İçeriğe Yönlendir

Özlü Sözler / Metinler


Muhammet Arslan

Recommended Posts

Tahir İlter

Hikmet abi konuyu buraya aldım,bilgin olsun abi.

  • Beğen 1
Yorum bağlantısı

Haksızlıklar karşısında eğilmeyin, eğer eğilirseniz hakkınızla beraber haysiyet ve şerefinizi de kaybedersiniz.

Hz.Ali

Yorum bağlantısı
(düzenlendi)

Sedef Çiçeği

Mahkeme salonunda, seksenlerindeki yaşlı çiftin durumu içler acısıydı.

Adam inatçı bakışlarla suskun, Nine'nin ağlamaktan iyice çukurlaşmış

gözleri ve keskin çizgileriyle bıkkın bakışları süzüyordu etrafını...Ve

Hakimin tokmak sesiyle sustu uğultu ve tok sesiyle, sözü yaşlı kadına

verdi, hakim...

"Anlat teyze neden boşanmak istiyorsun...?"

Yaşlı kadın derin bir nefes çektikten sonra baş örtüsüyle ağzını aralayıp,

kısılmış sesiyle konuşmaya başladı...

"Bu herif yetti gari, 50 yıldır bezdirdi hayattan..."

Sonra uzunca bir sessizlik hakim oldu mahkeme salonunda... Sessizlik bu tür

haberleri her gün manşet yapan gazetecilerden birinin flaşıyla bozuldu,

kimbilir nasıl bir manşet atacaklardı, yaşanmış 50 yılın ardından...

Çok sayıda gazeteci izliyordu davayı, kadın neler diyecekti..Herkes onu

dinliyordu.. Yaşlı kadının gözleri doldu...Ve devam etti...

"Bizim bir sedef çiçeği vardı, çok sevdiğim...

O bilmez...50 yıl önceydi.. O çiçeği bana verdiği çiçeklerin arasından

kopardığım bir yaprağı tohumlamıştım, öyle büyüttüm.. Yavrumuz olmadı,

onları yavrum bildim... Bir süre sonra çiçek kurumaya başladı. O zaman

adak adadım... Her gece güneş açmadan önce bir tas suyla suluyacağım onu

diye... İyi gelirmiş dedilerdi... 50 yıl oldu, bu herif bir gece kalkıp

bir kere de bu çiçeği ben sulayım demedi... Taki geçen geceye kadar...

O gece takatim kesilmiş..uyuyakalmışım... Ben böyle bir adamla

50 yıl geçirdim... Hayatımı, umudumu herşeyimi verdim... Ondan hiçbir şey

göremedim.. Bir kerecik olsun, benim bildiğim görevlerden birisini

yapmasını bekledim.... Onsuz daha iyiyim, yemin ederim."

Hakim, yaşlı adama dönerek ;

"Diyeceğin bir şey var mı baba" dedi.

Yaşlı adam bastonla zor yürüdüğü kürsüye, o ana kadar suçlanmış olmanın

utangaçlığını hissettiren yüz ifadesiyle hakime yöneldi.

"Askerliğimi, reisicumhur köşkünde bahçevan olarak yaptım, o bahçenin

görkemli görünümüyle büyümesi için emeklerimi verdim... Fadimemi de orada

tanıdım... Sedefleri de... Ona en güzel çiçeklerden büketler verdim...

O çiçeklerle doludur bahçesi... Kokusuna taptığım perişan eder

yüreğimi...

İlk Evlendiğimiz günlerin birinde boyun ağrısından onu hekime

götürdüm... Hekim çok uzun süre uyanmadan yatarsa boynundaki kireç

sertleşir, kötüleşir dedi.. Her gece uykusunu bölüp, uyansın, gezinsin

dedi... Hekimi pek dinlemedi, bizim hatun...lafım geçmedi... O günlerde

tesadüf bu çiçek kurudu... Ben ona gece sularsan geçer dedim.. Adak

dilettim... Her gece onu uyandırdım. Ve onu seyrettim... O sevdiğim

kadının yavrusu bildiği çiçekleri sularken seyrettim... Her gece o çiçek

ben oldum... Sanki... Ona bu yüzden tapabilirdim..." dedi adam o yaştaki

bir adamdan beklenmeyecek ifadelerle...

"Her gece O yattıktan sonra uyandım... Saksıdaki suyu boşalttım... Sedef

gece sulanmayı sevmez, hakim bey.. Geçen gece de... Yaşlılık.. Ben de

uyanamadım.. Uyandıramadım... Çiçek susuz kalırdı amma , kadınımın boynu

yine azabilirdi... Suçlandım.. Sesimi çıkartamadım..."

O an Mahkeme salonunda herşey sustu...

Ertesi sabah gazeteler "Sedef susuz kaldı" diye yine yalnızca neticeyi

haber yaptılar...

tarihinde Mükremin Kocataşkın tarafından düzenlendi
Yorum bağlantısı
Guest Feti Ercan

İt ağacın gölgesinde uyurken bir yandan da düşünürmüş '' Ne kadar büyük gölgem var '' diye.

  • Beğen 1
Yorum bağlantısı
Baran Ekici

Kimin olduğunu hatırlayamadım ama;

"Dualarınıza dikkat edin, gerçekleşebilir"

Yorum bağlantısı
Hikmet Demirtaş

Ben de köpeğin dostluğunu tercih edenlerdenim!

vj2t2dt.jpg

  • Beğen 4
Yorum bağlantısı
Hikmet Demirtaş

OKUMAYA DEĞER,,,

OKUNMAYA DEĞER..

Kadın taksiye binmiş ve hava alanına gitmek istediğini söylemişti. Sağ şeritte yol alırken siyah bir araba park ettiği yerden aniden yola, önl...erine çıktı.

Şoförü çarpmamak için sert şekilde frene bastı. Taksi kaydı, ama diğer arabaya çarpmaktan kıl payı farkla kurtuldu. Siyah arabanın sürücüsü camdan başını çıkarıp bağırmaya ve küfretmeye başladı.

Taksi şoförü ise gayet sakin ona gülümsedi ve içten bir şekilde el salladı.

Kadın bütün bu olanları şokunu yaşarken, taksi şoförünün tavrına daha da şaşırmıştı.

Sordu:

"Neden böyle davrandınız? Adam neredeyse arabanızı mahvedip ikimizi de hastanelik edecekti."

Taksi şoförü gülümsemeye devam ederek:

"Çöp Kamyonu Kanunu" dedi.

Kadın:

"Çöp Kamyonu Kanunu?" diye sordu, anlamamıştı.

Şoför açıkladı:

"Pek çok insan, çöp kamyonu gibidir.

Her tarafta içleri çöp dolu olarak dolaşıyorlar; kızgınlığı, öfkeyi ve hayal kırıklığını biriktiriyorlar. Ancak doldukça çöpleri bırakacak bir yere ihtiyaç duyuyorlar. Bu bazen ben, bazen de siz olabilirsiniz. Kişisel almayın. Sadece gülümseyin, onlar için iyi şeyler temenni edin ve yolunuza devam edin. Onların çöpünü alıp işyerinize, evinize veya sokaktaki diğer insanlara dağıtmayın."

Başarılı insanlar, çöp kamyonlarının günlerini mahvetmesine ve ellerine geçirmesine izin vermezler.

Hayat sabahları pişmanlıklarla uyanmak için çok kısa, dolayısıyla "size iyi davranan insanları sevin, iyi davranmayanlar için iyi temennilerde bulunun."

Hayat, "%10 " onunla ne yaptığınız, "%90 "onu nasıl alıp karşıladığınızdır...

Tekrar bile olsa hatırlatmaya değer diye düşündüm... Dünyanın en çok okunan şiiri....

İŞTE DÜNYANIN EN ÇOK OKUNAN ŞİİRİ:

ANLAR

Eğer, yeniden başlayabilseydim yaşamaya,

İkincisinde, daha çok hata yapardım.

... Kusursuz olmaya çalışmaz, sırtüstü yatardım.

Neşeli olurdum, ilkinde olmadığım kadar,

Çok az şeyi

Ciddiyetle yapardım.

Temizlik sorun bile olmazdı asla.

Daha çok riske girerdim.

Seyahat ederdim daha fazla.

Daha çok güneş doğuşu izler,

Daha çok dağa tırmanır, daha çok nehirde yüzerdim.

Görmediğim bir çok yere giderdim.

Dondurma yerdim doyasıya ve daha az bezelye.

Gerçek sorunlarım olurdu hayali olanların yerine.

Yaşamın her anını gerçek ve verimli kılan insanlardandım ben.

Yeniden başlayabilseydim eğer, yalnız mutlu anlarım olurdu.

Farkında mısınız bilmem. Yaşam budur zaten.

Anlar, sadece anlar. Siz de anı yaşayın.

Hiçbir yere yanında termometre, su, şemsiye ve paraşüt almadan,

Gitmeyen insanlardandım ben.

Yeniden başlayabilseydim eğer, hiçbir şey taşımazdım.

Eğer yeniden başlayabilseydim,

İlkbaharda pabuçlarımı fırlatır atardım.

Ve sonbahar bitene kadar yürürdüm çıplak ayaklarla.

Bilinmeyen yollar keşfeder, güneşin tadına varır,

Çocuklarla oynardım, bir şansım olsaydı eğer.

Ama işte 85′indeyim ve biliyorum…

ÖLÜYORUM…

Jorge Luis BORGES

  • Beğen 4
Yorum bağlantısı
Sinan İlter

DERDİ DÜNYA OLANIN ,DÜNYA KADAR DERDİ OLUR

DÜNYAYA BU KADAR YÜZ VERME...

  • Beğen 1
Yorum bağlantısı
Hikmet Demirtaş

Ürpertici ve ilginç bir alıntı...

MUTLAKA OKUYUN!

Almanya’da bir lise müdürü, her eğitim öğretim yılı başında öğretmenlerine şu mektubu gönderirmiş.

“Bir toplama kampından sağ kurtulanlardan b...iriyim. Gözlerim hiçbir insanın görmemesi gereken şeyleri gördü. İyi eğitilmiş ve yetiştirilmiş mühendislerin inşa ettiği gaz odaları, iyi yetiştirilmiş doktorların zehirlediği çocuklar, işini iyi bilen hemşirelerin vurduğu iğnelerle ölen bebekler, lise ve üniversite mezunlarının vurup yaktığı insanlar.

Eğitimden bu nedenle kuşku duyuyorum. Sizlerden isteğim şudur.Öğrencilerinizin insan olması için çaba harcayın.Çabalarınız bilgili canavarlar ve becerikli psikopatlar üretmesin. Okuma yazma, matematik, çocuklarınızın daha fazla insan olmasına yardımcı olursa ancak o zaman önem taşır.”

Alıntıdır..

  • Beğen 8
Yorum bağlantısı
Hikmet Demirtaş
(düzenlendi)

s

0dvhl5h.jpg

Üstün Dökmen, "Hayvan" dergisinde yayımlanan röportajında, "Yere düşen ekmeğin üstüne basan insan görmedim ama yere düşen insanı tekmeleyen çok kişi gördüm" diy...or…

'Saygılı olmaktaki kusurlarımızı şöyle anlatıyor:

- Birbirimize saygılı olma konusunda 3 tip temel hatamız var…

Avrupa'da yaşayan vatandaşımız, orada yerlere çöp atmıyor ama Kapıkule'den girer girmez yerlere tükürmeye, çöp atmaya başlıyor. Niye burada böyle yapıyorsun, diye sorulduğunda, herkes böyle yapıyor, diyor. - Kendi fikri olmayan insanın, duruma göre hareket etmesidir bu.

- İkinci hatamız, adama göre davranmamız: Karşımızdaki adam iri yarıysa, “Buyur Abi”, diyoruz, ufak tefekse, “Ne var lan!” diyoruz. Oysa ki, insanların onuru birbirine eşittir.

- Üçüncü hata, keyfimize göre davranmak: Keyfimiz yerindeyse eve girerken “Merhaba millet” diyoruz, değilse surat asıyoruz. Oysa, keyfimiz yerinde olsun olmasın tüm insanlara saygılı davranmak zorundayız.

Diyorum ki, yerdeki ekmeğe saygılı olma konusunda ülkemde mutabakat var, kimse basamaz, ayağıyla dürtüklemez ya da öper, koyar bir kenara.

Ekmek nimettir kabul, peki insan nimet değil mi?

tarihinde Hikmet Demirtaş tarafından düzenlendi
  • Beğen 1
Yorum bağlantısı
Hikmet Demirtaş
(düzenlendi)

92ltjl.jpg

edit: resim ilavesi

- MUHTEŞEM BİR ANALİZ -

SON AYLARIN EN ÇOK PAYLAŞILAN HABERİ

İki psikiyatri uzmanı, 10 yıl kadar önce bir teori ortaya atmış şöyle ki;

...

"Cehalet, gerçek bilginin aksine, bireyin kendine olan güvenini artırır."

Ve bunun üzerine bir araştırma başlatıldı. Fizyolojik ve zihinsel alanda yapılan çeşitli uygulamaların sonucunda şu bulgulara ulaşıldı:

· Niteliksiz insanlar ne ölçüde niteliksiz olduklarını fark edemezler.

· Niteliksiz insanlar, niteliklerini abartma eğilimin-dedir.

· Niteliksiz insanlar, gerçekten nitelikli insanların niteliklerini görüp anlamaktan da acizdirler.

· Eğer nitelikleri, belli bir eğitimle artırılırsa, aynı niteliksiz insanlar, niteliksizliklerinin farkına varmaya başlarlar.

Cornell Üniversitesi'ndeki öğrenciler arasında bir test yapıldı ve klasik "Nasıl geçti?" sorusuna öğrencilerden yanıtlar istendi...

Soruların yüzde 10'una bile yanıt veremeyenlerin “kendilerine güvenleri” müthişti. Onların "testin yüzde 60'ına doğru yanıt verdiklerini" düşündükleri; hatta "iyi günlerinde olmaları halinde yüzde 70 başarıya bile ulaşabileceklerine inandıkları" ortaya çıktı.

Soruların yüzde 90'ından fazlasını doğru yanıtlayan-lar ise “en alçakgönüllü” deneklerdi; soruların yüzde 70' ine doğru yanıt verdiklerini düşünüyorlardı.

Tüm bu sonuçlar bir araya getirildi ve Dunning-Kruger Sendromu'nun metni yazıldı:

“İşinde çok iyi olduğuna” yürekten inanan ‘yetersiz’ kişi, kendini ve yaptıklarını övmekten, her işte öne çıkmaktan ve aslında yapamayacağı işlere talip olmaktan hiçbir rahatsızlık duymaz! Aksine her şeyin hakkı olduğunu düşünür!

Ancak bu ‘cahillik ve haddini bilmeme’ karışımı mesleki açıdan müthiş bir itici güç oluşturur.

‘Eksiler’ kariyer açısından ‘artıya’ dönüşür.

Sonuçta, ‘kifayetsiz muhterisler’ her zaman ve her yerde daha hızlı yükselirler…

Bu arada, gerçekten bilgili ve yetenekli insanlar çalışma hayatında ‘fazla alçakgönüllü' davranarak öne çıkmaz, yüksek görevlere kendiliklerinden talip olmaz, kıymetlerinin bilinmesini beklerler... Tabii beklerken kırılır, kendilerini daha da geriye çekerler... Muhtemelen üstleri tarafından da ‘ihtiras eksikliği’ ile suçlanırlar..."

N'olur fazla mütevazi olmayın!...

"Siz de çevrenize şöyle bir bakın" diyeceğim ama eminim bu satırları okurken bile aklınızdan bir dolu yüz, bir dolu isim geçti...

Bence Dunning ile Kruger'in, bu çalışmalarıyla 2000'de, Nobel yerine Harvard Üniversitesi'nin Ig Nobel'ini alma nedeni "cahil olmamalarıydı".

Gönlümün nobelini bu ikiliye vererek yazımı Bertrand Russel'in bir sözüyle bitiriyorum:

“Dünyanın sorunu, akıllılar hep kuşku içindeyken aptalların küstahça kendilerinden emin olmalarıdır.”

tarihinde Hikmet Demirtaş tarafından düzenlendi
  • Beğen 1
Yorum bağlantısı
  • 1 ay sonra...
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...