Kubilay Evis 4 Aralık 2014 Paylaş 4 Aralık 2014 Babaannemin öleceği günü ve kuzenimin oğlunun doğacağı günü ve saatini söyledim, tuttu. Kuzenim işteydi beni aradı "nerdesin lan gel beni al çocuğu doğurtturdun" diye telefonda heyecanlanmıştı Yorum bağlantısı
Erkut Uysal 4 Aralık 2014 Paylaş 4 Aralık 2014 Bu konularda başıma çok şey geldi... Çok şükür ki ne bana nede çevremdekilere hiç bir şey olmadı... Yaklaşık olarak 3 veya 4 senedir bağlantıyı tamamen kopardık sanırım anlatmamayı tercih ediyorum böyle şeyleri... Ama bir tanesini anlatmadan edemicem... Zamanını hatırlamıyorum eski evdeyiz gece yarısı paranormal activity 1'i izliyorum odamda.... Filmi izleyenler bilir olaylar hep saat 1 ile sabah 5 arasında olur.... Neyse bende filme başladığımda saat 01.30 falan izledim film bitti artık yatıcam dedim balkonda bir sigara içeyim... Işık açmadım balkon kapalı açtım camı dayadım dirsekleri daha 2 fırt çektim sigaradan arkamdan bir karaltı geçtiğini gördüm yerden direk attım sigarayı aşağıya kaçtım oturma odasına annemde daha uyumamış kadıncaz beni bir gördü nefes nefeseyim.... Noldu olum falan dedi dedim yok bi şey.... Biraz nefeslendikten sonra ben buna bakıcam dedim yaktım ışığı girdim balkona bir baktım mandalinaymış yanımdan yuvarlanarak geçen.... Taburelerin üzerine koymuş annem mandalina poşedini sen ordan düş geç yanımdan... İşte o zaman bi kere daha imanım tazelenmişti... 5 Yorum bağlantısı
Furkan Avcı 4 Aralık 2014 Yazar Paylaş 4 Aralık 2014 ... mandalinaymış yanımdan yuvarlanarak geçen.... Taburelerin üzerine koymuş annem mandalina poşedini sen ordan düş geç yanımdan... İşte o zaman bi kere daha imanım tazelenmişti... :D 1 Yorum bağlantısı
Ayhan Asil 5 Aralık 2014 Paylaş 5 Aralık 2014 Şöyle tüm mesajları tekrar okudumda, iyi konu açmışım Ayhan hocam, gözlerim yaşardı tekrar, Allah korusun... Yaaa kardeş her yastığa başımı koyduğumda yaptığım hatadan dolayı bir kez daha pişman olup, kurtaran Rabbimize de sonsuz şükürler ediyorum. 2 Yorum bağlantısı
Fatih Öztürk2 5 Aralık 2014 Paylaş 5 Aralık 2014 17 Ağustos 1999 yazsak sayfalarca sürer. Yorum bağlantısı
Tahir İlter 5 Aralık 2014 Paylaş 5 Aralık 2014 17 Ağustos 1999 yazsak sayfalarca sürer. Rabbim yaşatmasın bir daha o günleri... 1 Yorum bağlantısı
Furkan Avcı 5 Aralık 2014 Yazar Paylaş 5 Aralık 2014 17 Ağustos 1999 yazsak sayfalarca sürer. Allah bir daha yaşatmasın gerçekten bir daha. Varsa paylaşacaklarınız okumak isterim eğer sizi üzmeyecekse. Yorum bağlantısı
Furkan Avcı 27 Ocak 2016 Yazar Paylaş 27 Ocak 2016 şu konuyu bir hortlatayım bakalım yeni bir şey çıkar mı Yorum bağlantısı
Ali Gök 27 Ocak 2016 Paylaş 27 Ocak 2016 geçenlerde iş yerinin kapalı otoparkında araca bindim. geri çıkmak için arkadaşda gayri ihtiyarı aynadan arkaya bakıyordu birisi var dedi ama ben görmedim kimseyi inip baktı vardı diye ısrar etti ama kimse yoktu. Hala otoparka tedirgin gidiyor 1 Yorum bağlantısı
Behram Doygun 27 Ocak 2016 Paylaş 27 Ocak 2016 Benimki de yıllar önce yaşadığım bir olay yazın kuran kursuna gidiyordum Fatihte Ali Paşa camisine. Annanemlerin evi de bir arka sokağında kocamustafapaşa'da neyse bir gün büyükbabamla yatsı namazına gittik camiye büyükbabam (allah gani gani rahmet eylesin) işi olmadığı sürece camide kılmaya dikkat ederdi namazlarına benide alıştırmaya çalışıyordu. Camide de içinde 3 tane ismini hatırlayamadığım evliya yatıyor. Kabirlerinin olduğu bahçede bir oda var ce şadırvan bunun önünde. Yatsıdan çıkarken birisinin odaya eski ibrik içinde 3 tane su ve 3 beyaz havlu götürdüğünü gördüm. Hemen büyükbabama sordum büyükbaba napıyor bu teyze diye. Büyükbabam bana orada yatan evliyalara oğlum sabah namazlarını ve gece evabil namazlarını kılmaları için abdest alacak sularını bırakıyor dedi. İnanmadım tabi daha küçüğüz ya. Sonra hocama sordum ki gerçekmiş her vakit öncesi o teyze ibrik dolusu su ve temiz havlularını oraya bırakırmış. Ondan beridir her oradan geçerken gözlerim dolar ve tüylerim ürperir hep. 5 Yorum bağlantısı
Furkan Avcı 16 Nisan 2020 Yazar Paylaş 16 Nisan 2020 Ne konu açmışım be zamanında Nerden aklıma geldi, tövbe tövbe 2 1 Yorum bağlantısı
Çağlar Bayur 16 Nisan 2020 Paylaş 16 Nisan 2020 nerden nereye, maskesiz ekmek almaya çıkamıyoruz.... 2 Yorum bağlantısı
Furkan Avcı 16 Nisan 2020 Yazar Paylaş 16 Nisan 2020 Çağlar Bayur yazdı: nerden nereye, maskesiz ekmek almaya çıkamıyoruz.... korku/gerilim filmi gib, gerçek oldu 1 Yorum bağlantısı
Selçuk Bakış 16 Nisan 2020 Paylaş 16 Nisan 2020 Hepsini hatırlıyorum, tekrar okumak bu saatte iyi geldi 😀 1 Yorum bağlantısı
Furkan Avcı 16 Nisan 2020 Yazar Paylaş 16 Nisan 2020 Selçuk Bakış yazdı: Hepsini hatırlıyorum, tekrar okumak bu saatte iyi geldi 😀 Bende okudum hepsini, aklım @Oğuzhan Demir 'in anlatmadıklarında kalmadı desem yalan olur Yorum bağlantısı
Sinan Akgöl 16 Nisan 2020 Paylaş 16 Nisan 2020 Furkan Avcı yazdı: Ne konu açmışım be zamanında Nerden aklıma geldi, tövbe tövbe Abi konuyu okudum çok teşekkürler 01.24te süper hissettirdi . Bu yaşadığım gerilimle Yasin okudum, bari ölmüşlerimizin ruhuna. Allah rahmet eylesin. 1 Yorum bağlantısı
Furkan Avcı 16 Nisan 2020 Yazar Paylaş 16 Nisan 2020 Sinan Akgöl yazdı: Abi konuyu okudum çok teşekkürler 01.24te süper hissettirdi . Bu yaşadığım gerilimle Yasin okudum, bari ölmüşlerimizin ruhuna. Allah rahmet eylesin. İyi güzel bir şeye vesile olmuş demek ki, bak akşam 7 de hortlatsaymışım öylece unutacaktın Yorum bağlantısı
Sinan Akgöl 16 Nisan 2020 Paylaş 16 Nisan 2020 Furkan Avcı yazdı: İyi güzel bir şeye vesile olmuş demek ki, bak akşam 7 de hortlatsaymışım öylece unutacaktın Yok o zamanda kesin okurdum net. Yorum bağlantısı
Furkan Avcı 16 Nisan 2020 Yazar Paylaş 16 Nisan 2020 Sinan Akgöl yazdı: Yok o zamanda kesin okurdum net. Allah kabul etsin, günlerde karıştı bende tabi 1 Yorum bağlantısı
Sinan Akgöl 16 Nisan 2020 Paylaş 16 Nisan 2020 Furkan Avcı yazdı: Allah kabul etsin, günlerde karıştı bende tabi Aynen abi anladın 1 Yorum bağlantısı
M. Asım Kahraman 16 Nisan 2020 Paylaş 16 Nisan 2020 Farklı bir platformda bir şahıs enteresan şeyler yaşadığına dair hikayesini anlatmış ve bunlara kendini inandırmış. Çözüm arıyormuş. Garip bir durum, buyrun: Alıntı ALINTIDIR Merhaba, Ben bir ülkede yaşamaktayım ve yaşadığım ülke ile tamamıyla ters düştüm. Bunun neticesindede ben her nerede olursam olayım üzerimde hiçbir elektronik eşya(telefon,bilgisayar vb.. aklınıza gelen herşey) olmamasına rağmen Devlet benim nerede olduğumu anında tespit edebiliyor. Devlet, üzerimde hiçbir elektronik eşya olmadan benim ülkenin her neresinde olursam olayım tespitimi yapabilmek için bir "alıcı-verici" düzeneğine kesinlikle ihtiyaç duymaktadır. Bu bilgiler ışığında Devletin bana belki bir prinç tanesinden dahada küçük veya bir "bit" boyutunda olan yüksek teknolojili bir "verici" yerleştirdiği ortaya çıkmaktadır. Ben hertarafıma iyice baktım ve bütün eşyalarımı değiştirdim amma bir vericiye asla rastlamadım. Bu yüzden muhtemelen ben herhangibi bir kafede yemek yerken Devlet oranın personeline talimat vererek veya Devlet beni fiziksel olarak takip edip oranın mekanına kimlik gösterip oraya talimat vererek benim yiyeceğim yemeğe bu "vericiyi" oranın personeli sayesinde yerleştirdi. Bende sipariş ettiğim bu yemeği yedikten sonrada doğal olarak "vericiyide" yuttum. Ancak bu verici mideme giderken midemde veya başka bir yerimde anında takılı kalarak kendini orada tuttu. Böylelikle bende vericiyi içimde taşıyorum. Bu verici sayesinde de Devlet benim her nerede olursam olayım tespitimi anında yapabiliyor hatta vericinin göndereceği herhangibi bir sinyallede(lazer ışını ile) vücudumun herhangibi bir yerinede anında zarar verebiliyor(Test Ettim). Devlet bu verici sayesinde bulunduğum herhangibi bir yeri 360 derece görebiliyor hatta gözümün odaklandığı yerleri bile rahatlıkla görebiliyor. İlaveten Devlet bu verici sayesinde bulunduğum herhangibi bir yerdeki insanlara benim duyamayacağım ancak onların duyabileceği sesler göndererek onlarıda bana karşı yönlendirebiliyor, saldırtabiliyor, kışkırtabiliyor veya benden onları anında uzaklaştırabiliyor. Bu yüksek bir teknoloji. Bu arada bana atılan iftiralardan birisi "CIA AJANI" iftirasıydı. Bu yüzden Devletin elindeki teknolojinin boyutunu siz düşünün. Bu verici tamamıyla bir alıcıyla bağlantılı çalışıyor. Yani Üzerimdeki verici ya direk uyduya yada direk alıcıya yada bulunduğum yerlerdeki baz istasyonlarına veri gönderiyor ve oradan veri alıyor. İletişim bu şekilde sağlanıyor. Ben ise bu alıcı ve verici düzeneğini mahfetmek, etkisiz hale getirmek istiyorum. Yani devletin elini kolunu bağlamak istiyorum. Bu yüzden bu alıcı ve verici düzeneğini bertaraf etmem lazım. Bu yönde bulduğum formüllerden birisi "sinyal bozucu veya sinyal karıştırıcı" kullanarak bu alıcı verici düzeneğini işgörmez hale getirmek. Ancak ben yüksek bir yazılım uzmanıyım ve hiçbir şekilde elektronik bilgim yok. En son çare olarak sıfırdan elektronik öğrenip bunuda yazılımla içiçe koyarak kendi silahlarımı geliştireceğim ve devletin bu alıcı-verici düzeneğini bozacağım. Ancak bu çok uzun bir süreç olur. Bu yüzden bana basit bir formül lazım. Arkadaşlar sizce ben etrafımda veya bulunduğum yerlerde olan bütün sinyalleri nasıl tespit edebilirim veya bu işi yapan cihazları nasıl temin edebilirim. İlaveten bir sinyal bozuyu veya sinyal karıştırıcı cihazı nasıl temin edebilirim veya böyle bir cihazı nasıl yapabilirim. Bu konuda bana yardımcı olabilecek arkadaşların yorumlarını bekliyorum. İlaveten kafanıza takılan sorularıda yazabilirsiniz. Not : Her Devletin bu şekilde teknolojileri var ve bütün vatandaşlarını devletler bu şekilde izliyor, takip ediyor ve kontrol altında tutuyor. Bu teknoloji bana karşı kullanılarak genel anlamda bulunduğum bütün yerlerdeki genç kızlar ve kadınlar benden uzaklaştırılıyor, kaçırtılıyor veya bana karşı kışkırtılıyor. Bu genç yaşımda çok güzel kızların peşinde olmamak beni üzüyor. Hem bunun önüne geçmek istiyorum hemde bu alıcı verici düzeneğini bozarak keyfime bakmak istiyorum. Not : Her resmi makam(Özellikle adaletle ilgilenenler) her dosyayı çözebilmek için genellikle ilgili kişinin çevresiyle iletişime(telefon kanalıyla veya başka bir şekilde) geçer amma hiçbir vatandaşda devlet bizimle iletişime geçti ve biz devlete bilgi verdik asla demez çünkü çok korkarlar. Arkadaşlar şimdiden fikirlerinizi bekliyorum. Yorum bağlantısı
Metin Uzunoğlu 16 Nisan 2020 Paylaş 16 Nisan 2020 Furkan Avcı yazdı: İyi güzel akıcı bir konuymuş... sonra katkıda bulunurum. 1 Yorum bağlantısı
Metin Uzunoğlu 16 Nisan 2020 Paylaş 16 Nisan 2020 2004 kış aylarında kampüsten yola çıktım sakarya üniversitesine gideceğim saat 13 de orda olmam lazım. Saat 11:25 gibi. Köyün işinden geçerken yaşlı bir çift el etti durdum kış günü üşümesinler diye aldım halbuki hiç adetim değildir. Doğum yapmak üzere olan bir hastaları varmış onu duyunca gidecekleri yere kadar bıraktım. Ihtiyar kadın inerken içten bir şekilde evlâdım ayağına taş değmesin dedi. Hafif kar vardı Düzceden çıktım kar artmaya başladı. Gümüşovadan çıktım kar iyice fazlalaştı yerde 10~15 cm yeni yağmış kar var arabanın ön lastikleri çivili nokian arkalar yazlık lastik. Çivili Lastiklerin verdiği güvenle önümde giden iki tırı solladım sonra karı temizleyen karayollarının kamyonunu solladım gidiyorum. Önümde sağa bir viraj var sağ taraf dağ sol taraf dere ve bariyerler var. Hızım biraz fazla galiba dedim arabanın arkası soldan beni sollamaya başladı. O an hiç birşey yapamadım araba 360⁰ döndü durdum. Heralde öldüm diyorum baktım elimi ayağımı oynatabiliyorum. Candan sonra mal geliyor akla o zaman araç pert oldu dedim çünkü yolu ezbere biliyorum bir taraf kayalık dağ diğertaraf bariyer. Araçtan indim arabanın etrafını dolaştım çizik yok sma ben normal değilim. Kar kürüme aracı durdu abi birşeyin varmı dedim bir arabayı çalıştırayım bakayım. Araba çalıştı bir şey yok. Arabayı biraz öne aldım oda ne arabanın yanında kesilmiş fındık dalları var üzerine kar yağınca yastık gibi olmuş. Araba arkasını oraya yaslayıp yolda durmuş. Onlar olmasa aracın arkası kayalara çarpacak ondan sonra nerye süreklenirse. Hemen ihtiyar teyzenin duası aklıma geldi. O gün beni ce aracımı teyzenin duası kurtardı buna kesinlikle eminim. 8 Yorum bağlantısı
Sani Gerşon 17 Nisan 2020 Paylaş 17 Nisan 2020 M. Asım Kahraman yazdı: Farklı bir platformda bir şahıs enteresan şeyler yaşadığına dair hikayesini anlatmış ve bunlara kendini inandırmış. Çözüm arıyormuş. Arkadaşlar şimdiden fikirlerinizi bekliyorum. Bizim de böyle bi arkadaşımız vardı. Sonradan Ruh ve Sinir hastalıkları'na yatırıldı. 5 Yorum bağlantısı
Metin Mankal 17 Nisan 2020 Paylaş 17 Nisan 2020 Ne kadar esrarengizdir bilmem ama asla unutamayacağım bir anımdır. Sene 1995..Mezun oldum ve Erzurum Karayazı ilçesi Kalma köyüne sınıf öğretmeni olarak atandım..Terör nedeniyle 5 yıl kapalı kalmış bir okul.Müdür yetkili öğretmen olarak okulu açtım.Terörün tavan yaptığı yıllar.5 öğretmenin yibo servisi ile köylerden toplanıp şehit edildiği bölge..Neyse lafı fazla uzatmayayım..Lojmanımın hemen karşısındaki evin bir köpeği var.Kangal kırması ,adı Balzın ,boyumun yarısı kadar..Vukuatı da bayağı var.Korkumdan kapı dışarı çıkamıyorum.Baktım olmayacak arayı hoş tutayım bari dedim.Her sabah bi takım rüşvetler vermeye başladım.Bir süre sonra bana ses çıkarmamaya başladı. Şubat ayı gibi 1 metrenin üzerinde kar yağdı..1 hafta 10 gün kadar sonra erzağımda bitti..Köylü ölüyorum desen lokma vermiyor..Bir süre kalan lavaşları çaya banarak idare ettim..En son onlarda bitince bir sabah gözü karartıp düştüm yola..10 km kadar yürümem lazım yola varmak için..Lojmandan uzaklaşırken baktım Balzın da arkamdan geliyor..Ama yanıma yaklaşmıyor.3 metre kadar gerimde..Yol boyunca bana eşlik etti.O nun varlığı bana bayağı bir cesaret verdi.Neyse yola indim..Balzın da tepede karın içine uzandı bana bakıyor.Yarım saat kadar bekledik.Minibüs geldi ,bindim..Oda kalktı ve gitti. 6 Yorum bağlantısı
Recommended Posts