Zafer Ayvacı 12 Haziran 2012 Paylaş 12 Haziran 2012 O zaman ben de bu resimli fıkraları bırakıyorum. Valla olmaz, bırakmam Yorum bağlantısı
Hikmet Demirtaş 13 Haziran 2012 Paylaş 13 Haziran 2012 Laz ın teki Ankara’da bir barda içerken telefonu çaldı,telefonunu açtı,bir o kulağına bir bu kulağına götürürken sevinçle bardaki herkese içki ısmarladı. Sonrada çevresindekilere karısının 15 kg lık tipik bir laz bebeği doğurduğunu söyledi. Bardaki hiç kimse bir bebeğin 15 kg. gelebileceğine inanmadı fakat laz inat etti. “Dediğim gibi,bizim oralarda ortalama bebek kilosu budur,benimki de tipik bir laz bebeği? Dört bir yandan tebrikler yağdı; bardaki herkes lazı kutladı… İki hafta sonra laz tekrar bara uğradı. Barmen adamı tanıdı ve sordu”Sen * * şu 15 kg doğan bebeğin babası değilmisin?Herkes bebeğin iki haftada kaç kilo olduğunu merak ediyor. Söyle bize, bebek kaç kilo?” Baba gururla yanıtladı, “10 kg.” Barmen şaşırmış ve meraklanmıştı “Ne oldu?Doğduğu gün zaten 15 kg.dı.” Laz baba içkisini başına dikti, ıslak dudaklarını koluna sildi ve barmene doğru eğildi, & gururla yanıtladı……. “Sünnet ettirdum”. 7 Yorum bağlantısı
Abdurrahman Balaban 13 Haziran 2012 Paylaş 13 Haziran 2012 Temel barda '' barmen bana iki bira ''diye seslenmiş.Barmen tek başına oturan temele iki bira getirmiş ve merakından sormuş ''Neden 2 tane istediniz bitince isteyin yine getireyim..Temel de ''çok sevdiğim bir arkadaşım vardı ölmeden vasiyet etmişti ikinci birayı onun adına içiyorum'' demiş..Gel zaman git zaman bu böyle devam etmiş..Birgün temel barmene ''barmen bir bira '' diye seslenmiş..Barmen birayı getirmiş ve sormuş''hayırdır beyfendi arkadaşınızın vasiyetinden vaz mı geçtiniz ? Hayır demiş Temel ve eklemiş ''Ben içkiyi bıraktım da'' 2 Yorum bağlantısı
Murat Dere 13 Haziran 2012 Paylaş 13 Haziran 2012 Kekeme olan bir vatandaşımız markete girer: - Ba ba ba ban bana b bi bi bir kü kü kü çük su. Tezgahtar: - Bu bu bu buyur ka ka kar de de şim. el el el elli ku ku ku kuruş. Müşteri olan kekeme suyunu kenarda içerken içeriye başka bir müşteri girer ve sorar: -Abiciğim bir açma aldım. Ne kadar? Der ve 1 TL uzatır. -50 kuruş abi... Buyrun paranızın üstü Tezgahtarın kekelemeden konuştuğunu gören bizimki bozulur ve sorar: -Se se sen ben be be benimle da da da dal dal ga dalga mı ge ge geçi geçiyor geçiyorsun ka ka kar karde kardeşim? Tezgahtar: - Yo yo yo yok be ka ka kar karde kardeşim. Be be ben se se senin seninle de değil ö ööö öbü öbürü öbürüyle da da dal dalga ge ge geçi geçiyor geçiyorum. 2 Yorum bağlantısı
Abdurrahman Balaban 13 Haziran 2012 Paylaş 13 Haziran 2012 Temel kahvehaneye girip''fıkralar başlığı- 675 nci ileti'' demiş..Ordan birisi kahkahayı basmış.Neden bu kadar güldüğünü sormuşlar.''be be ben bu bu bu fık fık fıkarayı iii ilk de de defa du duduydum '' demiş 1 Yorum bağlantısı
Fatih Öztürk27 13 Haziran 2012 Paylaş 13 Haziran 2012 http://www.haberturk.com/yasam/haber/750080-rizede-fikra-gibi-olay-galeri fıkra tadında haber. Yorum bağlantısı
Fatih Öztürk27 13 Haziran 2012 Paylaş 13 Haziran 2012 Polise bir ihbar gelir. Temel ile Dursun kaza yapmıştır. Polis olay yerine geldiğinde görür ki, arabalar sapa sağlam, Temel ile Dursun'un ağzı burnu dağılmış. Polis sorar: -Anlat bakalım Temel. Olay nasıl oldu? -Komserim, hava sisli olduğundan kafamı pencereden çıkarmış öyle gidiyordum. Meğer Dursun da karşıdan öyle geliyormuş... İşte burada koptum.. Yorum bağlantısı
Zafer Ayvacı 15 Haziran 2012 Paylaş 15 Haziran 2012 Bilmiyorum fıkra mı gerçek mi ama fıkra olsun lütfen 4 Yorum bağlantısı
Ersen Tapan 15 Haziran 2012 Paylaş 15 Haziran 2012 Bilmiyorum fıkra mı gerçek mi ama fıkra olsun lütfen Hangi gazete bu Yorum bağlantısı
Ersen Tapan 15 Haziran 2012 Paylaş 15 Haziran 2012 Gayet bilgilendirici bir yazı olmuş Yorum bağlantısı
Mahmut Yıldız 30 Haziran 2012 Paylaş 30 Haziran 2012 Verildi mi bilmiyorum Kötü Karne Adam oğlunun odasının önünden geçerken hayretle bakakaldı. Yatağı güzelce toplanmıştı ve odası hiç olmadığı kadar derli toplu görünüyordu. Sonra adam yastığın üzerine bırakılmış mektup zarfını farketti. Üzerinde -Babama- yazıyordu. Aklından geçen bin bir kötü düşünceyle mektup zarfını açtı ve titreyen elleriyle mektubu okudu: Sevgili babacığım; Sana bu satırları derin bir pişmanlık ve üzüntü içinde yazıyorum. Kız arkadaşımla kaçmak zorundaydım çünkü seni ve annemi yaşanacak rezaletten uzak tutmak istedim. Gerçek tutku ve aşkı ben jale ile buldum ve o öyle tatlı ki anlatamam. Şunu biliyordum siz onun vücudunun her yerine taktığı küpeleri, derisine işlettiği dövmeleri, kendine has o çılgın giyim tarzını asla ama asla onaylamayacaktınız ve tabi benden çok büyük olmasıda bir sorundu. Fakat benim için bunlar değildi gerçek tutku ve gerçek aşk Baba jale hamile! Jale’nin dediğine göre çok mutlu olacağız. Ormanda kendine ait bir karavanı ve tüm kış yetecek kadarda yakacağı var. Bir sürü çocuğa sahip olma düşüncesi rüyalarımızı süslüyor. Jale benim gözlerimi esrar gerçeğine açtı ve artık biliyorum ki esrar kimseye zarar vermez. Esrar yetiştirecek ve insanlara pazarlayacağız ve yine bu sayede ihtiyacımız olan kokoin ve ekstaziye ulaşacağız. Artık tam anlamıyla bilime yalvarıyoruz dualar ediyoruz şu AIDS in çaresi bulunsun ve Jale sağlığına kavuşsun diye... O kesinlikle iyileşmeyi hakediyor. Endişelenmeyi bırak baba ben 15 yaşındayım ve kendi başımın çaresine bakabilirim. Eminim birgün geri döneceğiz ve sen kendi torunlarını tanıyacak, seveceksin Oğlun... NOT: Baba yazdığım mektubun tek kelimesi bile doğru değil. Ben Mehmet'lerdeyim. Sadece sana; masamın üzerinde seni bekleyen karneden daha kötü şeylerin olduğunu hatırlatmak istedim. 4 Yorum bağlantısı
Mahmut Yıldız 3 Temmuz 2012 Paylaş 3 Temmuz 2012 Osmanlı korkusu Osmanlı donanmasıyla Venedik donanması arasında savaş çıkmış. Venedik donanmasının komutanı Andrea Doria imiş. Gözcü Osmanlı donanmasının yaklaştığını fark edince hemen Andrea Doria'ya haber vermiş: - Osmanlı yaklaşıyoor. Andrea Doria sormuş: - Kaç gemi var? Gözcü: - 10-20 kadar. Komutan hemen emir erini çağırmış: Oğlum bana hemen kırmızı gömleğimi getir. Emir eri şaşırmış: - Niçin komutanım? Andrea Doria: - Savaşırken yaralanacağız. Kan izi belli olmasın ve de askerlerin cesareti kırılmasın diye... Bu arada gözcüden yine ses gelmiş: Efendim 50 kadar oldular. Andrea Doria heyecanlanmış ve emir erine tekrar seslenmiş: - Gömleği boşver. Sen bana kahverengi pantolonumu getir... 4 Yorum bağlantısı
Cavit Çırakoğlu 4 Temmuz 2012 Paylaş 4 Temmuz 2012 Verildiyse pardon: Temel Dursun'a - Şu Karabaş kadar olamadum benden akillidur. demiş. Dursun - Niye diye sormuş , Temel: -Karabaş deduklerumi dinleyur.otur deyim oturur.kalk deyim kalkar. Ama ben onun hiç bir deduğuni analamayirum..demiş Yorum bağlantısı
Ersen Tapan 15 Temmuz 2012 Paylaş 15 Temmuz 2012 Burak bey birdahakine uyarı alacaksınız !! Fıkralar bölümümüz mevcut.. Yorum bağlantısı
Fahrettin Karakoç 22 Temmuz 2012 Paylaş 22 Temmuz 2012 (düzenlendi) 3 adam oturmuş eşlerine aldıkları hediyelerden bahsediyorlarmış.. Birincisi demiş ki: ‘Karıma öyle bir hediye aldım ki, 6 saniyede 0′dan 100′e çıkıyor.’ Diğer ikisi anlamamışlar. ‘Ne aldın?’ diye sormuşlar. ‘Beyaz bir Porsche aldım. Çok mutlu oldu.’ diye cevap vermiş. İkinci adam demiş ki: ‘Ben de geçen doğum gününde karıma 4 saniyede 0′dan 100′e çıkan bişey almıştım.’ Hemen anlamışlar tabi ki: ‘Heey, yoksa Ferrari mi aldın?’ ... Adam gülümsemiş: "Evet, kıpkırmızı bir Ferrari aldım. Gerçekten de ona çok yakıştı." demiş. Bu sefer üçüncü adama sormuşlar: ‘Peki sen ne aldın karına?’ Adam demiş ki: Ben öyle bişey aldım ki; sadece 2 saniyede 0′dan 100′e çıkıyor.’ Adam lar şaşırmışlar: ‘Atıyorsun!’ demişler, ‘Öyle bir araba olmaz ki!’ Adam cevap vermiş: "‘Araba aldığımı kim söyledi?" (Tartı) aldım. 22 Temmuz 2012 tarihinde Fahrettin Karakoç tarafından düzenlendi 4 Yorum bağlantısı
Emin Önal 22 Temmuz 2012 Paylaş 22 Temmuz 2012 Bir kadınla bir adam ayrı ayrı arabalarında giderlerken çarpışırlar. ikisinin de arabası mahvolur ama şans eseri ikisi de hiç yara almadan kurtulur. Arabalarından sürünerek çıkarlar ve kadın adama bakıp: ' Çok ilginç! Sen erkeksin ben de kadın. Arabalarımız mahvoldu ama ikimizde hiçbir şey olmadı. Bu belki de tanışıp ,dost olup, hayatimizin sonun kadar huzur içinde birlikte yasamamız için bir işarettir' der. Müthiş heyecanlanan adam: 'Evet, galiba haklisin' diye cevap verir. Kadın şaşkınlıkla 'Bak, arabam hurdaya döndü ama bir sise şarap sapasağlam. Bu kesin bir işaret. Bu şarabı içip şansımızı kutlamalıyız' Derken şarap şişesini adama uzatır. Adam şişeyi alır, açar ve yarısını içip kadına verir. Kadın hemen şişenin mantarını kapatıp adama geri uzatır. Bunun üstüne adam sorar: 'Sen içmeyecek misin ?!' kadın cevap verir: 'Hayır, ben polisi bekleyeceğim!' 5 Yorum bağlantısı
Fahrettin Karakoç 24 Temmuz 2012 Paylaş 24 Temmuz 2012 Profesör konferans salonuna gelmiş. Ön sırada oturan bir seyis dışında başka kimse yokmuş. Sunusunu aktarma konusunda bocalamış ve seyise sormuş: Buradaki tek kişi sizsiniz. Size göre konuşmalı mı, yoksa konuşmamalı mıyım?" Seyis cevap vermiş: "Hocam ben basit bir insanım, bu konulardan çok fazla anlamam. Fakat ahıra gelseydim ve bütün atların kaçıp bir tanesinin kaldığını görseydim, yine de onu beslerdim." ... Bu sözlerden pek etkilenen Profesör konferansa başlamış. İki saatin üzerinde konuşmuş durmuş. Konferansın arasında dinleyicisinin de konferansın çok iyi olduğunu onaylayacağını düşünerek: "Konuşmayı nasıl buldun? umarım sıklımıyorsundur ." diye sormuş. Seyis cevap vermiş: "Hocam sana daha önce basit bir adam olduğumu ve bu konulardan pek anlamadığımı söylemiştim. Gene de eğer ahıra gelip biri dışında tüm atların kaçtığını görseydim, onu beslerdim, ama elimdeki tüm yemi ona verip hayvanı çatlatmazdım. 4 Yorum bağlantısı
Murat Dere 25 Temmuz 2012 Paylaş 25 Temmuz 2012 Sanayide motor tamircisi kalp cerrahına demiş ya "Arabanın kalbi de motordur. Ben arabanın kalbini sen insanların kalbini tamir ediyorsun. Ama sen şık ve milyonersin, benim üstüm başım kir içinde ve çok da param yok. Nasıl iş anlamadım." Kalp cerrahı da "Tüm onarım işlerini motor çalışırken yapsana sıkıysa." demiş. O geldi aklıma. Anlatayım mı? 6 Yorum bağlantısı
Önder Özcan 25 Temmuz 2012 Paylaş 25 Temmuz 2012 Sanayide motor tamircisi kalp cerrahına demiş ya "Arabanın kalbi de motordur. Ben arabanın kalbini sen insanların kalbini tamir ediyorsun. Ama sen şık ve milyonersin, benim üstüm başım kir içinde ve çok da param yok. Nasıl iş anlamadım." Kalp cerrahı da "Tüm onarım işlerini motor çalışırken yapsana sıkıysa." demiş. O geldi aklıma. Anlatayım mı? ben bilmiyorum bu fıkrayı,anlat anlat Yorum bağlantısı
Recommended Posts