İçeriğe Yönlendir

Skor Tablosu

Popüler İçerik

18-01-2013 'den beri en çok beğeni alan içerik

  1. Tam 1 yıl önce bugündü; 17 Ocak 2012 saat sabahın 04:00 ü, telefonda bir mesaj : "Furkan, uyanıksan hastaneye gel." Karamürsel'de lapa lapa kar yağıyor, arabayla zar zor çıktım hastaneye, yanına geldiğimde solunumun kötüleşmişti. Hemşire oksijen maskesini bağladı ve biraz kendine geldin. Sabaha kadar yanındaki küçük koltukta senin nefes alıp verişini dinleyerek geçirdim. her iki soluğun arası uzadıkça tedirgin oluyor, elimle hafiften dokunuyordum, dokununca soluk alıyordun. Her dokunuşumda sanki seni hayata bağlıyor gibi mutlu oluyordum. Nerden bilirdim birlikte geçirdiğimiz son gece olduğunu.... 25 ay mücadele ettin bu lanet olası kanser hastalığıyla, bence yeniyordun da. Çünkü raporlar tümörün yok olduğunu söylüyordu ama enfeksiyon dedikleri şeyden bahsediyorlardı,. Basit bir şey sanıyordum ama kanserle savaşan vucüdün ikinci bir harbi kaldıramadı. Saat 13:04 de seni bizden bile daha çok sevenin yanına gitmek üzere ayrıldın aramızdan, son soluk alışını son kalp atışını bile gördüm. Bana hediye ettiğin saat bile gördü 13:04 durdu kurmalı saatin. Biliyorum ki 1 değil 1000 sene bile geçse yokluğun asla dolmayacak. Mekanın cennet, kabrin nur olsun.... Şu aşağıdaki yazı nasıl da anlatıyor hissettiklerimi: Babanız yaşıyorsa hala çocuksunuzdur. Bu harika. İnsan babası ölünce büyüyor çünkü. Yalnız başına kalıyorsunuz o zaman artık. Çocukken her şeyi bilen, herkesten güçlü olan babamız biz büyüdükçe küçülüyor. Zamanını tamamlamış ve geçmişte kalmış bir yaşlı olarak kendi köşesinden bize bakıyor. Uzakta olsa da, bize dokunamasa da… Usandıracak kadar ayrıntılı sorularla hayatı öğrendiğimiz, her şeyi bilen babamızın sorularıysa biz büyüdükçe artık bize sıkıcı gelmeye başlıyor. Müdahale etmese, soru sormasa ne iyi olur dediğimiz zamanlar çok oluyor artık. Biz ondan daha iyi biliyoruz ya her şeyi. Zaman artık onun zamanı değil ya… Teknoloji gelişti ya… Her şey değişti ya… Oysa ne zaman ki babanızı kaybediyorsunuz, işte o zaman gerçekten büyüyorsunuz. Çünkü çınarın gölgesi yok artık üzerinizde. Sizi fark etmediğiniz halde yağmurdan, güneşten koruyormuş meğer o gölge. Siz de aile kuruyorsunuz, baba oluyorsunuz, sizin de gölge yaptığınız ve koruduğunuz birileri oluyor ama o gölgeyi çok arıyorsunuz. Babanız öldüğünde büyüyorsunuz. Artık soru soracağınız, öğreneceğiniz, azarını duyacağınız, takdirini alacağınız, akşam eve dönerken yolunu gözleyeceğiniz, korkacağınız bir babanız yoksa büyüyorsunuz. Yarınınızdan sorumlu tuttuğunuz, her istediğinizi almak zorunda olan o kişi yoksa artık… Hep sessiz ağlayan, suskun seven, en zor dönemde bile yıkılmaz görünen, sırtınızı dayadığınız çınar ağacınız yoksa artık… Büyüyorsunuz o zaman işte. Savaşın ortasında komutansız kalmaktır, babasız kalmak. Kaç yaşınızda olursanız olun babanız yaşıyorsa hala çocuksunuzdur… Ben artık büyüdüm baba.... Sizlerle paylaşmak istedim, canınızı sıktıysam özür dilerim. Allah hayatta olan babalarınıza ve annelerinize uzun, hayırlı ve sağlıklı bir ömür versin....
    10 Puan
This leaderboard is set to İstanbul/GMT+03:00
×
×
  • Yeni Oluştur...