Ali Eren 3 Aralık 2011 Paylaş 3 Aralık 2011 Hepimiz okulda kol çalışmalarına katılmışızdır,bu kolların yeni ismi kulüp(kızılay kulübü,yeşilay kulübü vb.).Eşim ile aynı okulda görev yapıyoruz,ikimizde farklı kulüplere rehberlik ediyoruz. Akşam tv izliyorum,eşim sordu ; -senin kulübün neydi? Benim cevabım; -ford kulüp bana şaşkın şaşkın bakışlarına anlam veremedim. Offf vallahi karnıma ağrılar girdi... 1 Yorum bağlantısı
Serdal Soysal 23 Aralık 2011 Paylaş 23 Aralık 2011 Ders 1. Adamın biri tam duşa girmek üzeredir ve karısı da duşunu almış olarakkabinden çıkmaktadır ki, kapının zili çalar. Kapıya kimin bakacağıkonusunda ufak bir tartışma sonrasında kadın pes eder. Üzerine bir havlu alarakmerdivenleri aşağı iner ve kapıyı açar. Gelen eşinin arkadaşı x'tir.Kadın daha selam veremeden x "havlunuzu üzerinizden yere düşürürsenizsize anında 300 Euro veririm" der.Kadın bir müddet tereddüt eder, ancak havlunun düğümünü açarakhavlunun düşmesini sağlar. X ona bakar ve 300 Euro verir ve söze devameder: "Antrede doğabilecek ufak bir tensel yakınlık için size 500 Euro dahaverebilirim, hem de derhal" der. Önce şaşkın, fakat daha sonra adrenalinin verdiği heyecan ve alacağıpara ile yapabileceklerinin anlık hayaliyle kısa bir duraksamadansonra kabul eder. Yaşamış olduğu olayın ve kısacık bir süre içerisinde edinmiş olduğu ufak servetin heyecanıyla merdivenleri yukarı çıkarak banyoya geridöner. Hala duşta olan eşi ona kimin geldiğini sorar."Arkadaşın x" diye cevap verir kadın. "Çok iyi, ona borç verdiğim 800 Euro'yu getireceğini söylemişti, onugetirdi o zaman." 1. hikayeden çıkartılacak ders : Eğer bir ekipte çalışıyorsanız bilgiyi saklamayın, paylaşın. Kararmekanizmasında belirleyici olabilir. Böylece yanlış anlaşılmaların vedışarıya karşı kötü duruma düşmenin önüne geçebilirsiniz. Hikaye 2 Ders 2 : Aracının direksiyonuna geçip kiliseye gitmek üzere yola koyulan rahipyolda yürümekte olan bir rahibeye rastlar. Aracını durdurur vekiliseye kadar onunlagelmek isteyip istemediğini sorar. Kadın arabaya biner ve bacak bacaküstüne attığında bacaklarının güzelliği ortaya çıkar.Rahibin gözü kayar ve bakayım derken kısa bir süre için aracınkontrolünü kaybeder. Aracı tekrar kontrol altına aldıktan sonra sağelini rahibeninbacağı üstüne koyar. Rahibe ona bakar ve şöyle der :"Rahip, 129. ayeti hatırlıyor musunuz ?" Utançtan kıpkırmızı olan rahip derhal elini çekerek rahibeyeözürlerini sıralar. Bir müddet sonra aklı tekrar karışır ve rahibeninbacağına tekrar dokunur vites değiştirme bahanesiyle ve rahibe aynısoru ile karşılık verir :"Rahip, 129. ayeti hatırlıyor musunuz ?" Utancından yine kızaran rahip elini çeker ve "af edersin kardeşiminsanoğlu zayıf düşebiliyor" der. Kiliseye vardıklarında rahibe arabadan iner ve tek kelimesöylemeksizin, ancak çok manalı bir bakış fırlatarak kaybolur. Rahip aceleyle içeriye koşturur ve bir İncil alarak 129. ayeti açarokumak için. 129. ayet şöyle demektedir : İleriye gidiniz, dahayukarlarda arayınız. Orada güzellikler bulacaksınız. 2. hikayeden çıkartılacak ders : Görev alanınızla ilgili her zaman bilgili olun, aksi taktirdefırsatları kaçırabilirsiniz. Hikaye 3 Ders 3. Pazarlamacı, şef sekreter ve şirket müdürü bir öğlen paydosundalokantaya doğru yürümektedirler. Parktaki banklardan birinin üzerindesihirli bir lamba bulurlar. Lambayı ovarlar ve gerçekten de lambadan cin çıkar."Aslında kişiye 3 dilek hakkı veriyorum ama sizler üç kişi olduğunuziçin hepinizin birer dileğini gerçek yapacağım" der cin.Şef sekreter arsızca atılarak "önce ben" diyerek sıranın önüne yerleşir."Bahamalarda, muhteşem bir sahilde tatil yapmak istiyorum. Tatilim hiç bitmesin ve hiçbir dert hayatıma girmesin" diye dileğini ifade eder. Ve hoop, ortadan kaybolur. Şimdi de pazarlamacı atılır ve "şimdi sıra bende" der. "Hayallerimdeki kadınla Tahiti sahillerinde Pina Colada içmekistiyorum" der ve hoop, o da ortadan kaybolur. "Şimdi sıra sende" der cin şirket Müdürüne. "bu iki salağı öğledensonra işlerinin başında görmek istiyorum" der müdür. 3. Hikayeden çıkartılacak ders : Üstünüz olan birinin her zaman için önce konuşmasına izin verin. HİKAYE 4 BRANDA Bir mafya babası evli bir kadınla ilişki kurmuş. Bir gece kocası yokdiye kadının evine gitmeye karar vermiş ve adamlarına "Ben içerigirdikten sonra hemen büyük bir branda ayarlayın ve pencerenin hemenaltına dört ucundan gerin" demiş.Sonra da ne yapacaklarının talimatını vermiş: "Kadının kocası gelirsekapıyı bir kere çaldırın, ben aşağıya atlayacağım, yakalanıp karizmayıçizdirmeyelim... Tamam mı?"Adamları, "Başüstüne patron" demişler. Mafya babası kadının evinegirmiş, tam yatağa uzandığı anda evin kapısı çalınca bizimki kendinitereddütsüz pencereden donla 4. kattan aşağı fırlatmış. Kadın üzerinealelacele bir şey alıp kapıyı açmış ki karşısında patronun adamlarından biri... "Yenge" demiş adam mahcup bir şekilde önüne bakarak, "Patrona söyle branda bulamadık!" DÖRDÜNCÜ HİKAYEDEN ÇIKARTILACAK DERS : "EKİBİNİ BECERİKLİ VEDE ÇÖZÜM ÜRETEBİLEN BİLGİLİ İNSANLARDAN KURACAKSIN" 3 Yorum bağlantısı
Ali Eren 23 Aralık 2011 Paylaş 23 Aralık 2011 Hiyaler ve dersler harikaydı vallahi. :D Çok teşekkürler paylaşım için. Yorum bağlantısı
Hüseyin Palaz 23 Aralık 2011 Paylaş 23 Aralık 2011 (düzenlendi) Bir Japon, New York’ta bir bara girip oturur. Sol avucunu açıp sağ eliyle avucunun içine telefon tuşlar gibi yapar sonra sol elini kulağına getirip konuşmaya başlar. Barmen meraklanıp yanına gelir, sorar: “Ne yapıyorsun?” Japon, “Japonya’dan yeni bir buluş. Artık cep telefonu kullanmak yok. El telefonu var,” diyerek elini açar gösterir. Avucunun tam ortasında ufak bir hoparlör vardır. Barmen, “İnanmıyorum. Böyle bir şey olamaz.” Japon, “Göstereyim. Bana bir telefon numarası söyle.” Barmen numarayı söyledikten sonra, Japon yine avucunun içini tuşlayıp elini kulağına getirir. Biraz bekledikten sonra elini barmene uzatır, “Konuşabilirsin,” der. Barmen Japon’un elini kulağına getirir, “Joe? Sen misin?.. İnanmayacaksın ama şu anda seninle bir Japon’un elinden konuşuyorum... Hayır sarhoş filan değilim... Neyse sonra Anlatırım. Haydi hoşça kal,” deyip Japon’un elini bırakır. Hayretler içinde, “Harika bir şey bu! Pahalı mıdır?” Japon, “Biraz ama değer,” der, sonra içkisini ısmarlar. Ama sonra birden, “Affedersin tuvalet ne tarafta?” diye sorar. Barmen tuvaleti işaret eder. Japon kalkıp gösterilen kapıdan girer. Aradan 5 dakika geçer ama Japon dönmez. 10 dakika geçer... Barmen merak etmeye baslar. 20 dakika geçtikten sonra barmen, başına kötü bir şey mi geldi diye düşünüp tuvalete gider... Japon’u yerde görür. Pantolonu dizlere kadar indirilmiş, arkasında bir tuvalet kâğıdı, öne doğru eğilmiştir. Barmen: “Aman Tanrım! Sana ne oldu böyle? Saldırıya mı uğradın? Yaralandın mı?” Japon: “Hayır. İyiyim. Japonya’dan uzun bir faks alıyorum, o kadar.” ------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- Otomobil, köy yolunda ilerlerken tekerlekleri yapışkan ve sulu bir çamura saplanır. Otomobilin kıpırdayamayacağını anlayan şoför, yüz metre kadar ileride bir köy görür. Şoför, hemen oraya yollanır. Aradan çok geçmeden koca bir traktörle geri döner. Otomobil, traktöre bağlandıktan sonra çamurdan çıkarılır. Şoför: - Teşekkür ederim. Borcumuz ne kadar? - Elli milyon. - Buyurun paranızı. Bu fiyata olduktan sonra geceleri de çalışırsınız. - Gece mi? diye dudak büktü. Gece de çalışırsak yolu nasıl sulayacağız? -------------------------------------------------------------------------------------------------------- Ev telefonu hayli yüksek gelince, ev halkı toplanmış: Baba: - Yahu bu korkunç bir fatura. Ben bu telefonu asla kullanmıyorum, hep çalıştığım şirketteki telefonu kullanıyorum. Nasıl oluyor? Anne: - Aynen ben de... Akşama kadar çalıştığım bankada elimin altında telefon. Ne yapayım bunu. Oğlan: -Vallahi ben de Şirketimin bana verdiği cep telefonu ile bütün görüşmelerimi yapıyorum. Kız: - E benim de şirket hattım var. Ev telefonunu hiç kullanmam ki. Herkes aniden evdeki hizmetçiye döner ve cevap arar gözle bakarlar. Hizmetçi: - Eee... Problem ne o zaman? Sanırım hepimiz iş telefonlarını kullanıyoruz... 23 Aralık 2011 tarihinde Hüseyin Palaz tarafından düzenlendi 3 Yorum bağlantısı
Hikmet Demirtaş 28 Aralık 2011 Paylaş 28 Aralık 2011 Ben cehennemi satın almak istiyorum. Salamon Vatikan’da gezerken upuzun bir kuyruk görür. “Nedir bu kuyruk..?” diye sorduğunda; Kuyruğun diğer ucunun kiliseye uzandığını ve Vatikan kilisesi tarafından cennetin parça parça satıldığını, 10.000 Dolar verenin de cennetden bir parça satın alabildiğini öğrenir. Kuyruğu takip edip kiliseye ulaşır, kapıdaki görevlilere ; -”.” der. -”Olmaz burada cehennem satışımız yok, cennetden bir parça almak istiyorsan da sıraya gir..” derler. Salamon cehennemi almakda kararlıdır ve ısrarınıda sürdürür. Kapıda Salamon’u ikna edemeyen görevliler, içerde Papa’ya durumu anlatırlar. Papa gülerek; -”Gidin sorun bakalım cehennemin tümüne ne kadar veriyormuş bu akılsız adam..” der. Kapıya inip Salamon’a sorarlar; -”10.000 Dolar veririm..” demiş. Papa Salamon’u içeri çağırtır, hazırlattığı evrağı da imzalatıp 10.000 dolarını da aldıktan sonra arkasından gülerek uğurlarlar. Dışarı çıkan Salamon, kapıda günlerdir cennetten bir parça satın almak için bekleyen binlerce kişiye elindeki belgeyi gösterip; -”Cehennemin tümünü ben satın aldım, artık cennet için uğraşmanıza gerek kalmadı, dağılabilirsiniz…” Sonra ne oldu dersiniz …? Cennet satışlarını sıfırlayan Papa ve ekibi 10.000 dolara sattığı cehennemi Salamon’dan geri alabilmek için hala pazarlık etmekte… Son durum..; Salamon 10 milyon dolarda ısrarcı 7 Yorum bağlantısı
Ali Eren 29 Aralık 2011 Paylaş 29 Aralık 2011 Cennet satışlarını sıfırlayan Papa ve ekibi 10.000 dolara sattığı cehennemi Salamon’dan geri alabilmek için hala pazarlık etmekte… Son durum..; Salamon 10 milyon dolarda ısrarcı :good1: Yorum bağlantısı
Hüseyin Matur 2 Ocak 2012 Paylaş 2 Ocak 2012 (düzenlendi) Hocaya sormuşlar: Hocam Günaydın ile Selamun Aleykum arasında ne fark vardır? Hoca cevap vermiş: Günaydın sadece hava raporudur. Havanın aydınlık olduğunu anlatır. Selamun Aleykum'e gelince Selam Allah'ın ismidir ALLAH'ın selamı, Rahmeti, Bereketi, Mağfireti Meleklerin Duaları, İstiğfarları Peygamberlerin, Allah Dostlarının, Şefaatçilerin Şefaatleri Müminlerin Duaları,İstiğfarları Üzerinize Olsun Allah sizi cennetine alsın demektir . . . 2 Ocak 2012 tarihinde Hüseyin Matur tarafından düzenlendi 1 Yorum bağlantısı
Mehmet Ozyurek 2 Ocak 2012 Paylaş 2 Ocak 2012 Bu soruyu Yaşar Nuri'ye sordular... Konu komşu ile karşılaşınca konuşunda isterseniz Hello diyin dedi.. Yorum bağlantısı
Ali Eren 2 Ocak 2012 Paylaş 2 Ocak 2012 Hocaya sormuşlar: Hocam Günaydın ile Selamun Aleykum arasında ne fark vardır? Hoca cevap vermiş: Günaydın sadece hava raporudur. Havanın aydınlık olduğunu anlatır. Selamun Aleykum'e gelince Selam Allah'ın ismidir ALLAH'ın selamı, Rahmeti, Bereketi, Mağfireti Meleklerin Duaları, İstiğfarları Peygamberlerin, Allah Dostlarının, Şefaatçilerin Şefaatleri Müminlerin Duaları,İstiğfarları Üzerinize Olsun Allah sizi cennetine alsın demektir . . . Paylaşım için teşekkürler. Yorum bağlantısı
Hüseyin Matur 2 Ocak 2012 Paylaş 2 Ocak 2012 Bu fıkramı ? Fıkra'dan hisse. Bir yerde fıkra olarak paylaşmışlar bende buraya aktardım. Düşünmedim yani, yoksa farklı yere aktarabilirdim. Yorum bağlantısı
Serdal Soysal 2 Ocak 2012 Paylaş 2 Ocak 2012 Bu soruyu Yaşar Nuri'ye sordular... Konu komşu ile karşılaşınca konuşunda isterseniz Hello diyin dedi.. Bu konuların tam adamıdır kendisi. Saba Tümer e bakışlanrından belli. Yorum bağlantısı
Misafir 9 Ocak 2012 Paylaş 9 Ocak 2012 çok iyi giyimli bir bey çok uluslu bir firmada iş görüşmesinde. işe başvuran =ib insan kaynakları müdürü = ik ib - ben ayda 10 000 dolar maaş isterim ik - biz çalışanlarımıza zaten en az 15 000 dolar veriyoruz ib - şirket aracı olarak bmw istiyorum ik - biz çalışanlarımıza cherokee jeep veriyoruz ib - saat 10 da gelirim 15 te cıkarım ik - bizim çalışanlarımız ewden çalışır ib - yılda 1 ay tatil isterim ik - biz çalışanlarımıza 2 ay veriyoruz ib - antalya da tatilimi geçirebileceğim bir yazlık ik - biz çalışanlarımızı havai ye gönderiyoruz ib - ŞAKA YAPIYORSUNUZ ik - AMA ÖNCE SİZ BAŞLATTINIZ !!!! Yorum bağlantısı
Mahmut Yıldız 9 Ocak 2012 Paylaş 9 Ocak 2012 Torpilli ama işe yaramaz birisi tanıdık vasıtasıyla büyük bir şirkete iş başvurusu için gönderilmiş. Adamın hiçbir bilgi ve becerisi olmamasına rağmen insan kaynakları onu iyi bir pozisyonda görevlendirmek için sormuş: işe başvuran =ib insan kaynakları müdürü = ik ik: sizi planlamaya müdür yapalım ib: yok, planlama çok sıkıcı olur ik: sizi pazarlamaya müdür yapalım. ib: yok, çok yorucu olur ik: peki efendim nasıl bir iş istersiniz? ib: zevkli bir iş olsun. ik: o zaman size içinde hem sex hem de seyahat olan bir iş verelim mi? ib: tabi çok iyi olur, nedir? ik: s.ktir git. 5 Yorum bağlantısı
Fatih Öztürk27 13 Ocak 2012 Paylaş 13 Ocak 2012 Gercek bir olay. Bu olay Kayseri'nin Bünyan ilçesi'nde yasanmis. Olay Alfred Hitchcock'un meshur korku filmlerini bile çok gerilerde birakacak kadar tüyler ürpertici. Akşam okudu uyuyana kadar aklıma geşdikçe güldüm sabah hala gülüyorum yorum yazmadan geçemedin. Ellerine sağlık. Bneden tavsiye bu bölümü yatmadan önce okumayın. Yorum bağlantısı
Hikmet Demirtaş 19 Ocak 2012 Paylaş 19 Ocak 2012 Temel ile omuzundaki papagani eczaneye girmisler. Papagan: -Iyi gunler, su recetedeki ilaclari istiyoruz, demis. Eczaci saskin ama, recetedeki ilacları hazirlamis. Paket ederken papagan: - Sey, ona bir de aspirin ilave eder misiniz, demis. Eczaci neredeyse kucuk dilini yutacak. Papagan sormus: - Affedersiniz borcumuz ne kadar? - 48 lira Papagan Temelin omuzunu ayagiyla durtmus: - Eczacı beye 50 lira ver, iki lira para ustu alacaksin, demis Eczacı iki lirayı verirken neredeyse olecek: - Allah askina bunu nereden buldun, diye sormus. Cevabi papagan vermis: - Bunlardan Karadeniz kıyısında o kadar cok var ki... 3 Yorum bağlantısı
Hikmet Demirtaş 19 Ocak 2012 Paylaş 19 Ocak 2012 Ben de bir fıkra anlatacağım ama... "Bak biliyosanız anlatmiim?" Olsun, çok güzel fıkra ben gene dinlerim! Yorum bağlantısı
Recommended Posts