Furkan Avcı 18 Temmuz 2014 Yazar Paylaş 18 Temmuz 2014 Yalnız dikkatimi çekti, bu tip olayların genel yaş ortalaması 20 li yaşlar gibi. Enteresan.. Dedemin anlattığı 40 lı yaşlar. Yorum bağlantısı
Misafir 18 Temmuz 2014 Paylaş 18 Temmuz 2014 Dedemin anlattığı 40 lı yaşlar. Genelleme yaptım. Çoğu kişi 15-25 yaşlar arasında yaşamış.. Yorum bağlantısı
Furkan Avcı 18 Temmuz 2014 Yazar Paylaş 18 Temmuz 2014 Genelleme yaptım. Çoğu kişi 15-25 yaşlar arasında yaşamış.. Yok babamın anlatıkları 15-30 aralığı, ama dedemin ki gençliğinde değil demek istemiştim. Yorum bağlantısı
Hikmet Demirtaş 18 Temmuz 2014 Paylaş 18 Temmuz 2014 Ayhan sen neler yaşamışsın ya.ben tuhaf oldum burda.geçmiş olsun al benden de o kadar... Ayhan gerçekten yaşayacak ömrün varmış, geçmiş olsun(zaten çok geçmiş yaaaaa)...olayı da o kadar güzel yazmışsın ki sanki film senaryosu gibi,, çok etkili bir anlatım.. sen bir şeyler yazmaya başlasan iyi olur. 1 Yorum bağlantısı
Furkan Avcı 18 Temmuz 2014 Yazar Paylaş 18 Temmuz 2014 (düzenlendi) şu an arazide eğitimdeyim hikayeler aklıma geldi Ne eğitimi Mert bu? 18 Temmuz 2014 tarihinde Furkan Avcı tarafından düzenlendi Yorum bağlantısı
Furkan Avcı 18 Temmuz 2014 Yazar Paylaş 18 Temmuz 2014 Akuttayım abi gece eğitimi yapıyorduk işin ilginç tarafı çağrı geldi Kütayada bir kadın kaybolmuş afad destek istedi. 30 dakikaya Kütahyaya kayıp aramaya gidiyoruz. Hikayeleri boş ver daralırsan sığınacak yeri biliyorsun, Allah kolaylık versin şimdiden. 1 Yorum bağlantısı
Misafir 18 Temmuz 2014 Paylaş 18 Temmuz 2014 Şuanda D smart premium da, Insidius 2 var.. Yorum bağlantısı
Furkan Avcı 18 Temmuz 2014 Yazar Paylaş 18 Temmuz 2014 Yine babam bir gün köyden ilçeye gitmek için yola çıkar. Ama artık araç vardır oda 5 km uzaktaki mezradan kalkmaktadır. Sabah namazında önce çıkmıştır yola, yolda giderken arkadan koşan birinin ayak seslerini duyar, kendisi gibi minibüse yetişmek için koşan birileri olduğunu düşünür. Ses iyice yaklaşır, arkasını döner bakar ses var ama görebildiği hiçbirşey yoktur devam eder yürümeye. Ama ses artık 3-5 metre arkasındadır, daha geriye dönmesine fırsat kalmadan sol kulağının ordan rüzgar ile birlikte bembeyaz bir şeyin geçtiğini görür, kendini geçen bu varlık 50-100 metre ilerideki ağacın arkasına geçer. Bu babam nasıl adamsa, ben olsam orada teslim etmiştim ruhumu , peşinden koşar ağacın arkasına bakar kimse yoktur. Baba delimisin niye gidip bakıyorsun dediğimizde, la belki bizde onlara öyle görünüyoruz, gidip bakacaktım nedir ne değildir diye, derdi Allah rahmet etsin. 9 Yorum bağlantısı
Tahir İlter 18 Temmuz 2014 Paylaş 18 Temmuz 2014 Nur içinde yatsın, amcam yüreği fazla yemiş Furkan 3 Yorum bağlantısı
Furkan Avcı 18 Temmuz 2014 Yazar Paylaş 18 Temmuz 2014 Nur içinde yatsın, amcam yüreği fazla yemiş Furkan O yüreği az birazda bize geçirseymiş ya rahmetli Tamam bende gecenin bir vakti dağda kalan hayvanımız için tek başıma zifiri karanlıkta dağa gittim köyde. Ama böyle bir durumla karşılaşsam sıkıntı olurdu kesin 1 Yorum bağlantısı
Furkan Avcı 18 Temmuz 2014 Yazar Paylaş 18 Temmuz 2014 Yok yok insanoğlu sandığıızdan çok daha dayanıklı öyle hemen korkudan ruh teslim edilmiyor. Ama tüyler diken diken hatta kafa deriniz bile ayaklanıyor Abi sende vardır çok olayda karıştırmak istemiyorsun anladığım kadarıyla Yorum bağlantısı
Ergin Ertuğrul 19 Temmuz 2014 Paylaş 19 Temmuz 2014 Yine ilkokul 4. sınıftayım.Sokakta yavru bir kedi buldum neredeyse simsiyahtı,hayvan zayıflıktan ölecek tir tir titriyor azına vermezsen yemek de yemiyor. Aldım hayvanı getirdim eve ama evdekilere söylesem kapıdan içeri sokmazlar. Kimseye söylemedim tabi. Hayvanı yedirdim,içirdim uyuyunca da televizyon dolabının altına koydum bende yattım uyudum. Annemin uykusu kaçmış gece 2-3 gibi televizyon izliyor. Televizyonda normal başlayıp sonra korku filmine dönen cinsten bir film. Tam filmi izlerken dolabın içinden kedi çıkıyor,önce biraz dolanıyor etrafta sonra annemin üzerine doğru yürümeye başlıyor.Ev 3.kat benim sokaktan kedi alıp televizyon dolabının içine koyduğum Nereden aklına gelsin. Okuyor üflüyor ama nafile... Sonra nasıl gerçek kedi olduğunu anladı bilmiyorum ama ertesi gün bayaa bi fırça yemiştim. Kediyide o sinirle gece gece dışarı atmış 9 Yorum bağlantısı
Furkan Avcı 19 Temmuz 2014 Yazar Paylaş 19 Temmuz 2014 Yine ilkokul 4. sınıftayım.Sokakta yavru bir kedi buldum neredeyse simsiyahtı,hayvan zayıflıktan ölecek tir tir titriyor azına vermezsen yemek de yemiyor. Aldım hayvanı getirdim eve ama evdekilere söylesem kapıdan içeri sokmazlar. Kimseye söylemedim tabi. Hayvanı yedirdim,içirdim uyuyunca da televizyon dolabının altına koydum bende yattım uyudum. Annemin uykusu kaçmış gece 2-3 gibi televizyon izliyor. Televizyonda normal başlayıp sonra korku filmine dönen cinsten bir film. Tam filmi izlerken dolabın içinden kedi çıkıyor,önce biraz dolanıyor etrafta sonra annemin üzerine doğru yürümeye başlıyor.Ev 3.kat benim sokaktan kedi alıp televizyon dolabının içine koyduğum Nereden aklına gelsin. Okuyor üflüyor ama nafile... Sonra nasıl gerçek kedi olduğunu anladı bilmiyorum ama ertesi gün bayaa bi fırça yemiştim. Kediyide o sinirle gece gece dışarı atmış :D Yorum bağlantısı
Misafir 19 Temmuz 2014 Paylaş 19 Temmuz 2014 4-5 yaşlarındayken, annem-baba çalıştığı için bazen annemin veya babamın iş yerinde geçiriyorum günlerimi. Babam bir gün eski dodge-desoto-fargo pickup araçlarla şehir dışına gitmek zorunda kaldı. Şoför aracı kullanıyor, babam ve ben yanındayız. Ben yine hayranlıkla şoförü izliyorum. Sonradan babama, dönüşte pickup ın kasa tarafında oturup oturamayacağımı sordum o da olur, beraber otururuz dedi. İşler halledildi dönüşte babam beni kucaklayıp, pickup ın kasasına koyduğunda inanılmaz bir korku ve panik hissettim. Binmeyelim, içeri binelim, dedim. Geçtik içeri bindik gidiyoruz. Bir müddet sonra bir gümbürtü, toz duman işliğinde sarsıldık. Pickup ın sağ arka tekeri olduğu gibi bir yarığın içine girmiş, sol ön teker havada garip bir pozisyonda gördüm aracı. Bugün iyi ki kasaya binmemişiz, iç sesimi dinlemişim diye düşünüyorum. Yorum bağlantısı
Ali Gök 23 Temmuz 2014 Paylaş 23 Temmuz 2014 Herkes içini dökmek için fırsat kolluyormuş ta imkan bulamıyormuş şaka bir yana forumda bugüne kadar en çok ilgimi çeken ve dikkatle takip ettiğim konu oldu . 1 Yorum bağlantısı
Ayhan Onaran 23 Temmuz 2014 Paylaş 23 Temmuz 2014 (düzenlendi) Bir gün arkadaşın yanına gitmiştim. O sıra Yalova da bir inşaat firmasında çalışıyordu. Kardeşi de başka bir şehirden gelecekti. Arkadaşa bir ev vermişler orada kalıyordu. 2+1 daire.. Kardeşiyle bende yanına gidip 1-2 gün tatil yapacaktık hemde onu ziyaret etmiş olacaktık. Kaldığımız günün sabahı uyandık.. Televizyonu açmak için kumanda yok.. Oraya bak yok buraya bak yok.. Akşam televizyonu kapatıp kumandadan yattığımıza da eminiz..3 kişi deli gibi evin içinde kumanda arıyoruz ama her yere baktık yok arkadaş bulamadık. Neyse kahvaltımızı yaptık çıktık gittik. Akşam üzeri eve geldik.Kumanda tam televizyonun üstünde armut gibi durmasın mı Tabii biz birbirimize bakakaldık.. Aynı zamanda da epey tırstık. O gece yattım uyudum ama gelin bana sorun Eve de 3 ümüzden başka kimsenin girmesi mümkün değildi ve üçümüzde akşama kadar hep beraberdik 23 Temmuz 2014 tarihinde Ayhan Onaran tarafından düzenlendi 1 Yorum bağlantısı
Misafir 23 Temmuz 2014 Paylaş 23 Temmuz 2014 Şeytan aldı götürdü, satamadan getirdii.. Yorum bağlantısı
Furkan Avcı 23 Temmuz 2014 Yazar Paylaş 23 Temmuz 2014 Herkes içini dökmek için fırsat kolluyormuş ta imkan bulamıyormuş şaka bir yana forumda bugüne kadar en çok ilgimi çeken ve dikkatle takip ettiğim konu oldu . Eminim daha dökülecekler vardır da ses etmiyorlar 2 Yorum bağlantısı
İbrahim Arslan 23 Temmuz 2014 Paylaş 23 Temmuz 2014 (düzenlendi) Sene1994 babamı yeni kaybetmişiz.Psikolojik olarak göçmüş durumdaydım.Eğer eşim ve çocuğum olmasa bunalıma girmem kaçınılmaz bir durumdayım. Her gece binlerce karışık rüya görmekteyim. O zamanlar Bayrampaşa/ Yıldırım mahallesinde oturuyorum. Bayrampaşa merkezde belediyenin 8-10 katlı bir binası var, en büyük bina o. Bir gece rüyamda bizim evin balkonunda oturuyorum.Tepemden çok alçaktan büyük bir uçak geçiyor ve bayrampaşa istikametine yönleniyor.Uçak doğrudan belediye binasının üst katlarından içeriye dalıyor, bina yıkılıyor falan. Tabii bu rüyayı da o karışık dönemdeki diğerleri gibi unuttum gitmişti. Ta ki 7.5 yıl sonra 11 eylül 2011 gününe kadar..... 23 Temmuz 2014 tarihinde İbrahim Arslan tarafından düzenlendi Yorum bağlantısı
Hüseyin Çolak 23 Temmuz 2014 Paylaş 23 Temmuz 2014 Bu konu cok guzel bence bekliyorum diger arkadaslarida Yorum bağlantısı
Misafir 23 Temmuz 2014 Paylaş 23 Temmuz 2014 Valla Furkan, acayip konu açmışsın. Sene 2000. Kocaeli'ye yeni gelmiştim üniversite için. Yurda yerleştik. Bir odada 8 kişi kalıyorduk. Ben ranzanın üstünde yatıyordum. Pencere kenarında ve yatağım doğrudan yola bakıyordu. O gece 3 harflilerden konuştuk. Ben gelemezler edemezler diyordum. Sıkıysa gelsinler falan, böyle saçma-sapan şeyler. Ne akılla söylediysek. En son yatarken işte bu yoldan gelecekler bu akşam dedim... Şimdi en ufak bir ses duysam bile yatamıyorum ama o zaman wolkmansiz yatmıyordum. Yatarken bir ara wolkmanin düştüğünü hissettim. Uykuya dalmışım. Birden uyandım. Üzerimde inanılmaz bir baskı hissettim. Kıpırdayamıyordum. Hemen Ayetel-Kursiyi okudum. Sonrasını hatırlamıyorum. Tekrardan uyandım. Hemen arkadaşımı uyandırmıştım. Geldiler falan dedim. Odadan çıktım, yurttaki abilerden bir tanesini gördüm. Korkmuştum. Bunun birinci nedeninin 3 harfliler olduğunu söyledi. Bilimsel açıklaması ise kalbin yeterli kan pompalamaması gibi benzeri bir şey söylemişti. O günden sonra gece tek yatmalarımda hep sorun olmuştur. Ama beni esas etkileyen bir film oldu. 2001 yapımı Öldüren Oyun adlı korku filmini sinemada seyretmem oldu... Hala etkisindeyim. Belki benim gibi forumda bu filmin etkisinde olan birileri de vardır... O filmi bende izledim etkisinde kalmadım ama çok iyi bir filmdi heleki çocuğun soyunma dolabına saklandığı sahne filmin en can alıcı sahnesi bence Yorum bağlantısı
Çağlar Bayur 23 Temmuz 2014 Paylaş 23 Temmuz 2014 Ne zaman telefonda konuşsak, şahin le, abi yapabilecegim bir şey olursa der selam olarak. Daha da ürpertici si gelmedi başıma 6 1 Yorum bağlantısı
Furkan Avcı 23 Temmuz 2014 Yazar Paylaş 23 Temmuz 2014 Ne zaman telefonda konuşsak, şahin le, abi yapabilecegim bir şey olursa der selam olarak. Daha da ürpertici si gelmedi başıma :D abi bu çok iyiydi.... Yorum bağlantısı
Furkan Avcı 4 Aralık 2014 Yazar Paylaş 4 Aralık 2014 Şöyle tüm mesajları tekrar okudumda, iyi konu açmışım 2011 Yaz aylarından bir gün çocukları İskenderun civarında denize götürdüm. Bildiğiniz BİM'den aldığım iki veya üç kişilik şişme botu da yanımıza alıp hanım ve iki çocuk (o zamanlar iki çocuk) ile birlikte sahilde oynadığımız sırada; kıyının çok bulanık ve kirli olduğunu fark ettim. Aklım sıra çocukları da eşimi de bota bindirip, biraz açıkta temiz yerde sıra sıra indirip denize girdireceğim daha sonra bota tekrar bindireceğim. Bir güzel oğlanı kızı ve hanımı bota bindirip yüzmeye başladım. Boyumu aşmamasına da dikkat ettim. Vardığımız yerde boy verdim su ağız seviyemde, bir oğlanı bir kızı indirip biraz yüzdürüp tekrar bindiriyorum, eşimi hiç indirmiyorum çünkü o kesinlikle yüzemez. Dizine gelen yerde çok rahat boğulur o derece, bu şekilde çocukları yüzdürürken birden bir rüzgar, dalga, hatun panik derken bot kafamıza geçti. Çocuklar suyun içinde, hanım kayıp eyvah eyvah, bu arada bot rüzgarın da etkisiyle 150 - 200 metre kıyıyı buldu. Ben aslında iyi bir yüzücüyümdür tek başıma olsam mesele yok, hatta yalnızca eşim veya çocuklarım da olsa mesele değil yüzerim. ama iki çocuk bir de hatun olunca kalakaldım. Can havliyle eşimi bir kucağıma aldım. Oğlanı da buldum ama kızı ayağımla arıyorum abartısız, bir ara onu da bulup kucağıma aldım. Bir kucağımda hanım, diğer kucağımda iki çocuk öylece kaldım mı; su tam burnumda, yükselip nefes alıp yere tekrar düşüyorum. Kıyı kalabalık ama kimse bizi fark etmiyor. Ben belli etmiyorum ama kesin kez boğulduk diyorum. Çocuklara belli etmiyorum ama eşim anladı. çocuklara bağırmalarını söyledi. benim ağzıma kadar su, artık takatim de bitince bardak bardak tuzlu suyu içmeye başladım. Yani gemi su almaya başladı. O tuzlu su ciğerimi parçalamaya başladı. Hayır çocukların birinden veya hanımdan vazgeçebilsem yüzer çıkarım ama o dakika film şeridi gibi gözünüzün önünden hayatınız geçiyor. Çok felaket olacağını düşünüyorsunuz. Çocuklar ağlamaya, hanım bağırmaya başlayınca birilerinin fark ettiğini gördüm. Ama kıyı o kadar uzak ki; o kirli sakallı, zıpkın delikanlı benim yanıma gelene kadar çoktan tahtalı köyü boylamış olurum diye düşünüyordum. Ama delikanlı çok zekiydi, önce botu aldı, botla birlikte yanıma nasıl geldi size anlatamam. Geçmiş olsun dediğini hatırlıyorum. Daha sonra botu tuttu ben önce hanımı botun içine tekrar koydum. Daha sonra da son bir hamleyle çocukları, Çocukların biri 8 biri 10 yaşında, oldukça ağırlar yani, kollarımda derman, ciğerimde nefes alacak su girmemiş yer kalmadı. Yüze yüze çocukları kıyıya yine ben çıkarttım. Bottan İnen; günübirlik konakladığımız kamelyada aldı soluğu, beni de iki kolumdan tutarak götürdüler. Hamağa ağzı aşağı, ters vaziyette yatırdılar. Her öğürdükçe bardak bardak tuzlu sular boşalıyordu ağzımdan burnumdan, gözlerimden bile su geliyor zannediyordum. Neyse; gelelim bizim yağız delikanlıya yüzünü ve sesini o kadar net hatırlıyorum ki; sol taraftaki balıkçı barınağından hareket ettiğinden adım gibi eminim, hızlı yüzmesinden de balıkçı olabileceğini tahmin ettim. Bir teşekkür etmek için başladım aramaya, ama hangi balıkçıya, hangi vatandaşa sordumsa, böyle birinin olmadığını söylediler. Adamlara ısrarla sormama rağmen böyle birinin olmadığını görmediklerini söylediler. Peki böyle bir şahıs yoksa botu bana kim getirdi diye sorduğumda cevap veremediler. O dakika anladım ki; daha dünyada alacak nefesimiz, yiyecek ekmeğimiz varmış. Bana botu getiren de zannettiğim kadarıyla Hızır Aleyhisselamdan başkası değildi.... aklıma geldikçe yaptığım cahillikten kendimi sorumlu tutar vicdan azabı çekerim... şükür hiçbirimize de birşey olmamıştı. Ayhan hocam, gözlerim yaşardı tekrar, Allah korusun... 1 Yorum bağlantısı
Recommended Posts