretilen bu tür şarapların ancak yüzde 5´i yıllanmaya uygundur.

DSCN3646.JPG

2014 yılında sahip olduğum ve incelemesini gerçekleştirdiğim safkan

bir spor otomobil olan 2002 model Honda Civic Type-R EP3’ü yukarıdaki

betimleme ile en iyi şekilde tanımlayabiliriz. Yıllandıkça değer ve güzellik

kazanırken, ilk günkü kondisyonundan ödün vermeyen iddialı ve karizmatik bir karakteristiğe sahip… 

DSCN3647.JPG

Type-R EP3, ilk olarak 18 Ekim 2001 yılında Honda Motor tarafından Tokyo’da tanıtıldı. 

Otomobilin tasarım konsepti hatchback bir “mermi” üzerineydi.

Bu araçta üstün bir motor performansı ile,  fren ve viraj konularında iddialı ve

heyecan verici güçlü bir tasarım fikriyle yola çıkılmıştı…

DSCN3893.JPG

2001-2005 yılları arasında dünyada üretilen toplam EP3 Type-R sayısı 35.190 adettir.

Bunların 18,033 adeti İngiltere, 12,422 adeti Avrupa ve 4,735 adeti Japonya’da bulunmaktadır.

Honda Türkiye A.Ş. resmi rakamlarına göre Türkiye'de ki EP3 Type-R

satış adetleri ise; 2001/1 Adet Test Aracı, 2002/21, 2003/34, 2004/44, 2005/12 olmak üzere Toplamda 112 adettir.

DSCN3970.JPG

Type-R’ın özel bir otomobil olduğunu her detayından anlayabileceğiniz gibi,

R ile başlayan üretim kod numarası da bunu belirginleştiriyor. 

DSCN36299999.jpg

2002 model bir araç olmasına rağmen, etkileyici tasarımı ve güçlü hatları ile

trafikte birçok sıfır spor otomobilden daha çok ilgi ve alaka görürken,

performans anlamında da birçok turbo destekli aracın dahi yanına yaklaşamayacağı bir performans sergilemektedir. 

DSCN3701.JPG

Trafikte ilerlerken veya park ederken çoğu zaman resim çekmek

isteyenlerin ve çocukların yanaşıp “kaç yapıyor abi bu” sorularına maruz kalıyorsunuz…

Hal böyle olunca bu kadar dikkat çeken bir araca Trafik Polislerinin de tekrar

tekrar kafasını çevirip bakmasını yadırgamamak gerekiyor. Trafikte sizi tahrik

etmek isteyen, tamponunuzun dibine kadar sokulanlar sebebiyle çokça sabrınızı

sınamanız ve nefsinizi köreltmeniz gerekiyor. Aksi halde her defasında rakibinizi

nakavt etmeniz aşırı güven ve sonrasında hoş olmayan durumları beraberinde getirebilir… 

DSCN4148.JPG

Renk olarak piyasada en çok siyah ve gri ile karşılaşmak mümkün. Fakat aracın

hatlarını belirginleştirmesi ve agresif bir ruh katması sebebiyle kırmızının bu araca

en çok yakışan rengi olduğunu söyleyebilirim. Kırmızının bu araçtaki isimlendirmesi, Milano kırmızısı şeklinde geçiyor.

DSCN3950.JPG

Aracın kalbi Honda’nın adeta tekniğini konuşturduğu 1998cc, 200Hp ve 196Nm

değerlerine sahip İ-VTEC DOHC motorundan oluşuyor. Maksimum gücünü

7400devirde veren araç, maksimum torkuna ise 5900devirde ulaşıyor.

Standart araçlarda devir kesici 8100devirde devreye giriyor. 

DSCN3993.JPG

Type-R EP3’de kullanılan motorun tarihçesi şu şekilde gelişiyor; 2000'li yılların

başında üzerinde çalışılan V6 J35 i-VTEC VCM motordan farklı olarak daha

küçük hacimli ve 4 silindirli bir güç ünitesi yapılması fikri de Honda mühendislerinin

aklındaydı. 2000'li yılların ortalarına varmadan Honda bu yeni 4 silindirli i-VTEC

motoru geliştirmiş ve kullanılabilir hale getirmişti. Yeni nesil motora K Serisi adı

verilmiş ve hacim için de 2000cc ve 2400cc'de karar kılınmıştı. Çift eksantrikli i-VTEC'li bu

yeni nesil motor, farklı versiyonlarla 150-156HP aralığında güç üretiyordu. Mühendisliği

yine Toyota ile ortak çalışılmış bir motor tipiydi ve bu nedenle Toyota'nın 2001'de

kullanmaya başladığı 1600cc VVT-i motoruyla çok benzerdi.

DSCN3997.JPG

Emme eksantriğinin kafa kısmında yağ basıncıyla çalışan bir nevi elektronik

kontrollü bir ayarlı kasnak mekanizması vardı. Bu sistem aracın ECU'sundan

alınan hız, eğim ve ağırlık verilerini işleyerek, her hangi bir devirde ,herhangi bir

açıyla motoru avansa ya da rötara çekebiliyordu. Bu işleme aynı zamanda sübap bindirmesi de deniyor.

DSCN4003.JPG

İ-VTEC DOHC "R" K20A2 Type-R

K Serisi motorlardan, Honda'nın Civic Type R serisi için de 2000cc'lik 200HP

gücünde yeni bir güç ünitesi hazırlanıp, K20A2 koduyla üretime alınıyor. Temel

özellikleri diğer K Serisi motorlarla aynı olmakla birlikte, ilave olarak Valve Lifting

denilen bir özellik de mevcuttu bu motorda. Valve Lifting aslında önceki nesil

VTEC'lerdeki Low/High Cam Process eksantrik profillerinin de bu motora adapte

edilmiş haliydi. Yani K20A2 kendini hem emme eksantriğinin ucundaki hidrolik ve

elektronik kontrollü ayarlı kasnak mekanizmasıyla avansa ya da rötara alabiliyor

ve hem de daha fazla hava alabilmek için eksantriklerin açılma mesafelerini artırabildiği

gibi egzoz tarafının da daha fazla açılmasını sağlayarak daha hızlı tahliye yapabiliyordu.

Sonuçta ortaya şöyle korkunç bir manzara çıkıyordu, elektronik olarak kontrol edilen

ve hem daha uzun süre ve hem de daha fazla miktarda açılabilen bir emme sistemiyle,

emme sübap zamanalamasına bindirilebilen ve daha fazla açılabilen bir egzoz sübap

zamanlaması. İşte tüm bu özelliklerinden ötürü bu motora "K Monster" ismi bile takılmıştı.

 

K20A2 motor, 2001-2005 yılları arasında Honda Civic Type-R’da,

2002-2004 arasında Acura RSX- Type-S’de ve İntegra DC5-R modellerinde kullanılmıştır. 

 

Avrupa’da CTR (Civic Type R) kodu ile tanımlanan Type-R EP3’ün tasarımında

("R", İngilizce: "Racing-yarış") araç ağırlığını azaltma, performans potansiyelini

arttırma, motor ayarı (tuning), özel süspansiyonlar gibi yarış koşulları özelliklerini

sağlamaya odaklanılmıştır. Type-R modeli ilk olarak yarış etapları için düşünülmüş

sonradan Honda'nın VTEC motor tasarımına ağırlık vermesi ve beğeni kazanması

sonucu daha geniş bir satış pazarına sunulabilmiştir. Type-R araçlardaki geleneksel

kırmızı, Honda brövesi ve beyaz şampiyonluk boyası ilk F1 kazanmış arabalarını temsil

etmektedir. Honda'nın yarış ve F1 araçları çoğunlukla kırmızı Honda brövesine sahiptir.

2.0 litrelik 200HP gücündeki DOHC i-VTEC motorundan çıkan kalın ve yırtıcı ses

kullanıcılarını ve yanından geçenleri adeta mest etmektedir.

DSCN3673.JPG

Performans konusunda bu aracı akranlarından ayıran detayı şu benzetmeyle tarifleyebilirim;

İki tane iyi yüzücü düşünün. Önlerinde daima suyun altından gitmeleri

gereken bir parkur var. İkisi de çok iyi yüzüyor. Fakat yüzücülerden biri,

diyafram kullanımını konusunda uzman.  Bu sebeple suyun altında uzun

süreler kalabiliyor. Diğeri ise yüzme konusunda oldukça atik fakat diyaframını

kullanamıyor. Sizce bu parkurda hangisinin şansı yüksek olur ? Tabi ki standart

haliyle dakikada 8100devir çevirebilen ve kadranında 9500devir okuduğunuz EP3 Type-R.

DSCN3897.JPG

Birçok aracın 6000’li devirlerde bir üst vitese ihtiyacı olurken, siz VTEC

teknolojisi sayesinde Type-R’da bu noktada filmi yeni başlatıyorsunuz.

Yani diyaframı kullanmaya başlıyorsunuz…

DSCN3904.JPG

Fabrika çıkışı 0-100km hızlanma değeri 6,8 saniye olan araçta, yeni lastiklerle

yaptığım denemelerde 6,5 saniye gibi zamanları rahatlıkla elde edebiliyorum.

EP3, 1000metreyi  27 saniye gibi iyi bir zamanda kat edebiliyor. Kağıt üzerindeki

son hızı 235km/h olarak görünse de, uzun yol denemelerinde rahatlıkla 250’li

rakamları görmeniz mümkün. Adeta yıllara meydan okuyan ve performansından

bir saniye bile ödün vermeyen bu motor konusunda Honda’yı ne kadar takdir etsek azdır...

DSCN4047.JPG

Type-R serilerinin kodları aşağıdaki şekilde sıralanıyor;

FN2 = Civic Type R - 2007-2010

EP3 = Civic Type R - 2001-2005

EK9 = Civic Type R - 1997-2000

DSCN4141.JPG

Genel kullanıcı yorumlarına baktığınızda, EP3’ün yeni selefi olan FN2’ye göre

piyasada daha çok tutulduğunu ve aynı şekilde yapılan modifiyelere daha olumlu

tepkiler verdiğini görebiliyorsunuz. EP3’ün sürüş dinamiklerini ve rijitliğini maalesef

ki ben de FN2’de göremedim. Şüphesiz FN2 daha konforlu, fakat kesinlikle daha tehlikeli bir makine değil.

DSCN4192.JPG

Aracın şanzımanı Honda üretimi 6 ileri vitesli yakın oranlı manuel sistemden oluşuyor.

Vites kolunun konumu özel olarak tasarlanmış ve spor otomobillerdeki alışagelmiş

konumundan farklı olarak, aracın konsolu üzerinde konumlandırılmış. 

 

Kısa geçiş aralıkları ve konumu sebebiyle çok rahat bir kullanım ve hızlı geçişler yapabilmenizi sağlıyor.  

DSCN3814.JPG

Şanzımanın çok yüksek devirlerdeki vites değişimleri sebebiyle belli periyotlarda

bakıma ihtiyacı olabiliyor(Senkromeç değişimleri).

 

Fabrika çıkışlı sert spor süspansiyona sahip araçta, arka kısımda çift salıncaklı

süspansiyon kullanılıyor. EPS (elektrikli direksiyon) ile, direksiyon tepkilerine

gecikmesiz ve hisli tepkiler alabiliyorsunuz. ESP olmayışı bir eksiklik gibi görünse de,

Viraj denge çubukları ve kule gergilerinin desteği sayesinde ani manevra

ve virajlarda çizginizi bozmadan ilerleyebiliyorsunuz. 

 DSCN3711.JPG

Şunu belirtmek isterim ki, bu aracın size verdiği hissiyatta, virajdan çok

düz yolda keyif alınabileceği yönünde. Yol tutuş anlamında belki ESP’li bir

Golf GTI ile yarışamayabilir ama düzlükte fazlasıyla üstesinden geleceğinden emin olabilirsiniz.

 

 

Fabrika çıkışında 205/45/17 ölçülerinde performans lastikleri ve EP3 ile

özdeşleşmiş standart 17” çelik jantları bulunuyor. Ben bir nebze aracı

yükseltmek için 215 genişliğinde lastik ebatı ve yol tutuşuna katkı sağlamak için spor yay tercih ettim.

 

EP3 Honda Civic Type-R’ın iç konsolu alışılmışın biraz dışında. Momo tasarımına

sahip 3 kollu yükseklik ayarlı deri direksiyon simidi, beyaz zemin üzerine işlenmiş

kadranlar, dünyaca ünlü koltuk üreticisi Recaro üretimi alcantara spor koltuklar,

konsola monte edilmiş 6 ileri vites kolu üzerinde Alüminyum Vites topuzu, R tipi

amblemler, SRS çift ön hava yastıkları, orijinal renkli camlar, klima, elektrikli ve

ısıtmalı aynalar ve müzik sisteminin olduğu mütevazi fakat sizi ateşleyen bir iç tasarıma sahip.

 

Type-R işlemeli Recaro koltukların yan destekleri oldukça yeterli düzeyde ve

virajlarda sizi sarmalayan bir yapıya sahipler. 

DSCN4236.JPG

Koltuklar her nekadar yıllara meydan okurcasına dayanıklı olsalar da, oturma

bölmelerinde zamanla deformasyon meydana gelebiliyor.

DSCN4081.JPG

İyi bir döşemecide bu deformasyonları benim gibi düzelttirebilmeniz mümkün.

DSCN4071.JPG

Araca önden bakıldığında kaput ve ön camın neredeyse birbirine paralel olarak

bir su damlası edasıyla yükseldiğini görüyorsunuz. Bu tasarım aracın sürtünme

katsayısına çok büyük etki ediyor ve 0,32lik iyi bir değer elde edilmesine katkıda

bulunuyor (sürtünme katsayılarında karşılaştırma yapmak adına;

Ferrari F430:0,34, Golf V GTI:0,32, Nissan 350Z:0,30, Porsche Boxster:0,29,

Toyota Prius:0,26). Otoban ve pürüzsüz yollarda aracın adeta yol üzerinde

süzüldüğüne şahit oluyorsunuz. Bozuk ve kasisli yollarda ise klasik Uzak doğu

araçlarındaki sert süspansiyon etkileriyle karşılaşıyorsunuz. 

 

4135mm uzunluğundaki aracın genişliği 1695mm ve yüksekliği 1430mm ölçülerinde.

Aracın ağırlığı 1210kg. 

DSCN3976.JPG

Bagaj hacmi 315 litre kapasite ile birçok B ve C sınıfı araçla yarışır düzeyde

(Vw Golf 350lt, Ford Focus 316lt). 

 

Keskin fakat yuvarlatılmış hatları ve aerodinamik yapısı sebebiyle bu aracı

yıkamak çok kolay ve eğlenceli. Uzun kapı açısı sebebiyle arka koltuklara inip binmek oldukça rahat ve konforlu. 

DSCN4060.JPG

DSCN3987.JPG

2,5 yaşındaki oğlumun çocuk koltuğunu arkaya rahatlıkla yerleştirebildim.

Genellikle yolculuklarımızda eşim arkada oğlumla birlikte oturuyor ve ondan

aldığım geri bildirimlerde, tek kapı dezavantajı dışında arka kısmın oldukça

ferah ve rahat olduğu yönünde. Arka kısımda şaft tüneli yüksekliği olmamasının

da bu rahatlıkta büyük etkisi bulunuyor.

DSCN4066.JPG

97 oktan benzin kullanılması önerilen aracın yakıt deposu 50 litre hacminde.

Uzun yol tecrübelerimde şaşkınlıkla elde ettiğim sonuçlar bu aracın performans

ve ekonomi anlamlarında bana çift karakterli olduğunu göstermiştir. 

IMAG1987.jpg

Öyleki; İstanbul – Fethiye yolculuğumda bir depo ile (50lt) 753km yol kat ettim…

Bu yolculukta ortalama hızım 90-110km/h arasında olurken,  Ortalama tüketimim

100km’de 6,7 lt gibi imrendirici bir sonuçla gerçekleşti. Biraz daha dikkatli bir

kullanımla bu araçta bir depo ile 800km gitmek hayal değil. 

DSCN4043.JPG

İstanbul şehir içi trafiğinde 9-10litre civarındaki tüketim, spor ve agresif kullanımlarınızda

12-13lt civarına kadar yükselebiliyor.

DSCN3805.JPG

Aracın frenlerinin bir Honda’dan beklenmeyecek şekilde iyi olduğunu söyleyebilirim.

Öyleki; 100km hızla giderken yapılan ani frenlemede üç kanallı ABS ve EBD

(Elektronik Fren Gücü Dağılımı) sayesinde 37 metre gibi iyi bir referans

aralığında durabiliyorsunuz. Daha önce kullandığım Audi A4 Quattro aracımda aynı değerlere(37m) sahipti.

DSCN3878.JPG

Bu kasanın dört kapılı versiyonunun 2001 yılında katıldığı EURO NCAP

çarpışma testlerinde 4 yıldız aldığını görüyoruz. 2001 yılında zorlu şartlar

altında yapılan bu testin günümüz esnek koşullarında yapılması durumunda

ise rahatlıkla 5 yıldızı alabileceğini söyleyebilirim.

 

Sürücü ve yolcu hava yastıkları bulunan araçta tampon ve kapılarda güvenlik

barları mevcut. Arka park sensörü ile, İmmobilizer ve merkezi kilit sistemiyle

donatılan araçta, kapıları dışarıdan kilitlediğinizde açık camlarınız otomatik olarak kapanıyor.

 

Çoğu kullanıcısının kısa aralıklarla tecrübe ettiği EP3 Type-R’ın, kapalı garajında

yılda birkaç kereliğine dahi olsa kullanmak için muhafaza eden kullanıcıları da bulunuyor.  

Sahip olduğunuz Type-R, biraz bilinçli ellerde kalmış ve kendisine gerekli bakımlar

zamanında yapılmışsa, ilk günkü kondisyonundan ve ihtişamından taviz vermeden

yıllara meydan okurcasına kalabilmiş olduğunu rahatlıkla görebilirsiniz.

DSCN3972.JPG

Motor mekaniğinde ve şanzımanında kronik bir sorun bulunmayan ve günümüzde

de genelde sorunsuz olan EP3’ler, amatörce yapılmış motor modifiyesi ve dikkatsiz

kullanıma maruz kalmadığı sürece çok uzun km’ler boyunca sadece periyodik

bakımlarını yaparak kullanabileceğiniz bir araç. 

 

Kozmetik anlamda zaman zaman yapacağınız ufak dokunuşlarla aracı daha

canlı ve çekici hale getirebilirsiniz. Örneğin sürücü koltuğunun oturma kısmında

zamanla deformasyon oluşabiliyor veya direksiyon derisinin yenilenmesi

gerekebiliyor. Aynı şekilde el freninin ucundaki boya zamanla aşınabiliyor.

Tüm bunlar küçük bütçelerle eski haline getirilebilen ve bu esnada araçtan

büyük zevkler almanıza sebep olan uğraşlar oluyor. Şunu da belirtmeliyim ki,

çoğu kullanıcı için kozmetikten ziyade Type-R EP3 bir performans aracıdır.

Ancak eğer sizde benim gibi çok titiz ve özenli bir kullanıcıysanız bahsettiğim

ufak pürüzler gözünüze batabilir ve onları düzeltme yoluna gidebilirsiniz.

DSCN4102.JPG

2004 yılında EP3 bir makyaj geçirdi. Teknik ve yürüyen aksamda bir değişiklik

olmazken, görsellik anlamında farlar mercekli hale çevrildi, döşemlerde kırmızı

renge yer verildi ve ön tampon tasarımında farklılığa gidildi. Piyasadaki makyaj

öncesi üretilen birçok araca(2002-2003) tutkunları tarafından makyaj sonrası

değişiklikler ilave olarak eklenmiştir. Benim aracımda makyajlı görünüme sahip.

DSCN4109.JPG

Bugüne kadar oldukça fazla ve hızlı araç tecrübe etmiş biri olarak şunu

rahatlıkla söyleyebilirim ki, Type-R’a her binişinizde aracı ilk aldığınız günkü

heyecanı tekrar tekrar yaşıyorsunuz. Yolda ilerlerken sizin rakibiniz olmayı

hayal eden araçlara, küstahça içten gülümsemeleriniz aracın karakteristiğinin

size yansımasının sadece bir sonucu. VTEC açılması sürücüde adeta bir

bağımlılık yarattığından, ayağınızın altındaki gücü dizginlemek böyle bir araçta pekte mümkün olmayabiliyor.

DSCN3932.JPG

Aracın tuning konusundaki başarıları hakkında buradan çok fazla detaya

giremeyeceğim ama bu işle ilgilenenler bu araçların tuning camiasında ne

kadar değerli olduğunu ve yapılan çalışmalara ne kadar iyi sonuçlar

verdiğini mutlaka bilirler. İşi birkaç gömlek yukarı taşımış, Turbo uygulamaları içeren projeler dahi görmek mümkün.

DSCN3950.JPG

Tramer sistemi ile EP3’lerin yıldızlarının pekte barışmadıklarını söyleyebilirim.

Öyleki; aracın 2 veya 3 katı değerinde hasar kayıtlı araçlara dahi rastlamak

mümkün. Bu konuda detaylı bir araştırma ile neredeyse tramer kaydı olmayan

bir araç aldığım için kendimi şanslı görüyorum. Tramer kaydı olsa da piyasada

çok iyi toparlanmış ve kondisyonu çok iyi araçlara rastlamak da mümkün.

 

Aracın efsaneleşen ve koleksiyon olma yoluna doğru giden bir piyasası mevcut.

Bana göre bu araç, yakaladığı bu trend ile, size verdiği haz ve keyfin yanında,

bir çok ekonomik enstrümana göre daha iyi bir getirili yatırım aracı olarak da

düşünülebilir. Aracın temiz olanlarının piyasa değeri,  45-55bin TL aralığına oturmuş durumda. 

DSCN4110.JPG

Honda markasını ayrı bir yere koymamdaki mühendislik harikası modellerden

ikisinden birini(S2000-Type-R) genel anlamda imkanları el veren herkesin kısa

süreliğine dahi olsa alıp kullanmasını şiddetle önereceğim bir araç...

otomobiltestgaraji

  • Beğen 13
Yorum bağlantısı
Servet Aydın

Anlatım eksiksiz. Bu araç gibi olmasada crv'nin 5500 devirden sonraki motor sesi, insanın ahlakını bozacak nitelikte :) Bunu düşünmek istemiyorum :f1:

  • Beğen 1
Yorum bağlantısı
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...